Van’da 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla “Barış yaşatır” şiarıyla miting düzenlendi. Yapılan konuşmalarda Kürt sorununda çözümsüzlük siyasetinde ısrarın çatışmaları derinleştirdiği vurgulandı.
Van’da “Barış Yaşatır” şiarıyla 1 Eylül Dünya Barış Günü Mitingi düzenlendi. Mitingde yapılan konuşmalarda Kürt sorununda çözümsüzlük siyasetinde ısrarın çatışmaları derinleştirdiği vurgulandı. Mitingte söz alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 27 Eylül’de HDP’nin “İlkelerimiz” başlığıyla bir deklarasyon yayımlayacağını belirtti. Buldan, “Bizler, siyasal ve toplumsal muhalefete, demokrasi güçlerine, vicdanlı olan herkese çağrıyı yapıyoruz. Kurulması gereken ittifak barış ittifakıdır. Herkes barış ittifakı üzerinde çalışmalı ve bu ittifakı hayata geçirmelidir. Türkiye’nin en acil ihtiyacı barıştır. Türkiye’nin barış ittifakını oluşturmak için çalışması gerekiyor. HDP olarak 27 Eylül’de Türkiye’nin tüm sorunlarının yanında Kürt sorunu ve diğer sorunların çözümüne dair ilkelerimizi Türkiye kamuoyuna açıklayacağız. Bu ilkeler açıklandıktan sonra Türkiye halkları HDP etrafında kenetlenecek, HDP büyüyüp genişleyecektir. Bu aşamadan sonra imha ve inkar siyasetine ‘hayır’ diyenler kendilerini belli edeceklerdir. HDP’nin Türkiye siyasetinde büyük bir umut olduğunu, çözüm gücü ve cesaret olduğunu bir kez daha göstereceğiz” diye konuştu.
Van’da HDP İl Örgütü binasında bir araya gelen yüzlerce kişi, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır’ın katılımıyla miting alanına yürüyüş gerçekleştirdi.
“TEK YOL BARIŞ”
Koma Aryen’in konseriyle başlayan mitingde açılış konuşmasını Tertip Komitesi Başkanı Ömer Işık yaptı. Işık, Kürt sorununda denenmiş yöntemlerin tekrar edilmesiyle çözümsüzlüğün sürdürüldüğünü belirterek, tek yolun barış olduğunu söyledi. Çözümsüzlük siyasetinde ısrarın çatışmaları derinleştirdiğini ifade eden Işık, “Bu anlayışla kaybedecekler. Bizler hep birlikte barışı haykıracağız ve bunu umut olmaktan mücadele biçimine dönüştüreceğiz. Barış ancak böyle inşa edilir” dedi.
“BARIŞTA ISRARA DEVAM EDECEĞİZ”
Ardından konuşan HDP İl Eş Başkanı Handan Karakoyun, onurlu bir barış çağrısı için toplandıklarını belirterek, “Barışın en çok sizin hakkınız olduğunu biliyoruz. Ancak erkek egemen devletler hiçbir zaman barışı istemiyorlar. Barışta ısrar etmeye devam edeceğiz. Tecrit ve baskıyı dayatanlara karşı mücadele yürütüyoruz. Bölgede ve Orta Doğu’da devam eden savaşın son bulması için tüm aktörleri göreve çağırıyoruz. Kürt halkı başta olmak üzere tüm halklara barışı armağan etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz. Tecride karşı direnen zindan direnişçilerine ses vererek barışı yaşatabiliriz. Toplumsal tecridi dayatan, halkları düşmanlaştıran tüm politikalara renklerimizle karşı duruyoruz” dedi.
İNKAR SİYASETİ
Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü İbrahim Çelik de iktidarın Kürt sorununda barış yerine “imha ve inkar siyasetinde” ısrar ettiğini söyledi.
Kürt sorununda çözümün günlük çıkarlara heba edildiğini ifade eden Çelik, “İnadına barış diye haykırıyoruz” diye kaydetti.
