İran Emek Partisi (Tufan) tarafından 1 Ocak’ta yapılan açıklamada Meşhed kentinden başlayarak yayılan halk isyanının nedeninin “İslam Cumhuriyetinin sermaye yanlı rejimi” olduğunu belirtilerek, “Bıçak işçi ve emekçilerin kemiğine dayandı” denildi.
Açıklamada bölge halkları arasında düşmanlığı körükleyecek sloganlardan kaçınılması gerektiğine de dikkat çekildi. Demokrasi mücadelesinin anti emperyalist mücadeleyle birleşmesi gerektiğini vurgulayan İran Emek Partisi, İranlı işçi ve emekçilerle ilerici güçleri örgütlü mücadeleye çağırdı.
‘CANINDAN BEZMİŞ MEŞHED HALKI AYAKLANDI’
“Canından bezmiş Meşhed şehri halkı”nın yoksulluk, pahalılık, işsizlik, ve kemer sıkma politikalarını protesto etmek için 28 Aralık’ta yürüyüşe geçtiğinin belirtildiği açıklamada, “Güvenlik güçleri havaya ateş açmış ve gözyaşartıcı gaz sıkarak gösteriyi dağıtmaya kalkışmıştır. Bu itiraz yürüyüşleri Nişabur, Yezd, Kaşmer ve Şahrud gibi diğer şehirlerde de mevcut işsizlik, pahalılık, yolsuzluk ve hırsızlık ekonomisi ve hükümet aleyhine sloganlar atarak devam etmiştir” denildi. Halkın, “Polis git hırsızı yakala”, “İslamı merdiven yaptınız halka gına getirdiniz”, “Yüksek fiyatlara itiraz ediyoruz”, “Yolsuzluk azalsa bizim sıkıntımız kalmaz”, “Kahrolsun pahalılık”, “Kahrolsun diktatör, Kahrolsun Ruhani” ve “Korkmayın birlikteyiz”sloganlarıyla yürüdüğünün belirtildiği açıklama şöyle devam etti:
“Bu itirazların devamında Meşhed Valisi Rahim Noruziyan ‘Pahalılık aleyhinde yapılan gösteriler yasa dışıdır’ diyerek karşı konacağını ifade etmiştir. Vali şöyle devam etmiştir: ‘Hiçbir parti, grup, örgüt veya kuruluş böyle bir toplanma için izin dilekçesi vermemiş ve hiçbir yasal kuruluşça da kimseye hiç bir izin verilmemiştir. Yasa dışı ve izinsiz toplanmalar devam ettiği takdirde kolluk kuvvetleri düzeni ve güvenliği korumak içim müdahale edecektir.’ Bu ikiyüzlü ve korkak vali halkın öfkesi karşısında titreyerek pahalılığa karşı itirazı yasa dışı ilan etmiş ve yasal kurumlardan söz etmiştir. O bilmiyor mu ki halk, tüm bu toplumsal ve ekonomik acıların nedeni olan bu hırsızlara, yolsuzluklara, çürümüş ve halk düşmanı düzene hiç bir meşruiyet tanımamaktadır. Zira kırk yıla yakın bir süreden beri halkın tüm barışçıl itirazları demokratik ve insani taleplerine sürgün, hapis ve işkenceyle karşılık verilmiştir.”
‘HALK İSYANININ NEDENİ İSLAM CUMHURİYETİNİN SERMAYE REJİMİDİR’
Halkın pahalılık ve yoksulluk aleyhindeki bu isyanının nedenlerini İslam Cumhuriyeti liderliğindeki sermaye rejiminin politikalarında, neolibralizmde ve özelleştirme politikalarında aramak gerektiğine dikkat çeken İran Emek Partisi, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani liderliğindeki oluşan ekonomik sistemin dış sermayenin maksimum kazancı lehine işlediği, sosyal yardımların tamamen kesilmesi, yakıt fiyatlarının serbest piyasaya göre belirlenmesi ve baş döndürücü biçimde artmasını getirdiği vurgulandı.
