TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, bugünkü salgın tablosuyla tedbirlerin kaldırılması bir yana halka maddi destek sağlanarak tam kapanma gerektiğini söyledi.
1 Mart’ta açıklanan yeni “normalleşme” kararı ve geçmiş deneyimin acı sonuçları yeni bir tartışma konusu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Vedat Bulut, bugünkü salgın tablosuyla tedbirlerin kaldırılması bir yana 14 veya 28 gün boyunca halka maddi destek sağlanarak tam kapanma gerektiğini söyledi. Haziran’da çok daha az vaka ve ölüm sayılarıyla tedbirler kaldırıldığında “Bir tsunami, kusursuz bir fırtına geliyor” diye uyardıklarını hatırlatan Bulut, “Bunun sonuçlarını sonbaharda gördük. Şimdi aynı şeyi ilkbahara girerken yeniden yaşamak istemiyoruz” dedi. Evrensel’den Damla Kırmızıtaş ve Birkan Bulut, 1 Mart itibariyle illerin 4 risk grubuna ayrılarak atılan kademeli normalleşme adımlarını, aşıda gelinen son durumu ve salgının seyrini TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut ile konuştu.
“Açılma için vakalar yüksek”
Kısıtlamaların ekonomik gerekçelerle kaldırıldığını oysa orta vadede kapanmanın ekonomik açıdan da daha faydalı olacağına dikkati çeken Bulut “Destek sağlanarak toplumsal hareketliliğin kısıtlanmasının orta vadede ekonomik dönüşü daha iyi olacak. Almanya bunu yapıyor -tabi cari fazla veren bir ülke- ama Türkiye yapamıyor. Oysa tüm kaynakları seferber edip bunu yapmak gerekiyordu” dedi. İnsanların çalışmak zorunda olduğunu belirten Bulut, “20 yaş altı kişileri evlerine kapattık. Ama ‘İşçiyseniz gidip çalışabilirsiniz’ dedik. Türkiye’de işçilerin sağlığı ihmal edildi” dedi. TTB olarak açılmayı istediklerini ancak açılmanın 10 bini aşan vaka sayısı günlük 75 vefat ile olamayacağına vurgu yapan Bulut “Mayıs ayı verileriyle biz haziranda normalleşmeye geçtik. Nitekim ağustosa geldiğimizde TTB olarak ‘Bir tsunami, kusursuz bir fırtına geliyor’ uyarısını yaptık. Ve bunu sonbaharda yaşadık. Şimdi aynı şeyi ilkbahara girerken yaşamak istemiyoruz” ifadelerini kullandı. Aşılamanın büyük bir hızla yapılarak, toplumsal hareketliliğin azaltılması için 14-28 gün kapanma olması gerektiğine işaret eden Bulur “Bu şekilde vaka sayısı ve ölümleri en aza indirerek normalleşmeye geçilebilir” dedi.
“Vadedilen aşı dozu hâlâ gelmedi”
Türkiye’nin elinde yaklaşık 14 buçuk milyon aşı olduğunu kaydeden Bulut, bunun birinci aşamada aşı yapılması gerekenlere bile yetmediğini, çünkü 20 milyon doz gerektiği bilgisini verdi. Bakanın 11 Aralık’ta iki ay içinde 50 milyon doz aşı geleceğini söylediğini ama bunun hâlâ gerçekleşmediğini hatırlatan Bulut, şimdi de mayıs ayına kadar 105 milyon aşının geleceğinin iddia edildiğini belirterek “Aşılamanın yeterli düzeyde yapılmamasında asıl neden Sağlık Bakanlığının aşı çeşitliliğini sağlayamamasıdır. Bakan açıklama yaparken diğer aşıların alımıyla ilgili görüşmeler yaptıklarını söyledi. Ama bunu en başından yapmaları gerekiyordu” değerlendirmesinde bulundu.
“Aşı anlaşması şeffaf değil”
Aşı için ticari anlaşmaların büyük bir hızla yapılmadığını, aşı ihalesinin şeffaf değil ticari sır kapsamında yürütüldüğüne dikkati çeken Bulut “Hatırlarsınız Bakan aşıyı en ucuza alan ülkenin Türkiye olduğunu söylemişti. Bu eğer bir ticari sırsa, diğer ülkelerdeki rakamları siz nereden biliyorsunuz? Diğer ülkelerde ticari sır değil de Türkiye’de neden ticari sır olarak yürütülmekte? Bu bir askeri, savunma sanayi ile ilgili yatırım değil, silah değil. Bu aşı ve bizim vergilerimizden yani cebimizden ödeniyor parası. Çünkü aşının iki dozunun 60 dolara alındığı söylentisi var. Biz Çin firmasının aşıyı 12 dolara piyasaya sürdüğünü biliyoruz. Ama bunun üstünde bir rakam ödenmişse bunu da bilmek istiyoruz” dedi.
Aşıda patent kalkmalı
Aşıya adil ulaşım ve aşının adil dağıtımının küresel açıdan çok önemli olduğuna dikkat çeken Bulut, “Gelişmiş ülkeler kendi nüfuslarını korurlarsa yeterli olacağını düşünüyorlar. Ama dünya ekolojik nedenlerle, savaşlarla büyük göç hareketlerine gebe. Bu yüzden biz en başından beri aşının kamulaştırılması gerektiğini söylüyoruz. Patentlerin şirketlere ait olmaması gerekir. Fakir ülkelere ve yurttaşlara da aşı mutlaka ulaştırılmalıdır” çağrısını yaptı.
Mutant virüs etkisi
Son dönemde bulaşıcılığı daha yüksek olduğu ifade edilen mutant virüsün dünyada Brezilya, Güney Afrika ve İngiltere kaynaklı üç önemli varyantı olduğuna dikkat çeken Bulut “Bu varyantlar hem aşının etkinliğinde hem de hastalığın klinik seyrinde bir değişim yaratıyor. Yani biz virüsle savaşırken o da konak edinebilmek için kendini geliştiriyor. Geliştiği için de mutasyonlar artıyor. Zaman içinde virüs yeni formlar kazanabilir” dedi.