Kazma Bırak Kampanyası imzacısı olan Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’tan 68 ekoloji örgütü, ekolojik yıkım ve savaş tehdidine karşı düzenlediği çevrimiçi basın toplantısı ile fosil yakıt arama faaliyetlerine son verilmesi çağrısında bulundu
Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ta faaliyet yürüten ve Kazma Bırak Kampanyası bileşeni olan 68 ekoloji örgütü, çevrimiçi bir basın toplantısı düzenledi. Ege ve Akdeniz’de yaşananların değerlendirildiği toplantının moderatörlüğünü Ecehan Balta yaparken Foti Benlisoy, Türkçe ve Yunanca çeviri yaptı. Programa Türkiye’den Onur Yılmaz, Yunanistan’dan Emmanuela Terzopoulou, Kıbrıs’tan Murat Kanatlı ve Myrto Skouroupathi konuşmacı olarak katıldı.
Toplantının Kardak Krizi’nin 25’inci yılına ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki istikşafi görüşmelerin tekrar başladığı bir döneme denk geldiğine dikkat çeken Ecehan Balta, “Türkiye ile Yunanistan, görüşmelerde 5 yıl aradan sonra 61’inci kez masaya oturdular. Ancak bir diğer yandan karşılıklı askeri gözdağları da verilmeye devam ediyor. Orada görüşülenleri de sadece oradakileri biliyor. Bizim kenarda durup verilecek kararları beklememizi istiyorlar” dedi.
“Ya özgücümüze güveneceğiz ya da sistemin bizi felaketten felakete sürüklemesini izleyeceğiz”
Konuşmacılardan Onur Yılmaz, Kazma Bırak Kampanyası’nın amacının iklim krizine kalıcı bir çözüm getirmek olduğunu belirterek, “Böyle mega projeler için, ‘Birkaç kişinin yan yana gelmesiyle nasıl durdurulabilir’ diye düşünebilir insanlar. Oysa biliyoruz ki sistem krizde ve nesnel koşullar bizim iradi bir biçimde üzerine gitmemizi bekliyor. Ya özgücümüze güveneceğiz ya da sistemin bizi felaketten felakete sürüklemesini izleyeceğiz. Biz bu kampanya ile ilkini seçiyoruz” dedi.
“Aynı coğrafyada yaşayanlar olarak kaderimiz ortak” diyen Yılmaz, “Bugüne kadar fosil yakıt çıkaran hiçbir ülkede elde edilen ekonomik kaynak, halkın ortak refahı için kullanılmadı. Bir avuç kapitalistin cebini doldurdu. Akdeniz ve Karadeniz’deki gaz ve petrol için de durum budur. Ülkelerimizi derin ekonomik dar boğaza sokarak bizi işsizlik ve açlığa mahkûm edenler, işte bu gaz ve petrol üzerinden savaş siyaseti yürütenlerdir. Bir kez daha yineliyoruz; iklim krizini durdurmak için devletlerin fosil yakıt arama faaliyetlerine karşı ‘Kazma Bırak’ diyoruz” ifadelerini kullandı.
“Petrol, hiçbir petrol üreten ülkenin halkına refah getirmemiştir”
Yunanistan’dan katılan konuşmacı Emmanuela Terzopoulou Türkiye ve Yunanistan arasındaki istifşaki görüşmelerin bölgeye barış getiremeyeceğini belirterek, “Bu görüşmelerin hem bölgemizdeki barışa hem de iklim krizinin ve çevresel felaketin önlenmesi konusunda ne getirebileceğine dair basında çıkan haberler çok şey ortaya koydu. Türk ve Yunan temsilciler, bölgedeki barış için görüşmeler yürütürken Yunanistan Savunma Bakanı, Fransa Savunma Bakanı ile başka bir görüşme yürütüyordu. Bu görüşmelerde savaş uçakları için üç milyar euroluk, savaş gemileri için de beş milyar euroluk bir satın alma anlaşması imzalandı. Yine bu görüşmeler kapsamında önümüzdeki kapsamda iki ya da üç ortak askeri tatbikatın yapılması karara bağlandı” dedi.
