Urfa’da gözaltına alınan D.D., yedi gün jandarma karakolunda “elektrik, askı, falakayla” işkence gördükten sonra tutuklandı. Tutuklanmasının ardından yine Emniyet’e götürülüp üç gün daha işkence gördü. Savcılık olayla ilgili soruşturma başlattı.
Mardin’de evsiz olarak yaşayan inşaat işçisi D.D., Akçakale İlçe Jandarma Komutanlığı ve Şehit Nusret Bey Jandarma Karakollarında yedi gün, tutuklanmasının ardından polislerce götürüldüğü Urfa Emniyet Müdürlüğünde de üç gün işkence gördüğünü, “elektrik verme, suyla ıslatma, cinsel işkence, askı, falakaya maruz kaldığını ve ağır şekilde dövüldüğünü” anlattı.
Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre, Avukatı Erdoğan Akdoğdu, savcılığa suç duyurusu yapınca olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı, yetkisizlik kararı verdi, dosya Akçakale Cumhuriyet Başsavcılığında.
Avukat Erdoğan Akdoğdu bugün savcılığa verdiği ikinci dilekçeyle soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulundu.
Akdoğdu, yaptığı açıklamada, savcılığın polislerin ifadesini halen almadığını belirtti.
Avukat Akdoğdu ayrıca, D.D.’yi gözaltı muayenesi sırasında 20 metre uzaktan bakarak rapor veren doktorla ilgili de Urfa Tabip Odasına yazı yazdı.
“KİMLİĞİ, KAYDI YOK, KAFASINA SIKIP ATIN”
Avukatlarının dünkü görüşmelerinin ardından tuttuğu ve suç duyurusu dilekçesiyle birlikte savcılığa ilettiği tutanağa göre, olay şöyle gerçekleşti:
“D.D. 23 Haziran’da, öğle saatlerinde Harran – Suruç yolunda otostop çekiyordu. Beyaz bir araç durdu ve D.D.’yi aldı. Aracın şoförü polis olduğunu söyledi, D.D.’yi Akçakale Jandarma Karakoluna götürdü.
“GBT sırasında kimliğinin sahte olduğu ortaya çıktı, parmak izinden gerçek kimliği saptandı. Bunun üzerine, ‘Sen Fetö’sücün, DAEŞ’lisin, PKK’lisin, gerillasın’ diye dövüldü.
“Kamerasız bir odaya götürüldü, odada üç sivil giyimli kişi vardı. İçlerinden biri D.D.’ye ‘Başlayalım mı? Anlat’ dedi. D.D. ‘Ne anlatayım’ deyince odadaki bir kişi kafasından tutup duvara vurmaya başladı. Diğer iki kişi ve kendisini odaya getirenler de D.D.’yi dövmeye başladı. Elleri arkadan kelepçeliydi.
“Ardından kıyafetlerini çıkararak cinsel işkence yaptılar. Tecavüz tehdidinde bulundular, küfür ve hakaret ettiler. D.D. cinsel organlarına zarar verecek şekilde işkence görünce şuurunu kaybettiğini anlattı.
“O sırada odaya giren bir başkası, ‘Kafasına sıkıp atın, ben size emir veriyorum, kimliği, kaydı yok ben size uğraşmayın diyorum’ şeklinde seslendi. D.D. işkencenin ardından resmi bir araçla polis karakoluna götürüldü.”
“DOKTOR MUAYENE ETMEDİ, 20 METRE UZAKTAN BAKIP GİTTİ”
“Aynı gün Mehmet Akif İnan Devlet Hastanesinde yapılan gözaltı muayenesinde D.D. araçtan indirilmediğini, doktorun araca 20 metre kadar yaklaşarak bakıp tekrar hastaneye döndüğünü, muayene edilmediğini anlattı.
“Hastaneden sonra Jandarma Komutanlığına götürüldü. Burada konulduğu kamerasız odada kendisine ‘Ya konuşursun ya bunlara teslim ederiz onlar da seni öldürürler’ dendi. Kastettikleri 6-7 kişi olan üniformalı Jandarma Uzman Çavuşlardı.
“İşkence burada da devam etti. Ellerinin arkadan kelepçelenerek yere yatırıldığını, kafasına ve vücuduna tekmeyle vurulduğunu, elektro-şok verildiğini anlattı. Burada 29 Haziran’a kadar tutuldu.
