Siyonist İsrail’in Filistin’e yönelik soykırım saldırılarının son bulması için Ürdün’de Özgür Küresel Gençlik Hareketi üyesi 60’tan fazla genç açlık grevinde.
Ürdün hükümetinin işgal rejimine ambargo uygulamasını isteyen gençler 1 Kasım’da süresiz açlık grevine başlamıştı. Açlık grevi eyleminin 11. gününde olan gençlerin talepleri şöyle:
“Siyonist işgalci yapıya baskı yapmak için mevcut tüm antlaşmalar feshedilsin. İnsani yardımların Gazze’ye girmesine izin verilinceye kadar ticaret anlaşmaları ve ekonomik işbirliği durdurulsun. Soykırım suçlarını destekleyen askeri müdahaleler durdurulsun ve bölgedeki direniş güçlerine karşı siyonist oluşuma yönelik önyargı sonlandırılsın.”
Gençler, 100 gün sürdürmeyi planladıkları eylem boyunca hem daha çok kişiyi eyleme dahil etmeyi hem de Gazze’nin kuzeyine 500 yardım tırının girişine izin verilmesini amaçlıyor.
Katılım, beklentinin üstünde
Bir çocuk annesi 30 yaşındaki Rend Nemas, “Gazze için açlık grevcileri” ismiyle başlatılan eyleme, ilk gününde Ürdün, Brezilya, Mısır ve Cezayir’den katılım olduğunu, 8 Kasım’da da ABD’den başka kişilerin katılmasını beklediklerini söyledi.
Ürdün’de eyleme katılma teklifinin, ilk olarak başkent Amman’daki İsrail Büyükelçiliği önünde düzenlenen gösteride bir genç tarafından yapıldığını aktaran Nemas, “Halihazırda Ürdün’de 60 kişi resmi olarak bu eyleme katılmış durumda.” dedi.
Katılacak kişinin “Gazze için açlık grevcileri” olarak Instagram üzerinde oluşturulan sayfada, Ürdün grubuna adını yazıp yemin etmesiyle katılımının gerçekleştiğini belirten Nemas, “Toplumun farklı kesimlerinden beklentinin üstünde bir ilgi gördük. Halihazırdaki 60 kişi katılım prosedürünü yerine getirenlerden ibaret. Bunların haricinde bu prosedürü yerine getirmeyen ama açlık grevine başlayan 40 kişi daha var.” diye konuştu.
Amaç, Gazze’nin kuzeyine 500 yardım tırının girmesi
Her gün Gazze’de yaşanan ölüm ve yıkım görüntülerini görmekten ötürü hayatının olumsuz etkilendiğini anlatan Nemas, “Açlık grevi, bir meseleyi gündeme getirmek için kullanılan bilindik ve tarih boyunca da sonuç getirmiş bir yöntem. Uluslararası kanun, ülkelerin, açlık grevine girenlerin sağlık durumunu takip etmesini ve grevcilerin taleplerini dinleyip mümkünse yerine getirmesini öngörüyor.” ifadesini kullandı.
Nemas, kendi talepleriyle ilgili “Gazze’nin kuzeyine özellikle de Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’ya 500 yardım tırı girinceye kadar açlık grevini sürdüreceğiz.” dedi.
Taleplerinin gerçekleşeceğinden umutlular
Açlık grevine başlayan bir başka Ürdünlü Muhammed Avde ise talepleri gerçekleşinceye kadar greve devam edeceklerini vurguladı.
Ürdün hükümetinin şu ana kadar elinden geleni yaptığını ancak bundan daha fazlasını yapabileceğini savunan Avde, hükümetin, taleplerini yerine getireceğine inandıklarını söyledi.
Avde, açlık grevini düzenleyenlerin “grev için sabit bir yer belirlemek, grevcilere sağlık hizmeti sağlamak ve taleplerini Başbakan’a (Cafer Hassan) iletmek” amacıyla Ulusal İnsan Hakları Merkezi’ni ziyaret ettiğini aktardı.
Açlık grevi 100 gün sürecek
Muhammed et-Tubasi ise yaptıkları açlık grevinin, Gazze’de ölenleri geri getirmeyeceğini ve Gazze’yi imar etmeyeceğini ancak yardım girişlerine katkı sağlayabileceğini belirtti ve şöyle devam etti:
“Batı Şeria ile aramızda sınır kapıları var. İsrail’e nasıl mal girişine izin veriliyorsa Gazze’ye de yardım girişine izin verilmesini istiyoruz. Açlık grevi bir baskı aracı. Biz de taleplerimizin gerçekleşmesi için 100 günlük bir müddet belirledik. Başarılı olamazsak başka bir yol deneyeceğiz.”
Açlık grevindekilerin sağlık durumuna ilişkin de bilgi veren Tubasi, sadece su içip tuz aldıklarını, genel bir yorgunluk hali, baş dönmesi ve baş ağrısı çektiklerini, grev devam ettikçe bu semptomların daha da arttığını söyledi.
Gazze’deki hükümetin Medya Ofisi’nden 4 Kasım’da yapılan yazılı açıklamada, İsrail ordusunun, sivillere karşı aç ve susuz bırakma silahını kullandığı, yardım yüklü 3 bin 800 kamyonunun kuzeye girmesini engelleyerek 100 binden fazlası çocuk yaklaşık 400 bin kişiyi aç bırakıldığı aktarılmıştı.
Açlık grevindeki Özgür Küresel Gençlik Hareketi üyeleri, sessiz kalmanın suç ortaklığı olduğunu kaydetti ve dayanışma çağrısı yaptı.