TBMM Şiddet Araştırma Komisyonu, 26 Mayıs ve 27 Mayıs dördüncü ve beşinci toplantılarını yaptı. Komisyon AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık başkanlığında toplandı. Programda ilk olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sunum yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) kadın milletvekilleri, “Kadına yönelik şiddetin sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nda sunum yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu protesto etti. HDP milletvekilleri, 2021 yılının ilk dört ayında hayatını kaybeden 106 kadının isimlerinin yazılı olduğu dövizleri komisyon sıralarına bırakarak, salonu terk etti.
Komisyonda söz alan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, komisyonda iki saate yakın sunum yapan Soylu’nun, Habertürk’te katıldığı programda bütün ülkeye iki buçuk saat kaybettirdiğini söyledi. Komisyon Başkanı Öznur Çalık, “Komisyonun gündeminden çıkmayın” diyerek engellediği Kerestecioğlu, “Siz uyarılarınızı yapabilirsiniz, ben burada eleştirilerimi yaparım. Eğer bunu engellersiniz, bunun adı baskıdır” sözleriyle tepki gösterdi.
“Siz hep kartonlarla cevap veriyorsunuz, bizim de bir kartonumuz var”
Kadına yönelik şiddetle mücadele komisyonunda iktidarın yarattığı cinsiyetçi ve temiz olmayan siyaset dilinin meşrulaştırılmasına izin vermeyeceklerini ifade eden Kerestecioğlu, Soylu’ya dönerek, “Burada 21 sorumuz var, bunları hazırladık. Sayın başkana verdik, size iletecektir. Siz soruları cevaplamayı çok sevmediğiniz diye de özellikle yazılı olarak verdik. Kartonları ve panoları da seviyorsunuz, bu konuda özellikle soru ile alakalı olsun olmasın, siz hep kartonlarla cevap veriyorsunuz. Bizim de bir kartonumuz var. 2021 yılının ilk dört ayında 106 kadın katledildi. Bunların isimlerini de buraya bırakıyoruz. Bazen kadınların isimlerini de hatırlamıyorsunuz” şeklinde konuştu.
Kerestecioğlu’nun konuşmasının ardından HDP’li vekiller, 2021 yılının ilk 4 ayında hayatını kaybeden 106 kadının isimlerinin yazılı olduğu dövizleri komisyon sıralarına bırakarak, salonu terk etti.
2 saat boyunca her şeyi ne kadar mükemmel! yaptığını anlatan Bakanı kısaca eleştirmemize dahi tahammülleri yok. Bizim de yarattıkları cinsiyetçi, kirli siyaset dilini meşrulaştırmaya niyetimiz yok. pic.twitter.com/BrjjzR6nif
— Filiz Kerestecioğlu (@FilizKer) May 27, 2021
- Aile içi ve kadına yönelik şiddetin ne yazık ki kendine ait motivasyon kaynakları olduğunu ifade eden Soylu, “Temas ettiği pek çok alan var. Mesela bizim ülkemizde, diğer ülkelerden farklı olarak, 2020 yılında faili meçhul kadın cinayeti yok. Çünkü faili, suçu işledikten sonra çoğunlukla kaçmıyor, ya teslim oluyor, ya kendini de infaz ediyor, öldürüyor. Aynı şekilde uzaklaştırma kararlarının etkileri var veya çevrenin, yakın akrabaların gelişigüzel barıştırma çabalarının doğurduğu, bazen tatsız sonuçlar var. Dolayısıyla buradaki davranış şeklini tüm yönleriyle çözmek, işin hem sosyal boyutuna, hem psikolojik boyutuna inmek, kolluk başarısı için de hepimiz açısından çok önemli.” ifadelerini kullandı.
- Hem Anayasa’da hem de TCK’da zaman içinde kadın ve aile lehine yaptıkları olumlu düzenlemelerin önemli olduğunu ve mücadeleye de büyük katkı sağladığını vurgulayan Soylu, yapılan değişiklikleri anlattı.
- Soylu, aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin amiral gemisinin 20 Mart 2012’de yürürlüğe giren Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284) olduğunu belirterek, “Esasen bütün bu mücadelenin yönetiminde, uygulama adımlarının belirlenmesinde, tedbirlerin planlanmasında benim de benden önceki arkadaşlarımızın da burada çalışan bürokrat arkadaşlarımızın, kolluk görevlilerimizin, tüm birimlerimizin de hareket noktası bu kanundur.” dedi.
- Bakan Soylu, mağdura yönelik verilen koruma tedbirler ile şiddet uygulayana yönelik önleyici tedbirleri anlattı. Soylu, “Eğer biz, topyekun bütün çerçevemizle bu mücadeleyi ortaya koymazsak bu meseleyi engelleyebilme kabiliyetine sahip olamayız. Yaptığımız hiçbir işi ‘mış’ gibi yapmıyoruz. Yaparsak hem milletimize karşı olan sorumluluğumuzu hem de aynı zamanda Cenab-ı Allah’a karşı olan sorumluluğumuzu, bize verilen emaneti, bize öğretilenleri ıskalamış oluruz.” değerlendirmesinde bulundu.
- Elektronik kelepçe uygulamasının, mahkemelerin verdiği “teknik yöntemlerle takip” kararları doğrultusunda yapılabildiğini ifade eden Soylu, Elektronik İzleme Merkezi tarafından bugüne kadar 214 vakanın takibinin sağlandığını, halen de 43 ilde 197 vakanın takibinin devam ettiğini belirtti.
- Kadına yönelik şiddetle mücadele ederken, işin akademik ve literatür kısmını da ihmal etmemeye, özellikle kurumda elde ettikleri verileri ve tecrübeleri paylaşmaya çalıştıklarını ifade eden Soylu, “Bana ‘İçişleri Bakanlığında yaptığın en iyi şey ne?’ diye sorarsanız, tarihimizin çarpı çarpı kat yayınlarını çıkardık. Bir işin felsefesi, nasıl yapıldığı oluşmazsa bizden sonra gelenlere bir yol haritası bırakamayız. Her konuda yüzlerce yayınımız var.” diye konuştu.
- Aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir argümanlarının hiç şüphesiz konukevleriyle ilgili olduğunu belirten Soylu, Türkiye’deki toplam konukevi sayısının 148, bunların kapasitesinin de toplam 3 bin 576 olduğunu bildirdi. Soylu, 148 konukevinin 32’sinin belediyelere, 112’sinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına, 1’inin STK’lere, 3’ünü ise Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne ait olduğunu aktardı. Soylu, “Bir kadın gidecek polise ‘Ben sıkıntıdayım, yardım et’ diyecek, polis ona “Git müracaat et” dedikten sonra görevden alınmayla karşı karşıyadır. 112, 156 arandığında bir savsaklama varsa hesabını sorarım” dedi.