Kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmeler, gizli kapaklı yapılan antlaşmalar. Olmamış bir şeyi veya olayı olmuş gibi aktarıp insanların buna inanmasını beklemek. Yalanlar, iftiralar birbirini izler, bir zincir gibi.
Bir süre sonra, sen de hangisinin gerçek, hangisinin yalan olduğunu anlayamaz hale gelirsin. Zamanlar arasında kaybolur, gerçekliğini yitirirsin. Zaman algısı boştur artık senin için akıp giden süreçte söylediklerine sen de inanmaya başlarsın artık.
Nazilerin teorisyenlerinden Goebbels’in Hitler’e dediği gibi; “BİR YALANI NE KADAR ÇOK TEKRARLARSAN, O YALAN ARTIK GERÇEĞİN YERİNİ ALIR.”
Seçim mitingleri başladığından bu yana yalanlar havalarda uçuşuyor. Adnan Menderes Havaalanı’nı “beyefendi” yapmış, onlardan önce ülkede yol yokmuş hepsini onlar yapmış, 1954 doğumlu muhterem 1950’de kaldırılan TEK PARTİLİ sistemde ilkokula gitmiş, solcular ağaç kesip, hayvanları öldürüyorlarmış falan derken… sabah şöyle bir haberlere bakayım dedim, “beyefendi”ye özel yapılan Gezegen Mehmet’in programına denk geldim. Baktım bu defa nasıl yalanlar söyleyecek diye. Spiker zaten bir facia idi reiz’in karşısında bir anektodunu anlatırken “HDP’ye oy vermekten falan bahsetti” kırdığı potun farkına vardı ama artık iş işten geçmişti.
Neyse halktan bir kesimin düşüncelerini aktardılar yayında, “beyefendi” o vatandaşa hitaben onları kınadığını ve teessüf ettiğini bildiriyor. Nedeni ise AK Parti’nin 16 yıllık iktidarları boyunca yaptıklarını görememiş olmaları. 16 yılda Türkiye şahlanmış, dünyanın büyük ekonomileri arasına girmiş, sağlıkta ve eğitimde artık vatandaşlar daha rahatlarmış. 16 yıl önce evlerde fırın yokmuş onu da bunlar getirmiş falan.
Şimdi bunun neresinden tutalım, nasıl bir şekle sokalım? Türkiye denen ülke, bundan 16 sene önce sanki, TAŞ DEVRİNDE yaşıyordu. Tekerlek yeni icat edilmişti.
Vay arkadaş bu ülke senden önce de vardı, senden sonra da olmaya devam edecek.
Sen bu yalanları söylemeye ve halkı uyutmaya ya da bir kesimi uyuttuğunu zannetmeye devam ededur. Fakat şunu da bilmen gerekiyor:
Bu yaptığını söylediğin ya da iddia ettiğin şeyler zaten yapmakla zorunlu olduğun şeyler. Halkın rahat edebilmesi için olması gereken ve sizin de yapmanız gereken şeyler bunlar; okullar, yollar, hastahaneler vb. bunları bizlere iş yapmışsın gibi sunmaktan vazgeç artık. Türkiye siyasi tarihinde, tek partili düzenden çıktıktan sonra, hani senin şu doğmadan okula gittiğin zamandan itibaren, ne partiler, ne liderler geldi ve geçti. O tarihten bu zamana hiçbir partinin halk üzerinde bir tahakkümü olmadı. Halkın oyunun rengi her an değişebilmektedir. Yeter ki onlara karşı doğru ve dürüst olunsun. Bunu dünya siyasetinde de görmek çok mümkün, Hitler’in Nazi partisi, zamanında %90 oy ile iktidar oldu, Türkiye tarihinde çok uzağa gitmeden 80 darbesinden sonrasına bakalım; bu ülkede bir ANAP ve Özal dönemi vardı, DYP ve Demirel ya da DSP ve Ecevit şu an onlara oy verenlerin hiçbiri yoklar. Onlara körü körüne inananların esamesi okunmuyor.
“Beyefendi” dini, İslam’ı kullanarak kendine ait, ona biat eden bir kesim yaratma gayretine girdi fakat ülkedeki sahte ve yalan üzerine kurulu olan politikaları çöktü, çiftçilerin hali perişan, ürettikleri ürünleri yok pahasına almaya çalışan kan emici bir kesime karşı direnmeye çalışıyorlar. Hayvancılık keza aynı durumda, döviz almış başını gidiyor. “Beyefendi” hazretleri kalkmış “Yolsuzluğun, yoksulluğun, yasakların olmadığı bir Türkiye’yi biz inşa ettik” diyebilmektedir.
Yüzsüzlüğün bu kadarına PES denir.
Yolsuzluk sizde,
Yasaklar desen sizde,
Hak ihlalleri sizde,
Marmaris’te şahsına münhasır yaptırdığın sarayda ekolojik dengeyi katletmek sizde,
Yeşili ile anılan Karadeniz’de doğayı katletmek sizde,
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ODTÜ’de kurduğu ormanlık alanı yok etmek sizde,
Yurtlarınızda çocuk tecavüzleri sizde,
Doğa katliamlarınızın yanında, yaşamlara, hayatlara kast etmek, insanları öldürmek sizde,
Bir hafta boyunca öldürdüğünüz insanların cesetlerini sokakta rehin almak sizde,
Yasal mermi ile öldürülen çocukları gömdürmemek sizde,
Öldürdüğünüz insanları panzer arkasında sürüklemek sizde,
Öldürülen kadın gerillaları çırılçıplak soyup teşhir etmek sizde,
Önceden bildiğin ve kontrollü gerçekleştirdiğin sözde DARBE’yi ayarlayıp halkı kandırmak sizde,
Kürt gerçeğini inkâr edip, Kürtlere ve halklara toplu katliam uygulamak sizde,
Ele geçirdiğiniz ve yandaş yaptığınız basınla YALAN HABERLER yayınlayıp, algı oluşturmaya çalışmak sizde,
Ve bu liste böyle uzar gider…
Halka mı? Halka, YOKSULLUK ve bu yapılanlara ve çektirilen ACILARA karşı direnmek düştü.
Dilimiz döndüğünce, gücümüz yettiğince sizin bu yalanlarınıza karşı DOĞRUYU söylemeye ve hilelerinize karşı DİRENMEYE devam edeceğiz.
SON SÖZÜ DİRENEN HALKLAR SÖYLEYECEKTİR!