“Bugüne kadar bir kez olsun mahkemelerden tahliyemi talep etmedim çünkü beni tutuklayanlar onlar değildi. Bu tutumumda herhangi bir değişiklik de olmayacaktır” diyor mektubunda Selahattin Demirtaş. Sözlerinde herkesi ilgilendiren yanlar olduğu düşüncesiyle mektubu ve eklerini en geniş içeriğiyle dikkatinize sunuyorum. Ve aleykümselam Selahattin Demirtaş, diyerek.
HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, tutulduğu Edirne cezaevinden benim de aralarında bulunduğum bir grup meslektaşıma bir mektup yollamış. Kolayca tahmin edileceği gibi Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin son kesin ve bağlayıcı kararına rağmen ısrarla tabi tutulduğu hukuksuzluğu kamuoyuna daha iyi anlatma gayreti içinde. (Bir saraylı, “AİHM ve AYM kararlarının esastan bağlayıcı değil yönlendirici olduğunu söyledi. Doğru görünümlü bir mugalatadan ibaretti bu laf. Üstelik, “yönlendirici” ise eğer tam tersi yöne yönlenmenizi nasıl sağlıyor? Tamam, saray’da başka ev’de başka düşünülür ama bu kadar da ters yöne gidilir mi hiç?) Sadece etkileyici bir siyasetçi değil, iyi bir insan hakları savunucusu avukat da olan Demirtaş’ın mektubunu ve mektubun ekindeki açıklayıcı çalışmalarını aşağıda bulabilirsiniz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 10’a çok yakın oy almış, eş genel başkanken “Hiç şansı yok, iktidarla anlaştılar o yüzden seçime giriyor” denilen partisinin iki defa barajı aşmasını sağlamış bir siyasetçinin sözlerinde herkesi ilgilendiren yanlar olduğu düşüncesiyle mektubu ve eklerini en geniş içeriğiyle dikkatinize sunuyorum. Ve aleykümselam Selahattin Demirtaş, diyerek.
(…)
Bildiğin gibi, dışarıda HDP üzerinden, özellikle de benim adım üzerinden zaman zaman yoğun tartışmalar yürütülüyor. Sen de bu tartışmaları görüyorsundur.
Cezaevi imkanları ölçüsünde, tüm gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Elbette bana ve HDP‘ye yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşılıyor, eleştirilere değer veriyor, onları anlamaya çalışıyorum. Geçmişteki siyaset tarzımız, söylemimiz, pratiklerimiz konusunda özeleştirel yaklaşmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum.
Ayrıca bunu tüm siyasetçilerin yapması gerektiği kanaatindeyim. Bizler dört dörtlük siyaset yaptığımızı iddia edersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Nihayetinde Türkiye bugün bu haldeyse her siyasi aktörün kendi ölçüsünde sorumluluğu var, buna muhalefet de dahil. Barışı sağlayamadık, demokrasi getiremedik, ekonomi çöktü, toplum ağır bedeller ödüyor. Başarılı olsaydık bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Durum bu kadar nettir. Bence bu saatten sonra mazeretlerin arkasına sığınmanın da bir anlamı yok. Muhalefet topluma güven vermek istiyorsa özeleştiriden kaçmamalı, olgun bir şekilde özeleştiri verebilmelidir.
Değerli arkadaşım,
Bütün bunlarla birlikte, ben ve HDP üzerinden, son beş yıldır, hükümetin sistematik şekilde yürüttüğü kampanya bir eleştiri kampanyası değil, iftira ve kumpasa dayalı, medya ve yargı eliyle yürütülen bir linç kampanyasıdır. Benimle ilgili medyada yazılan, çizilen, söylenen neredeyse her şey, bariz bir yalan ve iftiraya dayanmaktadır. Bazı sözlerim bağlamından koparılarak algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Hakkımdaki tüm kumpas suçlamalarını mahkemelerde bir bir çürüttük ve bunları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde de ortaya koyup haklı bir şekilde davayı kazandık.
Bana yönelik temel suçlamalarda işin aslının ne olduğunu detaylıca bilmen için, avukatlarımın hazırladığı bir dosyayı ekte sunuyorum. Dosya belki biraz uzun olacak ama zaman ayırıp tümünü okuyabilirsen kumpasın ciddiyetini (veya ciddiyetsizliğini) daha net görmüş olacaksın. Bu dosyayı, mesleki çalışmalarında yardımcı olmasını umarak da iletiyorum.