Kurulan ekonomik düzende iş yasalarının patronlar lehine, işçileri köleleştirmek için İslam Cumhuriyeti parlamentosu eliyle değiştirildiği ve böylelikle kölelik düzeni ve halkın yoksulluğu ve çaresizliğinin artırıldığı, “sonsuz ve sınırsız özelleştirme politikalarının, petrol ve gaz sanayii gibi temel kaynakların, elektrik, su, hava ve deniz ulaşımı, temel yapı sanayiinin özelleştirilmesi, İran’ın yerli sermayesi ve emperyalist süper şirket sermayeleri eliyle vahşice sömürülmesi zemininin tamamlanması”nın hedeflendiği belirtildi.
Açıklamaya göre, aynı şekilde çevre sağlığı konuları bir kenara itildi, devlet ise fabrikaların “iç emniyet düzeni”ni kendi sorumluluğuna aldı. Eğitimin paralı hale getirilmesi ve özelleştirilmesi süreci başlatıldı.
Açıklamada “Böylece ve bu koşullar altında bıçağın kemiklerine dayandığı işçilerin ve emekçilerin kendi haklarını elde etmek için mücadelelerine hız vermekten başka çareleri yoktur. Bu ise 39 yıllık kan ve kılıç egemenliğinden elde edilen tecrübeyle bilinmektedir ki İran İslam Cumhuriyeti sermaye rejiminde bunlardan kurtulmak mümkün değildir. ‘Kahrolsun Ruhani” ve ‘Kahrolsun pahalılık’ doğru sloganlardır ve egemen düzenin neoliberal politikalarına karşı itirazı yansıtmaktadır” denildi.
‘YANLIŞ SLOGANLAR DA ATILIYOR’
Sürecin ayrıntılı bir analizinin yapıldığı açıklama şöyle devam etti:
“Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, ne yazık ki bu itirazlar sırasında göstericilerin seslendirdikleri yanlış sloganlar da vardı ve bu sloganlar dış gerici mahfiller tarafından öne çıkarılmakta ve halklar arasında kardeşlik yerine bölgede ulusal nefreti ve Arap karşıtlığını yaymaktadır. ‘Ne Gazze, ne Lübnan, ne Suriye, canım feda İran’a’ sloganı ilerici bir slogan değildir ve olamaz. İran’ın ilerici ve devrimci güçleri asla uluslara karşı düşmanlığı ve güvensizliği yayamazlar. İlerici sloganlar ulusal birlik moralini yaratmalıdır. Biz her çeşit müdahale ve işgale karşı olmalıyız ve bütün ulusların özgürlükçü mücadelelerini desteklemeliyiz. Biz sadece İran’ın değil, bütün milletlerin demokratik haklarını savunmalıyız. Ulusal kurtuluş evrensel, demokratik bir istektir. Biz İran’da demokrasi istiyorsak, Filistin, Lübnan, Suriye ve Libya gibi bölgenin diğer ülke halkları için de istemeliyiz. Biz İslam Cumhuriyeti rejiminin ikiyüzlü politikalarını sürdüremeyiz. İranseverliliğimizi bahane edip diğer milletlerle dayanışmamızı yadsımamalı, Araplara, Sünnilere, İslam’a ya da Filistin’e karşı savaş propagandası yaymamalıyız. Böylesi bir politika İsrail’in ve Amerika’nın bölgede uygulamakta olduğu açık bir politikadır.”
ULUSLARARASI DAYANIŞMA ÇAĞRISI
“Biz İranlılar vatanımızın kurtuluşu ve demokrasinin kurulması için çalışmalıyız ancak bu başka milletlerle düşmanlıkta değil onlarla dayanışma içinde mümkün olur. Biz başka milletlerin haklarını savunmazken diğer uluslardan ve ilerici güçlerden İran halkını desteklemelerini, İran’da insan haklarının çiğnenenmesine karşı durmalarını ve İran halkının haklarını desteklemelerini, İran’daki idamlara ve işkencelere karşı itiraz etmelerini isteteyemeyiz. Filistin halkının açlığı karşısında susup, İsrail’in Lübnan’a tecavüzü ve insanlık dışı cinayetlerine itiraz etmeyip ama onlardan bizi desteklemelerini isteyemeyiz. Biz İranlılar biliyoruz ki: ‘İnsanoğlu bir vücudun organlarıdır/yaradılışta bir mayadandır. Hayat bir organı acıtırsa/diğer organlar sessiz kalamaz. Sen başkasının acısından habersizsen/sana insan demek yakışmaz.”
