Uluslararası basın ve ifade örgürlüğü örgütlerinden oluşan bir heyet Türkiye’de yaptıkları ziyaretlerin ardından açıklama yayınladı: Türkiye’nin basın özgürlüğü krizi, artan dijital sansürle ağırlaştı
Uluslararası basın özgürlüğü, gazetecilik ve insan hakları örgütlerinden oluşan bir grup, geçtiğimiz hafta Türkiye’de yaptıkları ziyaretin ardından bir açıklama yayınladı. Örgütler Türkiye’nin basın özgürlüğü krizinin artan dijital sansürle ağırlaştığını söyledi.
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), ARTICLE 19, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), English PEN, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Norveç PEN, Osservatorio Balcani e Caucaso Transeuropa (OBCT), PEN International, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Güney Doğu Avrupa Medya Örgütü (SEEMO) Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünde yaşanan sorunlar ve gazetecilerin yaşadıkları hak ihlalleriyle ilgili bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Heyet görüşmeler sonrası yaptıkları açıklamada, Türkiye’nin basın özgürlüğü krizinin artan dijital sansürle birleştiği vurgulandı. Açıklamada hükümetin, planladığı sosyal medya yasası “dezenformasyon yasası” olarak tanımlanırken, yasanın “ifade özgürlüğünün ve çevrimiçi bağımsız gazeteciliğin daha fazla suç haline gelmesine neden olacağına” dikkat çekildi.
Açıklamada yasanın bir taslağının henüz yayımlanmamış olmasına vurgu yapılarak “Yasa, hükümetin Türkiye’deki son büyük ve özgür ifade alanlarından biri üzerindeki kontrolünü ve geçen yılki sosyal medya yasasıyla birlikte, sosyal medya şirketlerinin Türkiye’nin sansür rejimine suç ortağı olmaları yönündeki baskıyı artıracak” denildi.
Bağımsız medyanın şeytanlaştırılması
Bu arada heyet, hükümetin yabancı fon alan bağımsız medyayı itibarsızlaştırma çabalarında endişe verici bir artış tespit etti. MHP tarafından yabancı kuruluşlardan fon alan kuruluşlar için zorunlu kayıt yapılmasını öneren bir yasa tasarısının varlığına dikkat çeken heyet, “Bu yasa tasarısının yabancı sermayeli kuruluşlara baskı yapılması konusunun hükümetin gündeminde olduğuna işaret ediyor. Bu, Türkiye’nin geri kalan bağımsız medyasının zaten şeytanlaştırıldığı ve ele geçirilen medya pazarında finansal baskıyla karşı karşıya olduğu bir ortamda endişe verici bir ihtimal.” dedi.
Misyon delegeleri, çeşitli kanun tekliflerini TBMM İnsan Haklarını Araştırma Komisyonu ve Dijital Platformlar Komisyonu’nun muhalefet milletvekilleriyle görüştü. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) bağlı iki komisyonun başkanları, toplantı taleplerine olumlu yanıt vermedi.
Toplantılarda, bağımsız basın için giderek kötüleşen bir ortamın olduğu vurgulandı. Artan dijital sansür tehdidine ek olarak, gazetecilerin terörle mücadele, karalama ve diğer yasalarla baskı altına alındığına dikkat çekildi. Ülkede hukukun üstünlüğü konusunda derin bir erozyon yaşandığı ve yargının büyük ölçüde siyasallaştığı da dikkat çeken başlıklar arasındaydı. Heyet “Gerçekten de, görüşülen kişilerin neredeyse tamamı, Türkiye’nin basın özgürlüğü sorunlarının kökeninin bağımsız bir yargı eksikliği olduğunu vurguladı. İki yıl önce büyük bir tantanayla açıklanan yargı reformu stratejisine rağmen, bu durumu tersine çevirmek için çok az ilerleme kaydedildi.” dedi.
“İhlal kararlarını hızlandırın”
Heyet, Türkiye Anayasa Mahkemesi (TTK) ile yaptığı görüşmede, TTK’yı basın özgürlüğü ihlallerini içeren kararları hızlandırmaya çağırdı.
Toplantılar ayrıca, devlet kurumlarının siyasi olarak ele geçirilmesinin mahkemelerin ötesine geçerek Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) gibi kilit düzenleyici kurumları da içerdiğini doğruladı. RTÜK üyesi İlhan Taşcı, heyete, hükümete yakın medya, halkın şikayetlerine rağmen neredeyse hiç yaptırımla karşılaşmazken, bağımsız televizyon yayıncılarının giderek artan sayıda keyfi para cezası ve yayın yasağı ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Heyet, AKP partisinin aday gösterdiği RTÜK başkanıyla resmi bir görüşme talebinde bulundu ancak yanıt alamadı.
Heyet, toplantılarında Türkiye’de gazetecilere yönelik artan sayıda fiziksel saldırı ve buna bağlı olarak saldırganların cezasız kalması konusundaki endişelerini de dile getirdi. Heyet, Parlamento İnsan Hakları Araştırma Komisyonu üyelerini bu konuyu incelemeye çağırdı. Heyet özellikle saldırı altındaki gazetecilerle daha güçlü bir halk dayanışması çağrısında bulundu.
Hükümetten olumsuz yanıt
Uluslararası misyon ilk kez herhangi bir devlet dairesinden bir toplantı için olumlu bir yanıt almadı. Adalet Bakanı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Müdürlüğüne yapılan taleplere yanıt gelmedi. Danıştay bir toplantıyı reddetti. Bu durum, bu kritik konularda hükümet temsilcileriyle görüş alışverişinde bulunulmasını engelledi ve heyetin, bu sonbaharda yayınlanacak rapora hükümetin bakış açısını dahil etmesini engelledi.