“20 yıl önce vergi rekorları kıran, yalnızca Soma’da 8 bine yakın işçisinin çalıştığı TKİ, göz göre göre bir cinayete kurban gidiyor.”
Gabriel García Márquez’in “Kırmızı Pazartesi” adlı incecik ama dünya klasikleri arasına girmiş bir yapıtı vardır. İlk olarak “İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayet Öyküsü” adıyla yayımlanmıştır. Gerçekten de Santiago Nasar’ın öldürüleceğini köyde herkes bilmektedir. Saat saat, dakika dakika bir cinayete doğru gidişi izlemiştir tüm köy halkı. Yazar daha ilk cümlede Nasar’ın öldüğünü söyler. Öncesini, sonrasını, cinayet anını detaylarıyla anlatır.
Márquez’in çocukluğunda yaşanmış gerçek bir öyküdür konu. Bu kadar apaçık işlenen cinayette maktulün suçlu olup olmadığı da belirsizdir. Kimsenin müdahale etmediği, belki göreneklerin böyle gerektiriyor dediği, belki yapacak bir şey yok diye düşündüklerinden midir, her şey olur ve biter. Köyün kaderini, köylünün tavrını, olayı değiştirebilecek hamle kimseden gelmez…
20 yıl önce vergi rekorları kıran, yalnızca Soma’da 8 bine yakın işçisinin çalıştığı TKİ, göz göre göre bir cinayete kurban gidiyor. Tıpkı TEKEL gibi, şeker fabrikaları gibi, Makine ve Kimya Endüstrisi gibi… Apaçık gözümüzün önünde olup bitiyor her şey.
Virginya tütünü, üretimine izin verilen tek tütün cinsi piyasada. Türk tütünü bitmiş neredeyse, Cargill denen Amerikalı şirketin ofisi 20 yıldır Bursa’da. Nişasta bazlı şekerle piyasayı toptan ele geçirmeyi hedefliyor. Monsanto, Dupont vb. Kanadalı, Amerikalı, İsrailli şirketler Türkiye’nin de içinde olduğu 100’den fazla ülkenin tahıl piyasasını ele geçirmişler, hibrit tohumculuğu insanlığın başına bela edip ata tohumlarını yok etmişler.
Bugün ithal kömür piyasayı tutmuş vaziyette. Anadolu’nun birçok ilinde bizim kömürümüzün tonu 2 bin 400 – 2 bin 500 TL’ye satılıyor. Sibirya’dan Ankara’ya gelen kömürden Ruslar para kazanıyor, Soma’dan Afyon’a gidip 2 bin 300 liraya satılan kömürden bizim kurum zarar ediyor!
Hepimizin gözünün önünde bir cinayet işleniyor! Tüm aracı kurumlar, tüm şirketler kazandıkları paranın hesabını bile bilmiyor, ama bıçak TKİ’nin bağrına bir kez daha, bir kez daha saplanıyor!
İleride çocuklarınıza herkesin gözü önünde gerçekleşmiş bir cinayet anlatmak istemiyorsak, sohbetini yapa yapa, dedikodusunu çevire çevire bu cenazeyi kaldırmak istemiyorsak dur diyeceğiz ve yapılmak isteneni oldurmayacağız.
Kamunun üretimden elini çekmesinin ne anlama geleceğini kestiremeyenler, sonuçlarını tahayyül edemeyenler çok. Balya’yı, Çorum’u, Erzurum’u, Şırnak’ı, Konya Ilgın’ı görün ve tekrar düşünün. Bir şansımız var! İşçisiyle, memuruyla, amiriyle, tüm Soma’da yaşayanlarıyla bir şansımız var. Bir araya gelemesek de biz işçiler olarak tabii ki direneceğiz. Elimizden gelenin fazlasını yapacağız. Ama hep beraber becerelim ve tarihi tersinden yazdıralım! O malum cenaze namazında buluşmayalım.
Soma’dan bir maden işçisi
Manisa