“SAVAŞ POLİTİKALARI KÜRTLERİN KADERİ OLMAYACAK”
DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Kürtlerin direniş ve mücadelelerinin halkların geleceğini belirlediğini ifade eden Bayındır, “Kürdistan ve Türkiye’de barış mitingleri yapmak istiyorduk ama engel çıkardılar. Burada da çıkarmak istediler ama halkımız alanları doldurdu. Biz 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde barıştan söz etmek isterdik ama egemen güçler halklar üzerinde imha politikalarını sürdürüyorlar. Özellikle de Kürt halkının üzerinde bir imha politikası sürdürülüyor. Egemen güçler Ortadoğu’nun her alanında savaş politikalarını devreye soktular. Ama Kürtler buna karşı çok büyük bir mücadele sergiliyor. Halkımız bu politikalara karşı çözüm iradesini, özgürlük ve barış taleplerini büyük bir duruşla haykırıyor. Bu duruş tarihi bir duruştur. Bizim bu duruşumuz Ortadoğu’daki egemenlerin politikalarına bir cevaptır. Bu egemen güçler savaşı Kürtlerin kaderi haline getirmek istiyorlar. Bu savaş politikaları asla Kürtlerin kaderi olmayacak. Kürtler bu politikalara karşı mücadeleleriyle tanınıyor. Biz her yerde söylüyoruz; bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Kürtler, Kürdistan ve Ortadoğu’da barışın öncülüğünü her zamankinden daha güçlü yapacaktır. Bunun için herkesin bu mücadele alanına girmesi gerekiyor” dedi.
AKP-MHP’nin savaş politikalarında ısrarla Kürtlerin birlikteliğini parçalamak istediklerini dile getiren Bayındır, “Hiçbir güç, savaş politikasıyla başaramadı ve başaramayacaktır. Hele hele Kürt halkına karşı yürütülen savaş ve asimilasyon politikası, asla başarılı olamayacaktır. Çözüm tecridin kaldırılması, kayyumların geri gitmesidir” diye konuştu.
BULDAN: HALKLARIN BARIŞA İHTİYACI VAR
Sanatçı Murat Demir’in seslendirdiği şarkıların ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan Türkiye ve Ortadoğu halklarının barışa ihtiyacı olduğunu söyledi.
Buldan’ın açıklamaları şöyle:
“Türkiye ve Ortadoğu halklarının ihtiyaç duyduğu bir zamanda, barışa ne kadar özlem duyduğumuz zamandan geçiyoruz. Evet, barış sadece bir isim olarak barış değil. Elbette barış adalettir, özgürlüktür, emektir, alın teridir, aynı zamanda hakça yaşamdır”
“ÜLKEYİ YÖNETENLER ÇÖZÜM YERİNE ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ TERCİH ETTİ”
Çözüm ve barış olmadığı için Türkiye’nin her gün başka bir yere savrulduğu bir zamandan geçiyoruz. Oysa biliyoruz, tanıklık ettik, gördük ve yaşadık: 2013 yılı hepimizin hafızasında, yüreğinde önemli bir tarih. 2013’te başlayan diyalog ve müzakere süreci, görülme süreci, Türkiye ve Ortadoğu’nun kaderinin tarihi olarak değiştirecek olan bir adımdır. Bunu bizler Türkiye halkları olarak önemle takip ettik, üzerinde durduk. Sadece barış ve müzakere süreci değil, onun arkasında atılan adımlar da vardı. 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de okunan mutabakat metni, bu ülkenin barışa adım adım gitmesi için atılan adımlardan bir tanesiydi, o da kıymetli bir adımdır. Ancak bu ülkeyi yönetenler çözüm yerine çözümsüzlüğü tercih ettiler, savaş politikalarını tercih ettiler, halkların ortak geleceğine darbe yaptılar. Bunu yaparken tecridi derinleştirdiler, Türkiye halklarına barışı unutturmaya çalıştılar. Türkiye halkları 2013 yılında barışın geleceğini özlemle bekliyordu, o iklim Türkiye’ye yayılmıştı.”
