24 Haziran seçimleri nihayet bitti. Kaç gündür her kafadan bir ses, herkes bir şeyler söylüyor.
İnce tehdit edilmiş…
Kılıçdaroğlu becerememiş…
AK Parti hile üstüne hile, hırsızlık üstüne hırsızlık yapmış…
MHP niye bu kadar oy almış?.. diye daha bir sürü şey söylene dursun.
Arkadaşlar seçim bitti ve bu söylenenlere ilişkin evet AK Parti tarihinin en büyük ve önlenemez hırsızlığını gözlerimizin içine baka baka yaptı.
Fakat beni asıl ilgilendiren, ne İnce, ne Kılıçdaroğlu, ne AK Parti, ne de MHP. Beni ilgilendiren konu, bu kadar olumsuz koşullarda, bu kadar zor şartlarda, bu kadar imkânsızlıklar içinde seçime giren ve bu seçimde gerçekten başarılı bir sonuç ile çıkan HDP ve Demirtaş’tır.
Kaç gündür haberlerde, sosyal medyada HDP’ye karşı yürütülen linç kampanyası ve buna bilerek veya bilmeyerek ortak olan ve kendine sosyalist diyen arkadaşlar.
HDP, CHP oyları ile parlamentoya girmiş…
Solcular, sosyalistler HDP’ye oy vermiş…
Aleviler HDP’ye oy vermiş…
HDP seçmeni Kürtler, AK Parti’ye çalışmış.
Geçin bunları arkadaşlar, insanlara karşı algı oluşturmaya çalışmayın evet eleştirilecek yanlar vardır, evet yanlışları vardır. Fakat şu gerçekliği görün artık araştırma şirketlerinin yapmış oldukları açıklamalara bakarsanız eğer sizler de bu söylediklerinizin ne kadar yanlı, ne kadar gerçeklikten uzak olduğunu görebilirsiniz. Tayyip Erdoğan tarafından oluşturulan ve onun tarafından yürütülen bir algının içerisine sizler de giriyorsunuz. Tam da iktidar ağzı ile iktidarın istediği biçimde konuşmak nasıl bir ruh hâlidir böyle?
O kadar acı çekmiş, yaşamları acılar ile yoğrulmuş bir halktır Kürtler. Çok uzaklaşmadan bakalım iki yıl içerisinde, şu an HDP’nin birinci parti olduğu yerlerde Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biri yaşandı. İnsanlar bodrumlarda kimyasal silâhlarla öldürüldü. Çoluk-çocuk, kadın, yaşlı demeden katletti bu devlet Kürtleri ve orada yaşayan halkları.
Seçimlere bir hafta kala, AK Parti’nin milletvekili ve aynı zamanda adayı olan İbrahim Halil Yıldız tarafından Suruç’ta bir katliam gerçekleştirildi. Bununla ilgili yasal hiçbir şey yapılmamışken, seçim günü yine bu organize çete lideri, okulları basıp toplu oy kullandı. HDP’ye yönelik saldırılar organize edildi ve seçim bürolarından, seçim araçlarına, il ve ilçe binalarından HDP çalışanlarına karşı linç hareketleri başladı.
Mardin, Cizre hattından devletin emri ile kolluk güçlerinin giriştiği katliamdan sağ kurtulanlar, yine devletin emri ile yurtlarından, topraklarından edildi ve metropollere sürgüne gönderildi. 90’lı yılları, Çiller’i hatırlayanlar bu süreçleri yakından bilirler. O nedenledir ki, Tayyip; Çiller ve Ağar’ı seçim malzemesi yapıp mitinglere çıkardı. Zorla göç ettirmeden, gözaltından kayıplara kadar bin türlü musibet ile karşı karşıya bırakıldı Kürtler. Yine aynısını ve hatta daha da vahşisini yaşattı bu iktidar Kürtlere, yine sürgün, yine ölüm düştü payına Kürtlerin. Topraklarından ayrılmak istemeyen Kürtler 20-30 km yürümek zorunda bırakılmış olmalarına rağmen mücadelesinden, onurundan taviz vermeden partilerini, HDP’yi birinci parti yaptılar yaşadıkları alanlarda. Metropollere sürgüne gitmek zorunda kalanlar ise gittikleri alanlarda yürüttüler mücadelelerini ve çoğalttılar oylarını metropollerde ve batıda.