Benimle ilgili son beş yıldır o kadar yoğun şekilde ve korkunç bir algı operasyonu yürütüldü ki, mahkemeler, dışarıda üretilen algı ile dava dosyamın gerçeği arasındaki uçurumda sıkışıp kalmış durumdalar. Biat etmiş yargıçlar, hakkımda üretilen algıya uygun şekilde yargılama yapıp bir an önce iktidarın beklediği ağır cezaları vermeye çalışıyor ve bunu yaparken Anayasa’yı, yasaları yerle bir ediyorlar. Birazcık hukuk vicdanı taşıyanlar ise korkudan ne yapacakları bilemez durumdalar. Çünkü koskoca Cumhurbaşkanı’nı yalancı çıkaracak bir karar vermenin maliyetine katlanmaktan çekiniyorlar.
Ve elbette bütün bunlar seçim kazanmak uğruna yapılıyor. AİHM Büyük Dairesinin hakkımda verdiği kararda da belirtildiği üzere, Cumhuriyet tarihinin en önemli referandumu ve cumhurbaşkanlığı seçiminde, Erdoğan rakiplerini hapse attırarak kendine siyasi üstünlük sağlayıp seçimleri öyle kazanmıştır. Bu karar bile başlı başına, 16 Nisan referandumu ile cumhurbaşkanlığı seçiminin meşruiyetini tartışmalı hale getirmiştir.
Şimdi sırada, aynı yöntemlerle 2023 seçimlerini kazanma hesabı var. Beni ve HDP’yi “terörist” ilan edip kriminal hale getirerek, belki de göstermelik bir yargılama sonucunda “hükümlü” pozisyonuna düşürerek ya da partiyi kapatarak muhalefet bloğunu iyice sıkıştırmak hedefleniyor. “Bağımsız Türk yargısı” tarafından verilecek olası bir karara saygı duymayıp HDP’ye selam veren herkesi daha ağır bir saldırı dalgasına tabi tutarak “terör destekçisi” ilan etme kampanyasını üst boyuta taşıyacaklar. Bu nedenle ekte sana gönderilen bilgiler, hakikatin bilinmesi açısından olduğu kadar Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren son derece önemli bir seçime giderken oluşacak siyasi dengeler açısından da hayati önemdedir.
Bizler her koşulda, barışın ve özgürlüklerin savunucusu olmaya, içeride veya dışarıda bunun mücadelesini yürütmeye kararlıyız. Bugüne kadar bir kez olsun mahkemelerden tahliyemi talep etmedim çünkü beni tutuklayanlar onlar değildi. Bu tutumumda herhangi bir değişiklik de olmayacaktır. Senden ricam halkın, ezilenlerin, yoksulların, ötekilerin, yarınlarımızın yararına bir tutumla hukukun, adaletin, haklının yanında olmaya cesaretle devam etmendir. Er veya geç, ülkemizi hep birlikte düze çıkaracağımıza yürekten inanıyorum.
(…)
Dostlukla…
26 Ocak 2021
Selahattin Demirtaş
2- Bağlamından koparılan, “PKK terör örgütü değildir” sözlerinin bağlamı
3- İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 4 yıl 8 ay hapis cezası verilen konuşma
4- “Apo’nun heykelini dikeceğiz” konuşması
6- KCK yöneticileriyle telefon görüşmesi iddiası
7- Mercek adlı sahte gizli tanık
8- Yasa dışı gösterilere katıldığı iddiası
9- İddianameyi oluşturan fezlekeleri hazırlayan FETÖ’cü savcılar
10- Sabri Ok adlı bir KCK yöneticisinden mektupla talimat aldığı iddiası
11- Hendek döneminde özerklik ilanı iddiasına karşılık mahkemedeki savunması
12- Hendek döneminde Cizre’de yaptığı konuşma
13- Hendek döneminde Nusaybin’de yaptığı konuşma
14- Hendek döneminde Lice’de yaptığı konuşma
15- Hendek döneminde Varto’da yaptığı konuşma
16- Hendek döneminde Diyadin’de yaptığı konuşma
17- Hendek döneminde Yüksekova’da yaptığı konuşma
18- Hendek döneminde Başkale’de yaptığı konuşma
19- Demirtaş’ın, “yoktur” denilen şiddet karşıtı açıklamaları ve barış mesajları
21- Yeni iddianameye Demirtaş hakkında delil olarak konulan sahte Twitter hesabı