“İlk üç gün, ‘cinsel işkenceye maruz kaldığını, el ve ayaklarından duvar ile masaya bağlanarak vücudunun gerdirildiğini, elektrik verildiğini, falakaya yatırıldığını, yüzüne ve başına vurulduğunu, üzerine soğuk ve tuzlu su sıkıldığını, başına çuval geçirilerek dövüldüğünü’ anlattı. Sonraki üç gün de işkence izlerinin geçmesi beklendi.”
D.D., 29 Haziran’da ailesine haber vermesine izin verilmeden savcılığa ve ardından hakimliğe sevk edildi.
“YAZIN PARKTA, KIŞIN CAMİ VEYA İNŞAATTA KALIYOR”
Urfa Cumhuriyet Başsavcılığındaki sorgusunda, daha önceden otellerde çalıştığını, şişe veya hurda toplayarak geçimini sağladığını, inşaat işçisi olduğunu ama şu anda evsiz olarak yaşadığını, yazın parklarda, kışın cami veya inşaatlarda kaldığını anlattı.
Savcılık sorgusunda D.D.’ye “Neden mekap ayakkabı giydiği” soruldu; o da “Ayakkabıları Mardin pazarından kullanılmış vaziyette 60 liraya aldım” dedi.
Üzerinden çıkan sahte kimlikleri de kaçak sigara ticaretindeki işlemlerde kullanmak için almış olduğunu söyledi.
Sorgusunun ardından sevk edildiği Urfa 1. Sulh Ceza Hakimliğince sahte kimlik taşıdığı ve sabit ikametgahı olmadığı gerekçeleriyle “resmi belgede sahtecilik” suçundan tutuklandı ve Eyyübiye E tipi Cezaevine gönderildi.
“NE HAKİM, NE SAVCI, NE AVUKAT ÖNÜMÜZDE DURABİLİR”
Ancak 13 Temmuz’da Terörle Mücadele Şubesi’nden polislerce gece hücresinden alınarak başına çuval geçirildiğini ve Emniyet Müdürlüğüne götürülerek ikinci kez aynı işkencelere maruz kaldığını anlattı.
Polislerin kendisini “Seni içerde şişleteceğiz, onlar seni içeri alacaklar, biz seni oradan alacağız. Ne hakim ne savcı ne avukat önümüzde durabilir” diye tehdit ettiğini avukatına aktardı.
14 Temmuz’da da yine Emniyet Müdürlüğünde elinde silah olan bir polis tarafından ölümle tehdit edildiğini ifade etti.
Bir polisin de kendisine, “Bu işi ikramiye için yaptığını, bu ikramiye için babasını satacağını söylediğini” anlattı.
SUÇ DUYURUSUNDA TIBBİ MUAYENE TALEP EDİLDİ
Avukatlar Berken Özipek ile Erdoğan Akdoğdu, D.D.’nin tutukluluğuna 4 Temmuz’da itiraz etti. İtiraz dilekçesinde, D.D.’nin tutuklandığı suçun “resmi belgede sahtecilik” olduğu ve bu suçlamanın tutuklamayı gerekçesi yapılan katalog suçlardan olmadığı ifade edildi.
Avukat Akdoğdu ayrıca, D.D.’nin işkenceye maruz kaldığını ifade ederek polisler ve jandarma görevlileri hakkında Urfa Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Şikayet dilekçesinde, D.D.’nin hem Akçakale İlçe Jandarma Komutanlığı ve Şehit Nusret Bey Jandarma Karakollarında 23-29 Haziran arasında hem de Urfa Emniyet Müdürlüğünde 13-16 Temmuz arasında işkence gördüğü ifade edilerek buna dair delillerin toplanması istendi.
Dilekçede ayrıca, D.D.’nin maruz kaldığı muamelenin tespiti için MR ve ultrason çekilmesi de dahil tüm tetkiklerin yapılması istendi.
KAMERA KAYITLARININ BULUNMASI TALEP EDİLDİ
Soruşturmanın genişletilmesi talebiyle yine savcılığa başvuran avukat Akdoğdu, karakollardaki ve hastanedeki kamera kayıtlarının istenmesini de talep etti.
Ayrıca Urfa Valiliği İnsan Hakları Kuruluna da başvuru yaparak, Emniyet Müdürlüğü ve Jandarma görevlilerinin işlediği suçların takibinin yapılması ve delillerin toplanması konusunda yasal takipçi olunması gerektiği hatırlatıldı.
Erdoğan Akdoğdu, Urfa Tabip Odasına yazdığı dilekçeyle de “gözaltı birimlerinde işkenceyi raporlamayan hekimlerin sorumlu olduğunu” belirterek konunun takipçisi olmalarını talep etti.