HDP’nin bu parlamentoya girmesi gerçekten önemli ve Türkiye halklarının yaşam garantisi niteliğindedir. HDP’li ve HDP’siz parlamentonun getirileri ve kaybettiklerini tekrar yazacak değilim, bunlar çokça yazıldı zaten. Bununla ilgili olarak sadece şunu belirtmek istiyorum; HDP’nin parlamentoya girişini engelleyemediği için Tayyip Erdoğan’ın suratına bakın ne olduğunu görebilirsiniz.
Bundan dolayı HDP’nin; ne CHP’ye bir teşekkür borcu var, ne de kendilerine bir paye çıkarmaya çalışan, HDP’den teşekkür bekleyen, kendilerine sözde sosyalistim diyenlere bir teşekkür borcu var. HDP kendine oy veren, diktatörlüğe ve faşizme karşı birlikte mücadele ettiği herkese TEŞEKKÜR etmiştir zaten.
İktidar ve Tayyip şu an “HDP’nin, CHP oyları ile meclise girdiği” düşüncesini sürekli dillendirerek, CHP’ye bu şekilde vurmaya çalışıyor. Fakat HDP, CHP’nin oyları ile bu meclise girmedi. HDP’nin meclisteki önemini ve oynadığı rolu bilen, halkların kurtuluşunun ve umudunun simgesi olabilmeyi başardığını gören insanların oyları ile bu meclise girdi.
İktidarın ve Tayyip’in tetikçilerinden olan bakanlık koltuğunda oturan Süleyman Soylu, Türkiye’nin en büyük üçüncü partisi olan HDP eş başkanlarından Sayın Pervin Buldan’ı arayıp tehdit edebiliyor. Böyle bir saygısızlığı yaparken CHP’yi de bu duruma dahil edebiliyorken, CHP’liler dahi HDP’nin kendileri sayesinde bu seçimi kazandığına inanmışlar ki, CHP’den veya CHP’lilerden en ufak bir kınama mesajı gelmiyor.
Tüm bunlara rağmen HDP tüm ezilen, sömürülen halkların umut ışığı olabilmeyi başardığı için, Selahattin Demirtaş halktan biri olduğu ve halkla birlikte olduğu için iktidar partisi ve Tayyip, HDP’nin baraj altında kalmasını isteyebilmekte, Selahattin Demirtaş’ın ismini dahi telaffuz etmekten korkmaktadır.
Tayyip Erdoğan’ın; İnce’yi tehdit ettiği iddiası gibi Muharrem İnce yerine sayın Selahattin Demirtaş kalmış olsa o tehditlerin bir işe yaramayacağını kendisi de bilmektedir. O nedenle kendine rakip olarak Muharrem İnce’yi seçti, seçim çalışmalarında Tayyip’in yapmış olduğu mitinglerde ne Akşener’in, ne Karamollaoğlu’nun ismi anıldı. Demirtaş ise sürekli ithamlarla karşı karşıya bırakıldı. Ve bu ithamlara cezaevi hücresinden kısmî olarak cevap vermeye çalıştı. Aynı zamanda bu, HDP için de geçerliydi. Türkiye’nin üçüncü büyük partisini ötekileştirmeye ve seçmenleri kriminalize edip yeşil-milliyetçilerin gözünde suçlu imajı yaratmayı kendine bir görev edindi Tayyip Erdoğan. Bu şekilde halklar arasında oluşturduğu uçurumla kendi rant iktidarının devamını sağlamış oldu.
Bu kadarını görmeyen veya göremeyen kendini solcu sosyalist gösteren bir kısım aklıevvel ise HDP seçmenini suçlamanın gerçeklerin üstünü örtebileceğini düşünmektedir. İşin kolayını bulmuşlar; ne olursa, ne yaşanırsa Kürtler yaptı, Kürtler etti. Elinsaf arkadaş başınıza taş düşse Kürtlerden bileceksiniz. Bu kadar sekter olmaktan vazgeçin, eleştiri adı altında bir karalama kampanyası yürütüyorsunuz bunun farkına varın lütfen. Eğer bunu bilerek yapıyorsanız Kürtler kadar başınıza taş düşsün, yok bilmeden yapıyorsanız eğer lütfen biraz daha dikkatli olun.
HDP, ne CHP sayesinde meclise girdi, ne de Aleviler sayesinde bu mecliste.
HDP; eşit, adil, barış içinde özgür ve kardeşçe bir yaşamı birlikte kurmak isteyen, sömüren ve sömürülenin olmadığı bir dünyayı isteyenler sayesinde meclise girdi ve özgürlük mücadelesine UMUT olmaya devam ediyor…