“Hükümetlerlerimiz savaş gemilerini Akdenize çıkartsalar da görüşme masasında otursalar da bir şey açık: Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz rezervlerinin kontrolü için aralarındaki rekabet, barış için de çevre için de tehlikeli bir tehdit” diyen Terzopoulou, “Bizleri bu rezervlerin kontrol edip işletilmesinin her ülkenin ulusal çıkarı olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Yalan söylüyorlar. Petrol, hiçbir petrol üreten ülkenin halkına refah getirmemiştir. Tersine, çevresel felaketlere, yolsuzluklara ve otoriter yönetimlere neden olmuştur” diye konuştu. Yunanistan’ın 2021 bütçesinde silahlanma harcamalarının yüzde 30 arttığını belirten Terzopoulou, pandemi döneminde sağlık harcamalarının ise yüzde 16 azaldığını vurguladı.
“Kıbrıs halkları olarak barışın değerini çok iyi biliyoruz”
Murat Kanatlı, “Böylesi bir kampanyaya Kıbrıs’ın her iki yanında Türkçe ve Yunanca konuşan bizler de katkımızı koyuyoruz” diyerek konuşmasına başlarken, “Ekolojik krizin bu kadar derinleştiği koşullarda ne yapabileceğimizi soranlara karşı Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs halkları olarak cevap veriyoruz. Bizler özellikle savaşa bu kadar yakınlaştığımız koşullarda barışın değerini Kıbrıs halkları olarak onca savaş ve acıdan sonra çok iyi biliyoruz ve etrafımızda dolaşan savaş gemilerine karşı barışı savunuyoruz” dedi. Ada ülkesi olarak ekolojik yıkımların neler getirebileceğini çok iyi bildiklerini söyleyen Kanatlı, “Küresel iklim krizlerine karşı sesimizi ve dayanışmamızı hep birlikte artıralım. O yüzden bizler de savaşlara ve ekolojik yıkıma karşı Türkçe ve Rumca konuşan Kıbrıslılar olarak ‘Gaz ve hidrokarbon aramalarını durdurun’ diyoruz” şeklinde konuştu.
Kıbrıs’ın metrekareye en fazla silahlı birimin düştüğü coğrafyalardan birisi olduğunu belirten Kanatlı, “Yeni doğalgaz yataklarının keşfiyle beraber bazı kesimler, buradaki çözüm sürecinin mali olarak desteklenebileceğini iddia etmektedir. Barış için gaz, tamamen bir illüzyondur. Doğalgaz aramalarındaki süreç askeri gerginliği artırmakta, artan gerilim de milliyetçiliği büyütmekte, toplumlar arası güveni ortadan kaldırmaktadır” dedi.
Kıbrıslı konuşmacı Myrto Skouroupathi da Kıbrıs’ın enerji açısından izole bir ada olması nedeniyle fosil gazının petrol bağımlılığından kurtulmanın bir yolu olarak sunulduğunu söyledi. Yapılan Çevre Etki Değerlendirmeleri’nin hiç birinin ulusal güvenlik bahanesiyle kamuoyuna açıklanmadığını belirten Skouroupathi, adanın geçim kaynağı turizm ve balıkçılığa bağlı olan binlerce sakininin potansiyel bir kaza nedeniyle sürekli tehdit altında olduğunu vurguladı.
Akdeniz’deki 200 platformdan birinde kaza olması olasılığın Akdeniz’in kırılgan ekosistemi ve ekonomisi için büyük bir tehdit olduğunun Çevre Bakanlığı tarafından da kabul edildiğini ifade eden Skouroupathi, “Açıktır ki hidrokarbonların çıkarılmasının olumsuz etkileri, ada sakinlerinin yaşam kalitelerine olası faydalarından daha ağır basmaktadır” dedi.