‘İRAN HALKI GERİCİ SLOGANLARI REDDETMELİDİR’
“Gerçek şu ki, baskıcı ve gerici bir rejim olan İran İslam Cumhuriyeti insanların isteklerine zerrece değer vermemektedir. Bu insanlar ister İranlı olsun ister Filstinli, Lübnanlı ya da Suriyeli olsun fark etmez. Kendi imzaladığı Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesini kabul etmediğini defalarca açıklayan ve insan haklarını Ortaçağda olduğu gibi ayaklar altına almak için kendi dinci anlayışına göre boyayan, kendi halkını acımasızca ezen, işkence eden, hapishaneleri özgürlük sevdalısı mücadele insanlarıyla dolduran bir rejimin, insan sevgisi aniden coşamaz ve Filistinlilerin insan haklarının çiğnendiğinden ve insana zerre değer vermeyen İsrail’in cinayetlerinden söz edemez. Egemen rejim, Siyonistlerin Filistinlileri kaçırdıklarını, rehin aldıklarını ve çocuk, büyük ayırt etmeden gruplar halinde öldürdüklerini iddia ediyor. Bu çifte standart ve utanmazlık, emperyalistlerin ve Siyonistlerin utanmazlık ve ikiyüzlülüklerinden farksızdır. Kendi ülkesi evsiz kalan, yaşamak için temel ihtiyaçlarını elde edemeyen insanlarla dolu olan bir rejim, Lübnan Hizbullahı’na, Filistin’de Hamas’a yardım ettiğini çığırıyor. Sadece propagandayla yetinmiyor, aynı zamanda geçim zorluğuna, benzin fiyatlarına itiraz eden insanları, sendikal hakları ve maaşları için itiraz eden işçi sendiklarını bastırıyor ve liderlerini hapse atıyor ve hapishanede onları katlediyor. Doğal olarak bu akılsız, miyop ve çelişki dolu ikiyüzlü politikalar, İran’da itirazlarda gerici ve sapkın sloganların kabulüne yol açmaktadır. Derinden gerici ve İsrail casusluk örgütlerinin oluşturdukları ve sistematik olarak da sanal kanallarda yaydıkları ‘Ne Gazze, ne Lübnan, canım feda İran’a’ sloganı bu zeminde gelişmektedir. İran halkının muhalif demokratik ve ilerici güçleri uyanıklıkla bu tür sloganlara karşı koymalılar ve muhalifet maskeleri altında saklanan bu sloganları yayan satılmışların kim olduklarını tanımalılar”
‘DEMOKRASİ MÜCADELESİ ANTİEMPERYALİST MÜCADELEYLE BİRLEŞMELİDİR’
“Partimiz, Meşhed ve İran’ın diğer bölgelerinde devam eden halkın pahalılık, yoksulluk, işsizlik, aleyhindeki mücadelesini, demokratik talepleri, toplantı serbestliği için verdikleri mücadeleyi derinden desteklemektedir. Bu müjdeler veren mücadele, dış güçlere karşı mücadeleyle birleşmelidir. Her halükarda, gelecekte tüm değişimlerdeki zafer, bilinçli tutum ve gafil yakalanmamak adına, kitlelerin örgütlenmesi; devrimci güçler ve işçilerin, özgürlük yanlılarının partilerine katılmalarıyla mümkün olur. İran Emek Partisi (Tufan) bu politikayı, partili olma politikasını yaymaktadır. İran İslam Cumhuriyeti kokuşmuş rejiminden kurtulmanın tek yolu sadece ve sadece sosyalizmdir.
Kahrolsun yoksulluk ve pahalılık kaynağı İslam Cumhuriyeti sermaye rejimi!
Kahrolsun emperyalizm, siyonizm ve bölge gericilikleri!
Yaşasın insanlığın kurtuluş bayrağı sosyalizm!”