11 Temmuz 1995 insanlık adına kara bir gün olarak aldı tarihteki yerini. Srebrenitsa ‘da Boşnak soykırımının gerçekleştiği gündür bu tarih.
8 bin 400 Boşnak erkeğinin öldürülerek toplu mezara gömüldüğü bir insanlık dramı yaşamdı Bosna-Hersek topraklarında. Yaşananlar bununla da kalmadı. Binlerce Boşnak kadınına işkence ile tecavüz edildi.
Josip Broz Tito’nun ölümü sonrasında Yugoslavya federasyonunu oluşturan cumhuriyetlerde milliyetçi akımlar güçlenmiş ve federasyondan ayrılma eğilimleri filizlenmeye başlamıştı.
Meydan gelen bu gelişmelerde küresel sistemin aktörlerinin etkisi yadsınamaz. Küreselleşme muhalifi güçlü bir Yugoslavya yerine küresel sistemin bölgedeki çıkarlarının bekçisi olarak örgütlenecek küçük devletler sistem açısından önemli bir tercih idi. Bu tercih hedef haline gelince birbirleri ile akraba sayılabilecek olan ve dilleri birbirine çok yakın olan Yugoslav halkları (*) birbirine karşı kışkırtıldılar bu kışkırtma sonucu etnik çatışmalar ülkenin her yanını etkisi altına aldı.
Bahse konu çatışmaların en yoğun biçimde yaşandığı yerdir Bosna-Hersek toprakları. Ülkede yaşamakta olan Hırvat, Sırp ve Boşnak halkları birbirlerine girdiler. Çatışan taraflar arasında Sırplar, Sırbistan devletinin de yardımı ile üstünlüğü ele geçirdiler. Görece azınlık olan Hırvatlar çekilince silah ve askeri malzeme üstünlüğü olan Sırplar nüfus açısından çoğunluğu oluşturan Boşnaklara yönelik “etnik temizlik” harekâtı başlattılar.
Yaşananlara bir süre sessiz kalan Birleşmiş Milletler, bölgede yaşananların katliam boyutuna ulaşması sonucu harekete geçti ve ülkeye bir (sözde) barış gücü gönderdi.
Bu süreçte altı bölgeyi “Güvenli Bölge” ilan etti BM. Srebrenitsa da güvenli bölgelerden biri idi. Çatışmalar başlamadan önce yaklaşık 20.000 nüfuslu bir yerleşim bölgesi olan kasaba nüfusu Sırp kuvvetlerinin egemenliğine giren bölgelerden gelen Boşnakların katılımı ile 60.000 e dayanmıştı. Kasaba artık bir yaşam alanı olmaktan çıkmış, açlık ve hastalıkla mücadele eden bir toplama kampı haline gelmişti. 400 Hollandalı askerden oluşan bir
barış gücü (!) korumakta idi Boşnakları. Barış gücü önce Boşnakların ellerindeki silahları teslim aldı güvenlik gerekçesi ile.
Sonrası tam bir felaket idi.
Boşnakların kendilerini korumak için silahlarını geri alma taleplerini reddeden Hollanda ordusuna mensup general bir gece ansızın verdiği kararla askerlerin şehri boşaltmasını sağladı.
Silahsız ve korumasız Boşnaklar Sırp askerlerine teslim edilmişlerdi adeta.
11 Temmuz günü kasabaya giren Sırp askerler ve paramiliter güçler Boşnak erkekleri kasaba dışındaki ormanda ve çevredeki terk edilmiş fabrika binalarında katlettiler. Öldürülenler arasında çocuk yaşta olanlar da vardı. Kadınlar ise işkenceye ve tecavüze maruz kaldılar.
Yıllar sonra BM Srebrenitsa’yı korumak için yeterli sayıda asker vermediğini ve bu konuda suçlu olduğunu kabul etti. Lahey adalet divanında Hollanda suçlu bulundu. Olay belgelenmiş bir SOYKIRIM olarak kayıtlara geçti.
Tabi bütün bunlar ne katledilmiş 8400 Boşnak erkeğini yaşama döndürdü ne de işkence ve tecavüze uğramış binlerce Boşnak kadının yaşadığı travmanın yok olmasına katkı sağladı.
Aradan 29 yıl geçti.
Bugün Yugoslavya yok. Onun yerine yedi tane mini devlet, bir özerk bölge var. Küresel sistem istediğini elde etti. Bu amaca hizmet edenler çeşitli cezalar aldılar. Ancak gerçek suçlu olan küresel sistemin aktörlerine hiçbir şey olmadı.
Aradan 29 yıl geçti Srebrenitsa‘da açılmış olan yara hala kanamakta.
(*) Yugoslav, güney Slav’ı anlamına gelen ve bölgede yaşayan tüm Slav halklarını kapsayan bir ifadedir