“TÜRKİYE TÜM SAVAŞLARIN İÇERİSİNDE”
“Ortadoğu’da yaşanan tüm savaşların içine bu iktidar Türkiye’yi soktu. Atık savaşların içerisine sürüklenen bir Türkiye var. Bu savaşın maliyetini ekonomik ve sosyal olarak Türkiye halkları her gün ödemek zorunda kaldı. Kürt sorunuyla yüzleşemeyen bir ülke mafyanın, çetelerin, krizlerin ve bunların oluşturduğu düzenlere teslim oldu. Kürt sorunun çözümü için diyalog, müzakere, tecridin kalkması acil ve elzemdir. Çünkü çözümün olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz, adalet, refah, istikrar ve güvenli bir yaşam asla olamaz. Bugün en önemli meselemiz tabi ki barıştır. Bir kez daha barışa ne kadar ihtiyaç duyulduğunu tartışmak istiyoruz. Çünkü artık yönetilemeyen bir ülke var. AKP-MHP’nin artık ülkeyi yönetemediğini iyi biliyoruz. Bu ülke artık yönetilemiyor. Bu ülkede: faşizm koşullarının olduğu, demokratik siyasete darbe yapıldığı bir ülke, açlığa, yoksulluğa, işsizliğe mahkum edilen milyonlar, geleceği çalınan gençler, her gün sokak ortasında katledilen kadınlar, çökertilen ekonomi, sömürülen alın teri, yakılan orman, kurutulan sular, nefret ve ırkçılık siyaseti var. İnsanların artık kardeşçe bir arada yaşaması olanak bulmayan bir ortam yaratan iktidar var.”
“İKTİDAR HERKESE DÜŞMAN”
“Biz de milyonlarla birlikte bu cesareti; savaşa karşı barışı her alanda ısrarla savunmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki bu ülkeyi yönetenler Kürtlere, kadınlara, Alevi’ye, Sünni’ye, Ermeni’ye, Süryani’ye düşman. İşte bunlara karşı mücadele edenler, yine barış ve demokrasi için mücadele veren arkadaşlarımız şuan cezaevlerinde. Bu arkadaşlarımız annelerimizi artık gözyaşı dökmesin, gencecik insanlar toprağa düşmesin diye mücadele ettiler ama cezaevine atıldılar. Biz barış istiyor ve bunda ısrar ediyoruz. Ama barışın sağlanması için Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi gerekiyor. Barış sorunu sadece HDP’nin sorunu değil, olmamalıdır. Bu sorun vicdanı olan herkesin sorunudur. Kürt sorunun çözümsüzlüğü 83 milyona mağduriyet olarak geri dönmektedir. Kürt sorunun demokratik olarak çözülmesini haykırmanın zamanı gelmiştir”
HDP’NİN DEKLARASYONU 27 EYLÜL’DE
“Bizler, siyasal ve toplumsal muhalefete, demokrasi güçlerine, vicdanlı olan herkese çağrıyı yapıyoruz. Kurulması gereken ittifak barış ittifakıdır. Herkes barış ittifakı üzerinde çalışmalı ve bu ittifakı hayata geçirmelidir. Türkiye’nin en acil ihtiyacı barıştır. Türkiye’nin barış ittifakını oluşturmak için çalışması gerekiyor. HDP olarak 27 Eylül’de ilkelerimizi açıklayacağız. Türkiye’nin tüm sorunlarının yanında Kürt sorunu ve diğer sorunların çözümüne dair ilkelerimizi Türkiye kamuoyuna açıklayacağız. Bu ilkeler açıklandıktan sonra Türkiye halkları HDP etrafında kenetlenecek, HDP büyüyüp genişleyecektir. Bu aşamadan sonra imha ve inkar siyasetine ‘hayır’ diyenler kendilerini belli edeceklerdir. HDP’nin Türkiye siyasetinde büyük bir umut olduğunu, çözüm gücü ve cesaret olduğunu bir kez daha göstereceğiz”
Buldan’ın açıklamalarının ardından Grup Abdal sahne aldı.