5.5 C
İstanbul
29 Aralık Pazar, 2024
spot_img

Tersane işçileri: İki gün gemiye çıkmazsak istediğimiz zammı alırız

Tuzla’daki tersanelerde çalışan işçiler, 22 bin 104 liralık asgari ücrete tepkili. Mücadele etmeden değişmeyeceğini söylüyor işçiler: “Burada iki gün gemiye çıkmazsak istediğimiz zammı alırız.”

İçmeler Köprüsü’nde sabahın erken saatleri. Hava karanlık, köprünün üzeri kalabalık. Tersane işçileri gruplar halinde servislerini bekliyorlar. Servisi yanaşan koştur koştur takılıyor servisin peşine. Kalabalık, işbaşı saatine yaklaşıncaya kadar sürmeye devam ediyor…

Gündemde asgari ücret var. Açıklanan rakam tatmin etmiyor tersane işçisini. Dahası, yevmiyelere nasıl yansıyacağı da düşünülüyor yüzde 30’luk zammın. Evrensel’den Eren Yüceboy’un “Nasıl buldunuz asgari ücreti?​” sorusuna ilk elden, kestirmeden verilen cevaplar içinde bir tepkiyi, öfkeyi barındırıyor: “Katliam bu”, “rezalet”, “Başlarına çalsınlar böyle asgari ücreti.” Bir tersane işçisi aynı soruya “Bulamadık” cevabını veriyor: “Asgari ücreti erittiler. Yitti, gitti asgari ücret. Ücret diye bir şey kalmadı. Pul oldu. O yüzden ‘Nasıl buldunuz?​’ diye sorma. Bulamıyoruz…”

“Ev kiram 18 bin lira oldu”

Emekli olmasına rağmen hâlâ tersanede çalışmaya devam eden, on yedi yıllık Tersane İşçisi Vedat öfkeli. “Asgari ücrete bu kadar zam yaptılarsa emekli maaşlarına da çok bir zam yapmazlar. Biz yine çalışmaya devam ederiz, mecbur” diyor. Yanındaki diğer işçi arkadaşlarını işaret ediyor. “Bunlar da emekli” diyor: “Keyfimizden çalışmıyoruz. Emekli maaşı diye verdikleri ücret 13 bin 500 lira. Kirayı karşılamaya yetmiyor. Eski kiracıyım. Ona rağmen kiram olmuş 18 bin lira. Ocak ayından sonra daha da artacak, belki de asgari ücreti aşacak. Bu asgari ücreti açıklayanlar hiç düşünmüyorlar. Demiyorlar ki ‘Biz bunu bu kadar açıkladık da bu ücret kime, nasıl yetecek.”

“Yevmiyeleri de etkileyecek”

Bir başka Tersane İşçisi Kemal, açıklanan zammın kendi yevmiyelerine gelecek zammı da etkileyeceğini söylüyor. “Devlet asgari ücrete yüzde 30 zam yaptıysa, burada tek seferde o kadar zammı bile vermezler bize. Yılın başında yüzde 15 yaparlar. Yılın ortasına doğru bir iyileştirme daha yaparlar. Sene sonuna doğru anca asgari ücrete gelen zam oranını yakalarız. Geçen sene de aynısını yaptılar” diyor.

Bu zamların kabul edilmemesi gerektiğini, muhakkak işçilerin birlik olup eylemler yapması gerektiğini söylüyor Kemal: “Burada biz, çok değil, iki gün gemiye çıkmasak, çalışmasak bütün taşeronlar tıpış tıpış bize istediğimiz zammı vermek zorunda kalır. Öyle bir şeye ihtiyaç var. Ama onu yapacak adam yok. Kimsenin birbirine güvendiği yok.”

“Ortada artış yok”

Bülent ise asgari ücrete zam yapılmadığını söylüyor. “Zam dediğin nedir? Artıştır. Ortada bir artış yok. Bunun adı zam değil. Zamsa bile, eksi yönde zam. Geçen senenin aynı ayında verdikleri asgari ücretin alım gücü daha fazlaydı. Böyle zam mı olur? Artış değil, azalış bu” diyor. Eleştirdiği yalnızca açıklanan miktar değil. Asgari ücretin açıklanma şekline de tepkili Bülent: “Güya sekiz buçukta toplantı yapacaklardı. Toplantıdan sonra da açıklayacaklardı. Nasıl bir toplantı yaptılarsa on beş dakika sürmüş. Ona çeyrek kala bakan açıkladı asgari ücreti. Sen hangi ara karar verdin, hangi ara o basın metnini yazdın, hangi ara çıkıp onu okudun? Ortada toplantı falan yok. Danışıklı dövüş var. Bunlar haftalar öncesinden belirlemişler. Bugün sadece ilan ettiler.” Refik’in tepkisi ise masada işçileri temsilen bulunan Türk-İş konfederasyonuna: “Sen teklifi işverenden beklersen, işverenin sana vereceği teklif de bu kadar olur. Madem bir teklifte bulunmayacaksın, neden o masada oturuyorsun. Masada oturup oturup son dakika toplantıya katılmama kararı alınca tepki koyduklarını zannediyorlar. Öyle tepki olmaz. O masada oturuyorsan hakkını vereceksin.”

“Gerçi bunların vereceği tepki de bu kadar olur” diyor. Tersanede faaliyet sürdüren Türk-İş’e bağlı Dok Gemi İş’i eleştirerek devam ediyor: “Sadece konfederasyonda değil suç. Ona bağlı sendikalarda da iş yok. Burada Dok Gemi İş sözleşme yapıyor. Yaptığı sözleşmede işçinin tek çıkarı dört kalıp sabun, bir de havlu oluyor. Senin sendika olarak işçiye verebileceğin tek şey dört kalıp sabun mu? Ne yapayım ben dört kalıp sabunu? Siz kendiniz ciplerden inmeyin, tersane patronlarıyla lüks lokantalarda yemekler yiyin; tersane işçisine de sadece dört kalıp sabun verin; ondan sonra da sendikayız diye ortalıkta gezinin…”

“Onken yüz olmak için çabalamalıyız”

“Bir dokun, bin ah işit” derler ya, öyle bir vaziyette tersane işçisi. Hemen hepsinde öfke, tepki hali hakim. “Nasıl düzelir?​” sorusuna verilen cevaplar da ortak genelde. İşçilerin eylem yapması, iş bırakması, ortak hareket etmesi; tek çözüm yolu olarak işaret ediliyor. Ama bu çözüm yolunun hayata uygulanması konusundaki duvarlar aşılamıyor. Olanı normalleştirme, yanı başındaki işçi arkadaşına güvenmeme eğilimi o duvarların başını çekiyor.

“Tersane işçisi bir anda ortaya çıkacak güçlü bir tepkiyi bekliyor. İşçi hareketinin tarihinde bir anda patlak veren güçlü eylemler de olmuş elbet. Ama bugün ihtiyacımız olan daha sabırlı, birikerek ilerleyen bir eylem hattı. Aynı anda yüzlerce tersane işçisini tek seferde eyleme geçiremeyebiliriz. Ama yüzlerle ifade edilecek sayıyı bulmamız için bugünden üç, beş, yedi demeden yan yana gelmeli ve üçken on, onken yüz olmaya çabalamalıyız” diyor bir başka tersane işçisi. Söz konusu duvarların nasıl aşılacağının ipuçlarını veriyor böylelikle…

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN ARALIK SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,940AboneAbone Ol