Özgür Basın Emekçileri sansür yasasına karşı Uşak’ta eylem yaptı. Eylemde “Özgür basın susmadı, susmayacak” denildi.
AKP ve MHP’nin hazırladığı ve ‘dezenformasyonla mücadele yasası’ adı verilen gazetecilik meslek örgütlerinin ‘sansür yasası’ olarak adlandırdığı kanun teklifi Meclis Genel Kurulu’nda tüm maddeleriyle kabul edildi.
Gazetecilere ve sosyal medya kullanıcılarına 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesinin önünü açan 30 maddelik yasaya karşı Uşak’ta basın emekçileri bir araya geldi. Tiritoğlu Meyda’nında bir araya gelen basın emekçileri, “Özgür basın susmadı susmayacak” diyerek iktidara seslendi.
Özgür Basın Emekçileri adına açıklamayı okuyan Özlem Kara, “Türkiye seçime giderken, ‘dezenformasyonla mücadele’ adı altında ısrarla gündeme getirilen ancak gazeteciliğe baskıdan ve medyayı cezalandırmaktan başka amacı olmayan bu yasanın geri çekilmesini istiyoruz. Bununla ilgili kamuoyunu mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
Basın meslek örgütleriyle konuşulmayan yasanın Amerikalı yetkililerle konuşulduğuna değinen Kara, şu sözlere yer verdi:
“Bunu da mecliste AKP’li Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Özdemir, itiraf ediyor. AKP’li Özdemir, Sansür Yasasının 29’uncu maddesini ABD’li yetkililerle konuştuğunu söyleyerek mecliste şu konuşmayı yaptı ‘Biz, Meclis kapanmadan önceki dönemde, bu konuya ilgi duyan Amerikalı ilgililerle bu yasayı ve özellikle 29’uncu maddeyi konuştuk. Amerikan Büyükelçiliği Başmüşaviri, Uluslararası Politikalar Şefi… Onlar bizimle bu yasayı görüşmek istediler’ diye konuştu.
Ayrıca bugün Amerikalı yetkililer tarafından yapılan açıklamada, Amerika’da böyle bir sansür yasasının olmadığı söylendi. Bu durum da anlıyoruz ki sözde dezenformasyonla mücadele edenler asıl dezenformasyonu yapanlar. Buradan soruyoruz, yasanın Meclisten geçmiş olmasından dolayı bu dezenformasyonu yapanlar, kendi onayladıkları yasayla yargılanacaklar mı?
Mecliste sansür yasası tartışılırken, AKP’li vekiller yasa tekliflerine pişkince gülüp parmak kaldırırken sahadaki arkadaşlarımız göz altına alındı. Konya’da Nagihan Akarsel’in cenaze törenini takip eden meslektaşlarımız Jin News muhabiri Dilan Babat ve Mezopotamya Ajansı muhabiri Fırat Can Arslan gözaltına alındı. Üç gün önce Tozkoparan’daki kentsel dönüşüm zorbalığını Türkiye’ye duyuran Artı TV muhabiri Meral Danyıldız gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı. Şu an Türkiye’de 35 meslektaşımız yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle cezaevinde tutuluyor. Gazeteciler özgürlüğünü yitirirken toplumumuz haber alma hakkını, ülkemiz de demokrasisini kaybediyor. Tutuklu ve hükümlü tüm meslektaşlarımız serbest bırakılmalı. Çünkü gazetecilik suç değildir. Basın hürriyetine kasteden, bizi susturmayı görev edinen tüm girişimlere karşı haber alma ve ifade özgürlüğü hakkımızı savunacağız!
“Biz bu uydurma ve dayatma yasayı kabul etmiyoruz”
İktidar tarafından tek taraflı hazırlanan bu yasa teklifiyle yalan olduğu iddia edilen bir haber nedeniyle gazeteciye 1 yıldan üç yıl a hapis cezası verilebilecek, sosyal medyada eleştirel paylaşım yapan yurttaşlar dezenformasyonla suçlanabilecek. Paylaşılan içeriğin doğru olup olmadığına ise iktidar karar verecek. Biz bu uydurma ve dayatma yasayı tanımıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bu uydurma yasa ille birlikte cezaevine girmeyen meslektaşımız kalmayacak. Basın Özgürlüğü Endeksi’nin son verilerine göre, daha bu uydurma yasa yürürlüğe girmemesine rağmen Türkiye 180 ülkede 140’ıncı sırada. Yasayla birlikte biz biliyoruz ki birkaç ayda bu durum değişerek Türkiye basın endeksinde 180’nici sırada yer alacak.
Sansür Yasasıyla birlikte gerçeklerin ortaya saçılmasından rahatsız olanlar, her haberimizin yalan olduğu ileri sürülerek haberlerimiz yayından kaldırılacak ve 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacağız. Bu yasa bizi sessiz ve nefessiz bırakmak niyetindedir. Cumhuriyet tarihinin en ağır sansür düzenlemelerinden biridir. Basını yok etme girişimidir. Seçime sekiz aydan az zaman kalmışken basını tek sesliliğe mahkûm etme ve halkın haber alma hakkını yok eden bu teklifle seçim güvenliği ve demokrasi yok edilmektedir. Bu nedenle biz basın mensupları, bir kere daha ve daha yüksek sesle, ‘Basına Sansüre Hayır’ diyoruz. Çünkü biliyoruz ki, ağır çalışma şartlarına, tehdit ve baskılara rağmen kamu görevini yerine getirmeye çalışan basın emekçileri, sansür yasasına sığmaz.”
Sansür yasasıyla yaşanılacaklar anlatıldı
Kara, “Sansür yasası”yla birlikte yaşanılacak olanları tek tek şöyle anlattı:
-Sosyal medya cendereye alınacak, anlık mesajlaşma uygulamaları bundan sonra görüşmelere ilişkin bilgileri BTK’ya verecek.
-Gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmayacak, çünkü dernek ve vakıf yöneticilerinin basın kartı alabilmesi için medya alanında faaliyet göstermesi yeterli olacak. Basın İlân Kurumu, gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak geniş yetkilerle donatılacak. Tıpkı, televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın eli sopalı polisi hâline gelecek.
-BTK ile BİK, basılı ve dijital medyanın yanı sıra sosyal medya ile Whatsapp gibi haberleşme uygulamalarını da çok sıkı bir denetim ve ceza tehdidi altına alacak.
Kullanıcı bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerinin bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılacak, böyle olunca hepimizin her gün kullandığı bu uygulamalar çalışmayacak.
-Yerel gazetelerin ana yaşam kaynağı olan resmi ilân gelirinin yüzde 75’i buharlaşacak, matbaalar çalışamaz hâle gelecek.