İşçi Gazetesi ve AKA-DER Mamak Şube “Taşeron İşçiler Ne Yapmalı” şiarlı söyleşi gerçekleştirdi
Sendika Uzmanı Onur Bakır ve İşçi Gazetesi Temsilcisi Ekin Erdem Evliya, hükumetin KHK ile çıkardığı kadro ile bu süreçte taşeron işçileri neler beklediğinden bahsettiler.
Sendika uzmanı Onur Bakır, işçilerin uzun yıllar boyunca talep ettiği kadronun neden KHK ile bu kadar aceleye getirdiklerini anlattı.
Bakır, 2015’e kadar taşeron işçiler kadro istiyoruz dediler, hükmetse bunun gündeme geldiği her platformda kadro gibi bir gündemimiz yok dedi. Çalışma bakanlığının birebir düzenlediği bu toplantılarda Disk adına katıldığımda bende dile getirme fırsatı buldum çok net çalışma bakanlarından şu yanıtı aldık “ taşerona ihtiyacımız var. Kadro gibi bir gündemimiz yok”
Peki, ne oldu da bu konu gündeme geldi. Anımsayacağız 2015 yılı Haziran ayında bir seçim oldu ve bu seçimde AKP tek başına iktidar kurma çoğunluğunu kaybetmiş oldu. Hükumetin 2002’den bugüne kaybettiği tek seçimdi. Peki, ne oldu, o dönem muhalefetinde gündeme getirdiği, işçilerin dile getirdiği iki konuya dair vaatlerde bulunmak zorunda kaldı. Birisi asgari ücretin 1300 lira olması diğeri ise taşeron işçilere kadro verilmesiydi. Yani aslen siyaseten AKP’nin taşeron işçilere kadro verme gibi bir derdi olmadığını ne zaman ki tek başına iktidar olma gücünü kaybetti ve artık topluma bir şey söylemesi gerekti o zaman, mecbur kaldığı için asıl işlerde çalışanlara kadro dedi. Dikkat edin, tüm taşeron işlerde çalışanlar için demedi, asıl işlerde çalışanlara kadro dedi. 1 yıl içerisinde getireceğiz dedi. 2015 Kasım seçimlerinde tek başına iktidar olma çoğunluğunu elde etti. Peki, sözünü tuttu mu? Hayır! 1 yıl içinde kadro falan gelmedi. 2016 Mart ayına geldiğimizde dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ‘asıl – yardımcı işçi ayrımı yapmayacağız tüm taşeron işçilere kadro vereceğiz’ ve ‘dışarıda tek bir işçi kalmayacak’ dedi. Ne anlıyoruz bu sözden dışarıda tek bir işçi kalmayacaksa tüm taşeron işçilerine kadro verilecek demektir. Bu sözün ardından meclise bir yasa tasarısı gelmedi.
2017 Kasım ayına kadar bu 1,5 yıl boyunca taşeron işçiler özel sözleşmeli personel denen bir modelle baş başa bırakıldılar. Kadro denildi hemen peşine özel sözleşmeli personel diye ne deve ne kuş olan acayip bir şey gündeme getirdiler. Bu çok ciddi tepki çekti taşeron işçilerin taleplerini karşılamaktan çok uzaktı. Ama bu dediklerinin bile yapmadılar. Sonra 2019 seçim takvimi yaklaşıp hükümetin toplumdaki güvenirliği artık sarsılmaya desteği azalmaya başlayınca yaklaşan 3 seçime; genel seçim, yerel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimleri bazı hamleler yapmaya başladılar. Bu çerçevede 2017 Kasım ayında yeniden koşulsuz şartsız herkese kadro dediler. Böylece 2015 Kasım seçimleri, referandum seçimleri ve yaklaşan seçimler, aynı söz farklı seçimlerde tekrar tekrar toplumu oyalamak için kullanılabiliyor; işçilerin kadro umutları, kadro hayalleri bu şekilde istismar ediliyor. Yeniden başa döndüler herkese şartsız koşulsuz kadro dediler ve bunu da yandaş medyası ile yeni bir şeymiş gibi sundular. Çalışma bakanlığı dedi ki yeni yılda tasarıyı meclise getireceğiz; bu arada ne sendikalarla ne işçilerin dernekleriyle ne kamuoyuyla bu hazırlıklarını paylaşmadılar. Sonra bir baktık ki 24 Aralık’ta bir KHK ile kamuyu düzenlemişler; muhataplarına sormadan, işçilerin görüşlerini almadan, işçi örgütlerinin fikirlerini almadan, konuyu meclise getirmeden bildiklerini okudular ve KHK ile çıkardılar. Herkese kadro dediler; herkese kadro falan yok. Koşulsuz şartsız dediler; bol miktarda koşul var.
