Gazeteci Metin Cihan, deniz yoluyla İsrail’le ticaretin devam ettiğini hatta ihracatçıların arasında Tayyip Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan ve Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım gibi isimlerin ve bazı AKP yöneticilerinin de olduğunu tespit etmişti.
Öte yandan Erdoğan’ın mitingleri de dahil olmak üzere protestolar gözaltıyla sonuçlanmıştı.
Son olarak 6 Nisanda İstanbul’da İsrail’le ticaretin kesilmesi için hükümeti protesto eden ‘Filistin İçin Bin Genç’ aktivistlerinin dövülerek gözaltına alınması gündem olmuştu.
Bunun üzerine AA ‘kolları sıvadı’ ve ‘İsrail’le ticaretin Filistin’e yaradığını’ iddia eden iki haber yayınladı.
Bu haberlerden birinde ‘ticaret rotası’ anlatılırken, bir diğerinde de Filistinli tüccar olduğu iddia edilen birinin görüşlerine yer verildi.
Söz konusu paylaşımlar X’de kullanıcıların tepkisini çekerken Metin Cihan, haberdeki iddialara tek tek yanıt verdi.
‘Kayıtlar ayrı tutuluyor’
“Türkiye artık Filistin Devleti’ni tanımıyor mu?” diye yazan Cihan, Türkiye Filistin’i tanıdığı için kayıtlarda İsrail ile Filistin ticaretlerinin ayrı tutulduğu ve resmi olarak yayınlandığını söyledi:
“Evet, Filistin’e malzeme taşıyan gemiler de mecburen İsrail’e yanaşıyor ama alıcıya bağlı olarak ticareti hangi ülke ile yaptığımız net. Bu ülkelerin gümrük ticaret kodları da ayrı. İsrail’in 624, Filistin’in ise 625. İstediğiniz resmi kaynakta bu bilgileri sorgulayabilirsiniz. Bu anlattığım şeyler zaten bilinir ama ben her zamanki gibi resmi ve açık belgelerle herkes için netleştireyim.”
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Filistin ve İsrail’le ihracat-ithalata dair verilerini de paylaşan gazeteci, İsrail limanlarına gönderilen gemilerin Filistin’le ticaret için orada olanlarının yüzde 2 ile yüzde 4 arasında değiştiğini söyledi:
“Geri kalanı (yüzde 96 ile yüzde 98 arası) İsrail. Bunu Ticaret Bakanlığı açıklıyor.”
‘Gönderici belli, alıcı belli’
Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’nun “Filistin’e gidecek her türlü mal İsrail’in kontrolü ile gidebiliyor. Ancak bu savaş ortamında Filistin’e giden mal miktarının az olduğunu söyleyebiliriz” sözlerini de hatırlatan Cihan, şöyle devam etti:
- Bu samimi bir açıklamaydı. Zaten Filistinliler açlıkla boğuşurken, bizim İsrail’e gönderdiğimiz 1400 geminin onlara malzeme taşıdığına kim inanırdı? İkinci görselde Eti Maden’in İsrailli ICL Group şirketine yolladığı Bor hammaddesine dair meşhur konşimento (taşıma belgesi) var.
- Gönderici belli, alıcı belli. Eğer Filistin’e gidiyor olsaydı, liman yine Hayfa olsa bile alıcı Filistinli bir firma olacaktı. Malzemeyi alan İsrailli firma onu bizden alıp Filistinlilere satıyor mu, bilemeyiz.
- Biz İsrail’e satıyoruz, gerisi bizi bağlamıyor. Ama bu firma İsrail ordusuna da üretim yapan, İsrail askerine maddi, manevi ve fiziksel desteğini web sitesinde gururla duyuran bir firma. Yönetiminde emekli İsrail ordusu tuğgenerali ve İsrail Savunma Bakanlığı mensubu var. Takdir sizin. Bir de özel sektöre ait konşimento ekliyorum (üçüncü görsel).
- Gönderici Sönmez çimento, alıcı yine İsrailli bir firma. Sektördeki insanlar bu tartışmayı eminim komik buluyorlar. Her şey o kadar net çünkü. İktidarın bu kirli ticareti aklamak için düştüğü hâlleri de görüyorlar.
‘Yerlerinden yurtlarından edilen Filistinliler ne yapacak bu çimentoyu?’
- Bütün bunlardan bağımsız acı bir gerçek daha var. İsrail’le ticaretimizde kimyasal hammadde, çelik, çimento, dikenli tel, silah aksamı gibi ürünler olduğunu biliyorsunuz. Bunları aslında Filistinlilere gönderdiğimizi söylemek utanmazca ve vicdansızca değil mi?
- Açlıkla baş etmeye çalışan Filistinliler ne yapacak bu malzemeleri? Örneğin bu katliam süresince gönderdiğimiz çimento miktarı resmi kayıtlara göre 600 bin tondan fazla. Evleri bombalanan, yerlerinden yurtlarından edilen Filistinliler ne yapacak bu çimentoyu?