2011 yılından itibaren büyük umutlar ile Türkiye’ye gelip burada yatırım yapan, mülk edinen Suriyelilerin sahip oldukları taşınmazlara gerekli görüldüğü takdirde el konulabilecek. İlgili yasalar Suriyelilere özel çıkarılmış. Daha önce Suriyeliler Türkiye’deki şirketlerine yüzde 1 de olsa küçük bir hisse ile Türk ortak alarak hülle yoluna gitmişlerdi ancak bu yöntem kendilerini korumaya yetmiyor. Şahıs olarak mülk edinmiş olanlar ise tamamen korumasız durumda.
Türkiye’de mal edinen Suriyeliler sahip oldukları taşınmazları, otomobilleri, banka hesaplarındaki paraları, kasalardaki mücevherlerini bir anda kaybedebilirler. Çevre ve şehircilik Bakanlığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından ülke genelindeki ilgili birimlere gönderilen 17.09.2021 tarihli yazı Suriyelileri şoka uğratmış durumda. Yazı “gizli” ibareli ancak elden ele dolaşıyor.
Hikâye neredeyse 100 yıllık aslında. Osmanlı dönemine kadar dayanıyor. Türkiye 1927’de Suriye uyrukluların Türkiye’de bulunan her türlü hak ve menfaatleri ile taşınır ve taşınmaz mallarına el koymuş.
Ancak son yıllarda “Suriyeliler gelsin de nasıl gelirse gelsin” politikası uygulanıp gelenler de “dost kuvvetlerden” olunca mesele unutuldu gitti. Ama devlet bu. İlgili yasayı “hatırlayıverdi” işte. Tam da Suriyelilerin “artık geri dönme zamanının geldiğinin” dillendirildiği bugünlerde hatırlanması tesadüf müdür bilinmez.
Osmanlı İmparatorluğu sonrası komşu ülkeler ile sınırların belirlenmesinden sonra komşuların vatandaşlarının Türkiye’de, Türk vatandaşlarının da komşu ülkelerde taşınmazları kalmıştı. Suriye ile de aynı durum söz konusu. Hatta Suriye’de olaylar başlamadan hemen öncesine kadar iki ülke arasında oluşturulan ortak komite çalışmalarını sürdürüyordu. Ancak Türkiye özellikle Antakya (Hatay) başta olmak üzere, özellikle sınır iller ve diğer illerde Suriye uyrukluların Türkiye Cumhuriyeti’nden taşınmaz satın almasını yasakladı.
Bugünlerde Suriyeliler arasında dolaşan yazı da bu yasakları getiren yasa ve yönetmelik maddelerine dayanarak hazırlanmış. İlk dayanak bir misilleme yasası. “Hudutları Dahilinde Tebaamızın Emlakine Vaizyet Eden Devletlerin Türkiye’deki Tebaaları Emlakine Karşı Mukbelei Bilmisil Tedabiri İttihazı Hakkında Kanun” 1927 yılında çıkarılmış. 1062 sayılı kanun özet ile “Suriye devleti Türklerin mallarına el koydu biz de karşılıklılık ilkesine göre Suriyelilerin Türkiye’deki mallarına el koyacağız” kanunu. (1)
İkinci dayanak yasa 22.12.1934 tarihli, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 35. maddesi. 35. madde yabancıların Türkiye’den taşınmaz edinmelerini düzenliyor.
Hükümet 2011’de başlatıp teşvik ettiği göç dalgasının boyutlarını tahmin etmiş olacak ki 2012’de tedbir alma gereği duyuyor ve Bakanlar Kurulu 25.06.2012 tarihinde 2012/3504 sayılı karar ile “Suriyeliler taşınmaz alımında 1062 sayılı yasaya tabidir” diyor. Buna göre Suriyeliler başka bir ülkenin vatandaşı olsalar (örneğin Almanya) dahi aynı anda Suriye vatandaşı da olmaları durumunda Türkiye’den taşınmaz alamıyorlar. Yasaya dayalı Bakanlar Kurulu kararına istinaden yayınlanan yazıda “Suriyeliler Türkiye vatandaşlığı almış olsalar dahi istisna sayılmazlar ve taşınmazlarına el konabilir” deniliyor.
Suriyelilerin mallarına nasıl el konulacağı, el konulması sonrası bunların nasıl idare edileceğini düzenleyen yönetmelik bile var. (3)
Bugünlerde yeniden hatırlanan bu yasa, bakanlar kurulu kararları ve yönetmelikler Suriyeliler arasında panik yaratmış durumda. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün yazısına göre Suriyeliler taşınmaz alırken “aynı zamanda Suriye vatandaşı olmam nedeniyle edineceğim bu taşınmaza edinim sonrası Hazinece 1062 sayılı kanuna dayalı olarak el konulma şerhi konulabileceğini ve buna ilişkin hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi beyan ederim” şeklinde beyan alınması isteniyor. Ayrıca taşınmazın beyanlar hanesine de “malik …’nin Suriye vatandaşı olması nedeniyle Hazinece 1062 sayılı kanuna dayalı olarak el koyma şerhi konulabileceğinden, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün cevabi yazısı gelmeden devir ve temlik taleplerinin karşılanmaması gerekmektedir” deniliyor.
Kısaca 2011 yılından itibaren büyük umutlar ile Türkiye’ye gelip burada yatırım yapan, mülk edinen Suriyelilerin sahip oldukları taşınmazlara gerekli görüldüğü takdirde el konulabilecek. İlgili yasalar Suriyelilere özel çıkarılmış. Daha önce Suriyeliler Türkiye’deki şirketlerine yüzde 1 de olsa küçük bir hisse ile Türk ortak alarak hülle yoluna gitmişlerdi ancak bu yöntem kendilerini korumaya yetmiyor. Şahıs olarak mülk edinmiş olanlar ise tamamen korumasız durumda.
Türkiye’de bu yasa ve ilgili yazılardan haberi olmadan özellikle son yıllarda mülk edinen Suriyeliler kazıklandıklarını düşünüyor ve hükümete çok kızgınlar. Bu konuda da kullanıldıklarını düşünüyorlar. “Türkiye vatandaşı olsa dahi Suriye uyruğu devam ediyorsa mülk edinemez, edinse bile gerektiğinde el koyarız” ifadesi ile özetleyebileceğimiz ilgili yasa ve genelgelerin anayasada yer alan “eşitlik” ilkelerine aykırı olduğu ve meselenin Danıştay’a kadar gidebileceğini düşünenler de var.
2- https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.2644.pdf