Taşeron işçilerin kadroya geçmesi için yapılan uygulamaların hukuksuz ve keyfiyete dayalı olduğundan bahsen Bakır ‘Hukuki olarak olağanüstü hallerin dışında KHK çıkarılamaz. Peki taşeron işçilerin sorunları olağanüstü bir durum mu? OHAL’le ilgisi var mı? Hayır! O zaman bu tasarı yasa dışı. Kadro yasal haktır. Fakat kanunsuzluktan hak, KHK’dan kadro çıkmaz. Çıkarsalar da ondan medet beklememeli.
Kadronun yasal hak olduğunun altını çizen Bakır, tasarı KHK ile değil meclise sunularak kamuoyu önünde çıkmalıydı diyerek ‘Eğer kadro tasarısı meclise gelmiş olsaydı, dışarda kalacağını anlayan işçi meclisin kapısına dayanacaktı. İşyerlerinde, meclislerde, Ankara’da, Kızılay’da eylemler olacaktı. Canı yanan hakkımızı istiyoruz diyeceklerdi. Bunun önünü kestiler’ dedi.
Sunumunun devamında Bakır, Kadroya başvuran işçilerin hukuksuz ve keyfi uygulamalarla en temel haklarını şantajla gasp edilmek istendiğini ve KHK ile çıkarılan düzenlemenin gerçek bir kadro olmadığını söyleyerek bilgilendirmelerde bulundu.
KHK ile Gelen Kadroda Bir Çok İşçi Kapsam Dışı!
Ne demişlerdi tek bir işçi bile dışarda kalmayacak. Ama görünen o değil.
- Belediyelerde İl Özel İdare de çalışan, (Bunlar belediyenin kurduğu şirketlere geçecek ama bu kadro anlamına gelmiyor)
- KİT’lerde çalışan taşeron işçilere,
- Bazı KİT olmayan özel kuruluşlarda çalışan işçilere, ( TRT, Anadolu Ajansı, İller Bankası vb.)
- Personel çalıştırılmasına dayalı ihale diye bir şey icat ettiler ve ihalesi bu olmayanlara,
- Hastane bilgi yönetim hizmetlerinde çalışan işçilere,
- Çağrı merkezlerinde çalıştırılanlara kadro yok. (bizim taşeron işçilerin alo 170’i aradığında ben şurada çalışıyorum bana kadro var mı? Dediği çarı merkezi çalışanı )
- Anahtar teslim ve yapım işi ihalelerinde çalışan işçiler, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin su ve kanalizasyon idaresinde, kanalizasyonda çalışanların ihalelerini kâğıt üstünde yapım işi, anahtar teslim işi gösterdiler, kara yollarında kar küreyen, yol açan, yol bakımı yapan işçilerin ihalesini kâğıt üzerinde anahtar teslim işi olarak gösterdiler bu şekilde kapsam dışı kaldılar.
- Ve üşenmediler ihalenin bütçe türüne de bakarım dediler. Örneğin; çalıştığı iş yerinin giderleri maliyeti sosyal tesis giderlerinden karşılanıyorsa ona kadro yok. Bu ne demek öğretmen evleri, polis evleri, konuk evleri, belediyelerin sosyal tesisleri gibi yerlerde çalıştırılan taşeron işçilere kadro yok.
