6 Şubat 2023 Elbistan ve Pazarcık depremleri ile, sadece 11 il yıkılmadı. Tüm ülke, ağır bir yüzleşme süreci ile karşı karşıya kaldı.
Depremi aşan bir şeydir bu.
Doğal olarak deprem, bir felakettir.
Ama TC devleti, en büyük felaketlerden biridir.
Acıdır, ama deprem sürecinde biz bunu da gördük.
Aklımıza, sadece yıkık binaların görüntüsü kazınmadı. O anlaşılmaz değildir. Çok savaş yıkıntısı görenler için, bilinmedik değildir.
Ama, enkazın altından yakınlarına, kardeşlerine, babalarına, annelerine, insanlara seslenenlerin seslerini duya duya, ellerinle kazıyarak onlara ulaşamamak denilen çaresizliği de gördük. Asla unutmayacağız.
Gördük ki, Saray Rejimi, ilk 40 saatte ortada yoktu. 40 saat içinde SADAT, depremin yönetimini devralmıştır. Ve gördük, zihinlerimize kazıdık ki, Saray Rejimi, SADAT, insanların yardıma koşmasını önlemek üzere devreye girmiştir.
Unutmayacağız.
Sultan rollerinde kendinden geçen “asrın lideri”, sahaya gidemeden, kurgulanmış sahnelerden deprem hakkında atıp tuttu. “Kader planı” diye, tüm suçu Allah’ın sırtına yükledi. Korkakça, halkı, yardıma koşanları, durumun vahametini anlatanları tehdit etmeye başladı. “Not ediyoruz” dedi.
Affetmeyeceğiz.
SADAT ve paramiliter güçlerin, tırları kaçırdıklarını gördük. Her birinde GPRS takip sistemi bulunan tırlar, herkesin gözü önünde kaçırılarak İdlib’e, El Nusra ve IŞİD unsurlarına götürüldü. Not ettik, unutmayacağız.
Deprem bölgesine yardım için koşan gönüllülerin yüreklerinde büyüyen yaşama ve direnme tutkusunu, insanlık değerlerimiz olarak not ettik, unutmayacağız.
Enkazdan para, kasa çıkartıp, insan çıkartmakla ilgilenmeyen, enkazın altından yükselen sesleri duymayan, onlara yardım etmek isteyenleri engelleyen, Saray Rejimi’nin suçlarına katılan, ortak olanları gördük. Unutmayacağız, affetmeyeceğiz.
Saray Rejimi’nin borazanı olarak bölgeden gerçekleri yansıtmamak için dolarlar alan, kendine uzman, gazeteci vb. diyen insan şeklinde varlıkları gördük. Not ettik, affetmeyeceğiz.
Bölgede terör estiren devleti, yardımlara el koyan Saray Rejimi’ni, bölgede insanları öldüren, dayak atan paramiliter güçleri gördük. Not ettik, affetmeyeceğiz.
Deprem boyunca, takip eden günlerde, devlet eli ile yardımların ulaşmasının engellenmesini, halka kibir ve üstten bakan Saray Rejimi’nin politikalarını, “beceriksizlik” diye eleştirip, devleti sadece beceriksizlikle suçlayan, insanların açıkça ölüme terk edilmesi suçunu unutturmak isteyen burjuva muhalefeti gördük, not ettik, unutmayacağız, affetmeyeceğiz.
Sellerde, yangınlarda, felaketlerde var olan, devlet ve halk karşıtlığı, deprem boyunca bir kere daha, daha ileri seviyede ortaya çıkmıştır. Saray Rejimi, düşman olarak gördüğü halka yardımları engellemekle kalmadı; her yardımın kendisinden geldiğini göstermek için alicengiz oyunları sergilemekle kalmadı; halka, yaralı insanlara, büyük acı yaşayan insanlara ve onlara yardım götüren gönüllülere saldırdı. “Devletten büyük müsünüz ki yardım edeceksiniz” sözünün sahipleridir bunlar. Ve tüm ülkede, her olayda olduğu gibi, deprem bölgesinde de, Maraş’ta, Adıyaman’da, Hatay’da açıkça düşman hukukunu, iç savaş hukukunu devreye soktular.
Unutmayacağız.
Affetmeyeceğiz.
Türkiye, yaşamanın pahalı, ölmenin ise çok ama çok ucuzladığı bir ülke olmuştur.
Enkazın altında 200 binin üzerinde insan vardır. Ve Saray Rejimi, insanların ölülerini bile tespit etme zahmetine girmemiştir.
Bölgede soygun ve hırsızlıkları organize eden, sadece sıradan insanlar değildir, en başta paramiliter güçlerdir. Yağmacıdırlar. Bu yağmacılıklarını, burada da gösterdiler.
Rantçıdırlar. Ülkenin tüm şehirleşme kültürünü, rant ekonomisine çevirdiler. Rantçılar, bu ülkede, her alanda, insanlara mezar olacak evler inşa etmektedirler ve utanmadan, sıkılmadan, buna “kader planı” demektedirler.
Hiçbirini unutmayacağız.
Affetmeyeceğiz.
Biz, şubat başında, bu ülkede, bir doğal afet görmekle kalmadık; bunca ölüme ve yıkıma yol açan, sadece deprem değildir. Bunca ölüme ve yıkıma yol açan, rant ekonomisidir, yağma ekonomisidir, savaş ekonomisidir.
Sadece doğal bir deprem görüp yaşamadık. Aynı zamanda sosyal bir afet yaşadık. TC devleti, insanları bilerek isteyerek, ölüme terk etmiştir. Soma’da maden ocağındaki nasıl bir cinayet ise, deprem meselesi de böyle bir cinayettir, hem rant için üretilen, kâr amaçlı üretilen konutları nedeni ile hem de devletin ilk 40 saat seyretmesi ve bir ayaklanma korkusu ile bölgeyi SADAT ve iç savaş planlarına terk etmesi nedeni ile.
Unutmayacağız.
Affetmeyeceğiz.
Ağızlarını açarken halkı, her türden gönüllü insanı suçlayanları gördük. O kadar korkuyorlar ki, tehditler savuruyorlar. Saraylarında korkudan titreyerek sığınakta yaşar hâle gelmişlerdir. Halktan korkuyorlar, çünkü suçları çok büyüktür.
Bir isyandan korkuyorlar. Bunun için üniversiteleri kapatmışlardır.
Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz.
Ülkenin konut, eğitim, sağlık, ulaşım gibi kamu alanlarını rant alanı hâline getirenleri, asla ve asla affetmeyeceğiz.
Gönüllü gelen yardımları engelleyenler, Merkez Bankası’ndan, devlet bankalarından gelen “bağışlar”dan kampanyalar örgütlüyorlar.
Halkın, gönüllülerin, kalpten gelen dayanışma yaşatır kampanyalarını engelleyenler, ancak kamu kaynaklarını yardım diye, bağış diye lanse ederler.
Utanmazdırlar.
Korkaktırlar.
Halk düşmanıdırlar.
Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz.
Saray Rejimi, bir büyük toplumsal depremle, toplumun altı üstüne gelerek yıkılacaktır.
Toplumsal devrim, sosyalizm, yaşamak ve yaşatmak için, özgürce, eşit, insanca, kardeşçe yaşamak için gelmektedir.
*Kaldıraç Dergisi’nin Mart 2023 sayısında yayınlanan perspektif yazısıdır.