Yeni Zelanda’nın, Christchurch kentinde iki camiye Cuma namazı sırasında düzenlenen silahlı saldırılarda 49 kişi hayatını kaybetti, en az 48 kişi ise yaralandı. Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern olayı bir ‘terör saldırısı’ olarak niteledi.
Emniyet Genel Müdürü Mike Bush, El Nur ve Linwood camilerini hedef alan saldırıların ardından, biri kadın dört kişinin gözaltına alındığını belirtti.
Bush, gözaltına alınan kişilerin araçlarında el yapımı bomba olduğundan şüphelenilen düzenekler bulunduğunu ve ve askerlerin bunları etkisiz hale getirdiğini söyledi.
Saldırıları ‘terör saldırısı’ olarak niteleyen Başbakan Jacinda Ardern, “Bu, Yeni Zelanda’nın en karanlık günlerinden biri olacak” dedi.
Avusturalya Başbakanı Scott Morrison yakalanan dört kişiden birinin Avustralya vatandaşı olduğunu söyledi ve bu kişiyi “aşırı sağcı terörist” diye tanımladı.
Saldırının arkasından ‘dünya liderleri’nden yapılan kınama açıklamaları ne kadar samimi?
Bu saldırı, kapitalist-emperyalist düzenin çıkışsızlığının net bir şekilde gösteriyor. Çürüyen sistem, ırkçılığın, halklar arasında düşmanlığın zeminini döşeyerek, toplumsal bir cinnet hali oluşturuyor.
Bu yaşananlar, Ortadoğu’daki, emperyalist işgal ve saldırılardan bağımsız ele alınabilir mi? Suriye’de yaratılan katliam ve tecavüz çetelerinin yaydığı görüntülerin hiç mi payı yok? Emperyalistlerin yeni bir paylaşım savaşını adım adım ilerlettiği bu dönemde, buna uygun olarak her yerde yükselene ırkçılık, yabancı düşmanlığını yok mu sayacağız?…