TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Fincancı’nın tutukluluğunun devamına karar verildi, dava 29 Aralık’a ertelendi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) kimyasal silah kullandığı iddialarının araştırılması gerektiğini söylemesinin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından hedef gösterilen ve gözaltına alınmasının ardından ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçlamasıyla tutuklanan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın yargılandığı davanın ilk duruşması başladı.
Fincancı’nın yargılandığı davanın ilk duruşması, İstanbul Çağlayan Adliyesi 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, duruşma salonunda bulunuyor. Duruşmayı Van, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir Baro Başkanları da takip ediyor.
Duruşmanın görüldüğü salonun küçüklüğü nedeniyle davayı takip etmek isteyen çok sayıda kişi içeriye giremedi. Fincancı’nın avukatlarının daha büyük bir salona geçilmesi talebi de mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
Öte yandan avukatlar 1 sanığa 3 avukat sınırlandırılmasının kaldırılmasını da talep ederken, heyet bu talebi de reddetti.
Prof. Dr. Fincancı’nın yargılandığı duruşmada iddianameyi özetleyen mahkeme başkanının, Fincancı’ya hitaben “sen” dediği, avukat ve izleyicilerin üsluba yönelik itirazları üzerine ise “Ben nazik biri değilim” şeklinde cevap verdiği aktarıldı. Fincancı’nın, mahkeme başkanının tutumu üzerine söz alarak “Hem yaş hem kıdem olarak hem de sizin zamanınızda hukuk fakültelerinde hocalık yapmış biri olarak bana ‘sen’ diyemezsiniz. Hakkımdaki fikrinizi önceden görebiliyorum” dediği belirtildi.
Fincancı, savunmasının sona erdiği ifade bildirilirken, savunmadan öne çıkanlar şöyle aktarıldı:
“Yaptığım tıbbi değerlendirme ön tanıdır”
“Videodaki belirtiler üzerine yaptığım tıbbi değerlendirme bir ön tanıdır. Tanıya erişebilmek için de etkili ve bağımsız bir soruşturma ve belgeleme gerekmektedir. Neyse ki Milli Savunma Bakanlığı, Meclis’te soruşturma yapacağını söyledi. Ama bağımsız mıydı? Hayır.
Bir insan hakları savunucusu olarak ifade özgürlüğü ve toplumun haber alma hakkını savunma sorumluluğum vardır. Bir kamusal entelektüel olarak soru sorma, kamuya hakikat bildirme talebim bilim insanı sorumluluğunun yanı sıra yurttaş olmamın sorumluluğundandır.
Hekimlik insana dair. İnsanlığa karşı suçların karşısında durmaktan, zeytinimize, arımıza sahip çıkmaya, savaşlardan iklim değişikliğine kadar her türden halk sağlığına zarar veren unsurun karşısında durmaktır. Nazım Hikmet’in de dediği gibi, yaşamak ciddi iştir.”
MSB avukatının duruşmaya katılma talebi reddedildi
Duruşmada, Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) avukatı Bakanlık adına katılma talebinde bulundu. Duruşma savcısı, “suçtan zarar görmediği gerekçesiyle” Bakanlık avukatının katılma talebinin reddine karar verilmesini isteyince avukat izleyici bölümüne alındı.
Prof. Dr. Fincancı’nın yargılanmasına, avukatlarının savunmalarıyla devam edildi. İlk söz alan avukat Gulan Çağın Kaleli oldu. Kaleli şunları dile getirdi:
“Adil yargılanmadan bahsetmek mümkün değil”
“Müvekkilime yönelik hükümet eliyle algı operasyonu yürütülüyor. Müvekkil bu dosyayla, yıllardır mücadelesini vermiş olduğu bir alanın parçası haline getirilmiştir. Bütün gözaltı ve tutuklanma süreci usulsüzlüklerden ibaret olup hakları ihlal edilmiştir.
Savcı 7 dakikalık programdan sadece 5 kelimeyi iddianameye koymuş. Adil yargılanmadan bahsetmek mümkün değil. Objektif olmayan, özensiz bir soruştuma yürüten, hukuki hiçbir gerekliliği yerine getirmeyen bir savcının hazırladığı iddianameyle yargılama yapıyorsunuz.”
Dijital materyallerin incelemesinin de hukuka aykırı biçimde yapıldığını ifade eden Acukat Kaleli, “Tüm bu usule aykırı işlemlerle birlikte müvekkil, hayatı boyunca güvenli sıradanlığı reddetmiş, her zaman cesaretini ortaya koymuştur. Bugün burada cesaret duyması gereken ise heyetinizdir” şeklinde konuştu.
