Sudan’da başkent Hartum’da rejim güçleri ve Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasında çıkan çatışmalarda şu ana kadar 56 sivil hayatını kaybetti. Ülke, üçüncü bir iç savaşın eşiğinde.
2021’deki darbeden beri ülke yönetimi General Abdül Fettah al-Burhan ve General Muhammed Hamdan Dagalo, daha çok bilinen adıyla Hemeti’nin elinde. Al-Burhan ülkenin devlet başkanı konumunda ve ordu onun elinde. Hemeti’nin de kendine ait bir ordusu var.
RSF, neredeyse ülkenin asıl ordusu kadar büyük, Yemen ve Libya’daki çatışmalara müdahale edebilen, Sudan’ın altın madenlerinin önemli bir kısmını kontrol eden bir güç.
Sudan’ın yönetiminde iki farklı orduya komuta eden iki generalin olması, ülkede büyük bir iç karışıklık beklenmesine neden oluyordu.
Darbenin ardından ülke yönetiminin sivillere bırakılıp bırakılmaması üzerine çıkan uyuşmazlık, ülkeyi bir savaş alanına çevirdi. Hemeti, 2021’deki darbenin bir parçası olduğu için pişman olduğunu dile getirirken, Al-Burhan’ın gücü elinde tutmak istediği de belirtiliyor.
Ordu ve RSF arasındaki savaşın kimi çıkardığı belirsizliğini korurken, ülkedeki diplomatlar barış çağrısı yaptı. Ancak çatışmaların yoğunlaşacağı da ifade ediliyor. RSF, hükümete ait önemli yapıları ele geçirdi.
Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi’nden açıklama
Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi’nden yapılan açıklamaya göre, başkent Hartum ve çeşitli kentlerde çıkan çatışmalarda 56 sivil hayatını kaybetti, aralarında askerlerin de bulunduğu 595 kişi yaralandı.
Komite, “Aklıselimin hakim olması ve masum, silahsız sivillerin canına mal olan çatışmaların derhal durdurulması, alıkonan, mahsur kalanların tahliyesi ve yaralılara ilk yardım için güvenli koridorların açılması çağrısında bulunuyoruz” açıklamasını yaptı.
Sudan Komünist Partisi’nden çağrı
Sudan Komünist Partisi Merkez Komitesi, ülkede dün başlayan çatışmaların ardından yaptığı açıklamada, Güvenlik Komitesi olarak adlandırılan generaller konseyinin kendi içerisindeki çatışmaların, karşı-devrimci güçlerin emellerine ve tehlikelerine karşı halkı yalnız bıraktığını vurguladı. Açıklamada bu durumun daha fazla kan dökülmesine neden olduğu belirtildi.
Ömer el-Beşir yönetiminin düşürülmesiyle başlayan süreçte, Nisan 2019’da devrimin başlangıcından bu yana ülkenin yönetimini üstlenen askeri ve sivil güçlerin sapmasının bir sonucu olarak çatışmaların meydana geldiğini belirten Sudan Komünist Partisi, şiddetin kurbanlarının devrimin devamı ve tam demokratik sivil iktidar için çabalayan insanlar olduğunu ifade etti.
Kapsamlı ateşkes çağrısı yapan Sudan Komünist Partisi, normal hayata dönüşün yolunun “kapsamlı ateşkesle, orduların ve milislerin şehir ve köylerden çekilmesi, birliklerin kasaba ve kırsal alanlardaki halkın yaşadığı alanlardan uzaklaştırılmasıyla” gerçekleştirilebileceğini belirtti.
Darbe üstüne darbe olan Sudan’da hiç sular durulmadı. 1989’da darbeyle başa gelen Ömer al-Beşir, 2019’da başka bir darbeyle 30 yıllık yönetimini bırakmak zorunda kaldı. Ülkede asker-sivil ortak kurulan yönetim anlayışı, 2021 darbesiyle indirildi. Ülke o günden beri, iki generalin güç savaşına sahne oluyor.