Kapsam İçi Olanların Çoğu da Kadroya Alınmayacak!
Her şeyden önce sınava girebilmek için yapılan başvuru da bile koşullar var.
Emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanmış ya da yaşın ve prim günün dolmuşsa kapsam dışısın. 4 Aralık 2017 tarihi itibari ile çalışmıyorsan kapsam dışısın.
Başvuru yapmak yetmiyor bir de sınav yapacaklar. Sınavda başarılı olacaksın, başarılı olduktan sonra açtığın dava varsa bunlardan Feragat edeceksin, geçmişe dönük hak istemediğini bir sulh sözleşmesi yaparak kabul edeceksin öyle alacaklar.
Memleketimden Başvuru Manzaraları
Başvuruda istenmesi gereken belgeler; başvuru belgesi, fotoğraf, arşiv araştırması formu, örnek 1 sayılı dilekçe ve emekliliğe hak kazanılmadığına dair belge olmasıydı. Ama onlar; adli sicil kaydı, öğrenim durum belgesi, ikametgâh belgesi, mal beyanı, kamu etik sözleşmesi ( bunu memurlar imzalar işçi niye imzalasın) askerlik durum belgesi, SGK hizmet dökümü, görevini yapmaya engel akıl hastalığı bulunmadığına dair belge, fetö ile ilişkisi olmadığına dair belge, şaka yapmıyorum 3 kefil isteyen bile oldu. ( Uludağ üniversitesi) Bunların hiçbiri kanunen istenemez ama taşeron işçisine dendi ki bunların hiç birini ya da bir kaçını getirmiyorsan almıyorum başvurunu. İşçi ne yapıyor bu belgeleri toplamak zorunda kalıyor. Başvurularda hak kazananların listesi açıklandığında listede adı geçmeyenler itiraz etme hakkı var.
Tespit komisyonu idareler bünyesinde 3 üyeden oluşan komisyon kurulacak. Buradaki vaziyet örneğin, CHP’li bir belediyede 2 üye belediyeden gelecek 1 üye valilikten gelecek, valilikten gelen üye ne yapacak iktidar partisinden olmayan belediye tespit komisyonlarında her şeye karışacak. Ama oy çoğunluğu belediyede olacak. Merkezi idarelerde kararla itirazı yine tespit komisyonu kesin olarak karara bağlayacak. Yani itirazı, beni almayan tespit komisyonuna yapıyorum, yine kararı o komisyon bağlıyor.
Tespit Komisyonu Sakıncalı Gördüğü Kişinin Adını Çizebilecek!
Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması için valilik her bir işçi için araştırma yapıyor ve bu verileri tespit komisyonuna gönderiyor. Kimsin, nesin, sosyal medyada hangi paylaşımlar yaptın, eylemlere katıldın mı? Üye olduğun yer var mı? Hepsine bakacak ve tespit komisyonu sakıncalı gördüğü kişinin üzerini çizecek. Komisyon bu kararını sana açıklamıyor, böylede keyfi işletilen bir hal yaratılıyor.
Sonraki Aşama Sınav
Sınav yöntemi; sadece yazılı sınav, sadece sözlü sınav, sadece uygulamalı sınav olabilecek yanı sıra ikisi bir arada da yapılabilecek. Buna sınavın yapılacağı kurum karar verecek. Aynı idarede işçilere farklı sınav uygulanabilecek. Sınav içeriğini merkezî idarelerde sınav kurulu, yerel idarelerde valilik karar verecek. Örneğin, belediyede çalışan işçinin yükümlü oldukları görevlerde ki yetkinliği ölçülecek. Yazılı sınavda başarı yüzdesi var fakat sözlü ya da uygulamalı sınavda yok. Kurul başarılı ya da başarısız sayacak. Neye göre kendi kafalarına göre. Keyfi ve ayrımcı uygulamalar olacak. Muhalif işçilerin, Kürt işçilerin, Alevi işçilerin yani iktidarda olmayan herkes ayrımcı uygulamalara maruz kalabilecek.