“Aynı şeyleri TRT’de söylese dava açılmayacaktı”
Avukat Gulan Çağın Kaleli’nin ardından, Avukat Meriç Eyüboğlu duruşmada söz aldı. Eyüboğlu, şunları kaydetti:
“Hepimiz neredeyse her gün yeni tutuklama kararları okuyoruz. En ufak itirazın tahammül görmediği ve tutuklamayla karşı karşıya kaldığı, nefessiz bırakıldığımız bir ortamda yaşamaya mecbur bırakılıyoruz.
İddianamedeki temel isnat, müvekkilin bağlandığı program ve programın yayıncısıdır. Bu suç olmadığı gibi insan hakları mücadelesi yürüten biri için kriter de değildir. Hekimlik bu tarafsızlığı vaat eder. TRT 1’e bağlanıp aynı şeyleri söyleseydi dava açılmayacaktı.
Hak kullanımı suç oluşturmaz. Burada tereddütsüz bir biçimde hak kullanımı vardır. Müvekkilin şahsında tüm topluma bir mesaj verilmeye çalışılmaktadır.”
Tutuklamanın haksız olduğunu belirterek “Bunu fark etmenizi ve müvekkilimizi alıp buradan gitmemizi sağlayacak bir karar vermenizi talep ediyorum” sözleriyle savunmasını sonlandıran Avukat Meriç Eyüboğlu’nun ardından, Avukat Hülya Yıldırım söz alarak şunları söyledi:
“İddianamede suç yoktur, yalnızca bir değerlendirme vardır. ‘Örgüt propagandası’ suçunun unsurları oluşmamıştır. Ancak bizim karşılatığımız yargılamanın sebebi devlet yetkililerinin ‘eleştirilemezlik’ üzerinden başlattığı bir sürecin sonucudur.”
Avukat Yıldırım, “Bir insan hakları savunucusuna yargı tacizi söz konusudur” ifadelerini kullanarak TTB Başkanı Fincancı’nın tahliyesini talep etti.
Üst sınırdan ceza talebi
TTB Başkanı Fincancı’nın avukatların savunmalarını tamamlamasının ardından söz verilen duruşma savcısı, “söz konusu programda video konferans yöntemiyle bağlantı yapıldığını, sanığın program esnasında PKK/KCK terör örgütünün propaganda eylemine aktif bir şekilde katıldığını” iddia ederek, Fincancı’nın üzerine atılı suç uyarınca üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti. Savcı, tutukluluk halinin devamını isterken, duruşmaya bir saatlik ara verildi.
Avukatlar savunma için süre istedi
Verilen aranın ardından duruşma yeniden başladı. Savcının cezalandırma talebine karşılık esasa ilişkin savunmalarını sunmak üzere süre isteyen Fincancı’nın avukatları, tutukluluk halinin devamına ilişkin talebe karşı savunma yapacaklarını ifade etti. Mütalaaya karşı sözleri sorulan Prof. Dr. Fincancı, şunları dile getirdi:
“Tutuklu olmak çok zor ama bir insan hakları savunucusu için bulunmaz bir nimet. Biz hep cezaevlerinde inceleme talep ederiz ama izin verilmez. Dolayısıyla devletin kendi eliyle beni oraya koymuş olması kıymetli. Ama tutukluluğun devamında kaçma şüphesi aklın ötesine taşan bir durum. Ben burada emekli oldum ama dünyanın her yerinde adli tıp konusunda dersler verebilirim. Ancak benim bu ülkenin halklarına, görev yaptığım kurumlara borcum var. Dolayısıyla hiçbir yere kaçma gibi bir durumum söz konusu olamaz.”
Fincancı, esasa ilişkin savunmasını ise daha sonra yapacağını belirterek süre istedi.
Duruşma 29 Aralık’a ertelendi
Mahkeme heyeti Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluğunun devamına hükmederek duruşmayı 29 Aralık 2022 saat 13.30’a erteledi.
Tutuklamaya devam kararı sonrası Fincancı’ya desteğe gelenler kararı adliye içinde ve adliye önündeki açıklamada protesto etti. Duruşma salonundan dışarıya kadar, “Şebnem Korur Fincancı yalnız değildir”, “Şebnem Hoca onurumuzdur”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganı atan kitle adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.