Kadroya Alınan Taşeron İşçilerin Çalışma Koşulları Düzelmiyor!
Kadrolu işçilerle hak ve ücretler eşit olmayacak. Taşeron işçiler mevcut hak ve ücretlerle geçmiş yapmış olacak. Yılda 52 günlük ilave tediye alacak. Yani taşeron işçiyken asgari ücret, 100 lira yol, 100 lira yemek, aile geçim indirimi alıyordu, kadroya geçti yine asgari ücret, 100 lira yol, 100 lira yemek ve aile geçim indirimi ile yılda 52 günlük ilave tediye alacak. Kadrolu işçinin aldığı hiçbir haktan faydalanamayacak. Nerde kadro? Adı kadro… Valla bu çakma kadro arkadaşlar. Çin malı kadro. Kadrolu işçinin toplu sözleşme ve sendika haklarından da faydalanamıyor. Başvurmadığı ya da kabul edilmediği için kapsam dışında kalan işçiye ne olacak? Düzenleme var mı? Yok.
Sonuç olarak 15 yıl boyunca bu işçiler kadro diye mücadele etmeseydi. Az sayıda da olsa sendikal mücadele yürütülmemiş olsaydı. Siyaseten hükümet sıkışmış olmasaydı. Buraya da gelinmeyecekti. Ama gelinen nokta ‘yetmez ama evet’ bile değil. Dolayısıyla bizim tüm taşeron ayrımsız şartsız kadro, eşit hak ve ücrete dayalı kadro talebinde buluşmamız, mücadele etmeye devam etmemiz gerekli. Çünkü bugün işçi sınıfı kadroya geçenler ve geçemeyenler olarak bir daha bölünüyor.
Sendika Uzmanı Onur Bakır’ın konuşmasının ardından Sözü İşçi Gazetesi Temsilcisi Ekin E. Evliya aldı.
Evliya ‘Biraz daha genel konuşacağım. Son birkaç haftadır çıkan ve hepimizin bildiği haberlerden bahsetmek istiyorum 1.si Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı, asgari ücret zammı görüşmelerinde şöyle konuştu işçilerden ve işverenlerden fedakârlık bekliyoruz, burada patronlar biraz kibarlık olsun diye bahsedilmiş ama işçilerden feragat istendi. Sonra asgari ücret 1603 lira olarak açıklandı ve Cumhurbaşkanı ‘neyinize yetmiyor 1603 lira. Gözünüze dizinize dursun’ diye açıklamada bulundu. Yine aynı günlerde geçinemediğini söyleyen inşaat işçi meclis önünde kendini yaktı. Yine başka bir işçi İzmir’de İş-kur önünde soyunarak iş istiyorum dedi. Hem asgari ücret hem kadro alelacele bir şekilde gerçekleştirildi.
Hayatımızı etkileyen bir ay boyunca nasıl geçineceğimizin belirlendiği bu tartışmalarda ne kadar söz hakkımız var. Bir şeyler yapabildiğimizi düşünen var mı? Diyen Evliya, son zamanlarda birçok işçi direnişlerin olduğu ve birçok kazanımın da olduğunu söyleyerek, bunun yeterli olmadığını birçok işçinin sorunlara daha kendi özelinde ele aldığını dile getirdi ve ekledi; Kendi işimizi çözmeye çalışıyoruz. Ama sonrası. Kendi sorunun çözüldüğünde mesela, kadroya başvurdun mülakatı, güvenlik soruşturmasını hepsini başardın peki ya sonra taşeron sorunu çözüldü mü? Yok! OHAL kalktı mı? Yok! Aldığımız ücret geçinmemize yeter oldu mu? Yok! Sorunları, kendi sorunumuzu çözmekle olmayacağını farkına varmamız lazım. Bizim bu sorunları çözebilmemizin tek yolu gerçek işçi örgütleridir. Bugün tek eksikliğimiz gerçek işçi örgütlülüğü. Ve var olan işçi direnişlerinin sürekliliği. Buradan tekrar tekrar örgütlenmeye çağırıyoruz.