Siz en çok hangisini “seversiniz”?
Sosyal medyadan söz ediyoruz.
Aklımıza nereden mi geldi?
Ağustos ayının ilk günlerinde, Saray’dan “sosyal medya hamleleri” geldi. Ama bu sefer, öncekilerden farklı. Öyle “bant daraltma” şeklindeki kısıtlamalar değil. Saray Rejimi, daha “kurumsal” davranıyor. Öyle, bir kişinin emri ile Instagram’ı kapatmadı. Evet yargı kararı yok. Ama artık “yargı” nedir ki, kolluk kuvvetin bir parçası değil mi? İletişim Başkanı’ndan, çeşitli Bakanlardan, açıklamalar geldi. Instagram yetkilileri ile “kurumsal” görüşmeler yapıldı.
Ve Instagram kapatıldığında, normal internet çalışmaya devam etti. Yani, Instagram’ı kapatanlar, işi biliyor diyebilir miyiz? Yani, bunlar tıpkı Mehmet Şimşek gibi “liyakatli” yeni kadrolar mıdır? Bizim “ulusalcı”larımıza göre öyle olmalı. Mesela bizim liberal ve Batıcı, Kemalist ve NATO’cu, ulusalcı-solcu kadrolarımıza göre, liyakat sorununun çözümü konusunda ilerliyor olabilir mi Saray? İşte size “teknik” olarak, interneti altüst etmeden, mesela banka hesaplarınıza “mobil” bankacılıktan girmenize bir engel olmadan, Instagram’ı kapatma yolu.
Öyle midir acaba? Mobil bankacılık, bir teknolojik “devrim” ve bizim okumuş yazmış olanlar için konfor alanı mıdır? Öyle ya, “bant daralt ama interneti niye kesiyorsun” demiyor muydular?
Şimdi, Instagram kapatılınca, “iyi ama Instagram üzerinden para kazananların ne günahı var,” diye soranlar var. Bunlar, liberal ekonominin gerçek savunucuları olmalıdırlar. Belli ki, ekonomi konusunda çok hassaslar. Instagram’ı kapatmaya aslında en çok ticari zarar görenler nedeni ile ve elbette reklamlar nedeni ile karşıdırlar. Diğerlerinin günahı var, amma, ticaret yapanların ne günahı var! Bu “insan hakları” savunucusu liberallerin hepsi mi komiktir, yoksa hepsi mi aklı kiralanmış kişilerdir? Karar vermesi zor.
Daha, henüz, Maliye Bakanlığı ya da MB şöyle bir açıklama yapmadı: “Efendim, Instagram üzerinden vergisiz para kazananların üzerine yürüyeceğiz.” Henüz demediler. “IBAN üzerinden para gönderenlere ceza gelecek,” diyen liyakatli Mehmet Şimşek, işi bilmektedir. Emin olun, yakında Instagram üzerinden satış yapanlar meselesi de gündeme gelecektir. Savaş için ve alacaklıların borçlarının ödenmesi için para lazım.
Bu kez, Instagram, biraz uzun kapatıldı. Bir bölüm insan acaba, “ağlamışlar” mıdır? Öyle ya, yaşamı Instagram ve sosyal medya üzerine kurulu olanlar, ne yapmıştır? Öyle boş boş bakmışlardır bir süre, ama sonra, belki de sohbet etmek, kitap okumak vb. gibi şeyleri hatırlamış olabilirler mi? Hayır. Sokaklara da çıkmadılar. Acaba evlerinde sinir krizi mi geçirdiler? Öyle ise, demek o hafta, anti-depresan hapların kullanımında artış olmuş olmalıdır.
Google, biliniyor, en çok reklam alan şirketlerdendir. 1900’lerin başında tekeller, kitlesel tüketim için, 1 milyon tirajlı gazetelere ihtiyaç duymuşlardı. Reklamlarını o gazetelere veriyorlardı. Zira artık yerel gazeteler yeterli değildi, pazar “ulusal pazar” hâline gelmişti. Sonra, TV kanalları devreye girdi ve kitlesel reklam alanı TV kanalları oldu. Bu arada tekelci devlet, elbette halkın yönlendirilmesinde, manipülasyonda din gibi etkili medya kanalları elde ettiklerini görmeye başladılar. Bugün, Google, Instagram, TikTok, Facebook vb. gibi sosyal medya alanları, hem reklamcılık pastasının çok büyük bir bölümünü ellerinde tutuyorlar, hem de artık iyice deşifre edilmiş olan manipülasyon konusunda büyük bir olanak elde ediyorlar. Yani, herkesin her gün kullandığı sosyal medya, büyük oranda bir reklam alanıdır ve bu alanı denetleyen de birkaç uluslararası holdingdir. Bu holdingler, bu sermaye ve devlet birlikte, bu kanallarla mesela seçimleri dahi manipüle edebiliyorlar.
Yani, hiç de Instagram kapatılınca “özgürlük”ler yok edilmiş olmaz.
Bizim ülkemizde özgürlükler konusunda bir ölçü aranacaksa, Instagram en sonuncusudur. Mesela kaç web sitesi kapatılmaktadır? Mesela, muhalif sosyal medya nasıl boğulmaktadır? Mesela hangi basın açıklamasına özgürlük diye bakılmaktadır? Mesela hangi hak arama eylemine şiddet ve baskı ile dur denilmemektedir? Hapishaneler neden doludur ve daha ne kadar yeni hapishane yapılmaktadır? Mesela sizin eğitim ve sağlık hizmeti hakkınız nerededir? Mesela siz siyasal bir varlık olarak tarif edilen insan gibi, görüşlerinizi söyleyebiliyor musunuz?
Demek ki, ülkemizde zaten özgürlükler yoktur. Bunun için Instagram kapatılınca ses verenlere “bravo” diyoruz. Bravo, çünkü, Instagram kapatılınca belki bunca baskıyı, bunca sansürü hatırlarlar ve kendilerine, “aaa ben bunca yasak konusunda nasıl susmuşum” deme şansını yakalamış olurlar.
Bu nedenle, özellikle Instagram yasağına karşı çıkarken diğer yasaklara da karşı çıkmayı hatırlayanlara bravo demek isteriz.
Bu nedenle, “Instagram’ı kapatmak aynı zamanda ekonomik açıdan zarardır” diyenlere bravo diyemeyeceğim. Çünkü, galiba bunların bir yasağa karşı çıkarken, mutlaka, biz neoliberal politikaların taraftarıyız ve kapitalizmi kutsal bir sistem olarak görüyoruz, deme gereği duyuyorlar.
Peki, acaba Instagram niye kapatıldı?
Haniye konusundaki başsağlığı ve taziye mesajlarını Instagram otomatik olarak sildi diye mi? Böyle deniliyor.
Demek, Instagram, istediği zaman, istediği mesajı sansürleyebilirmiş. Demek sosyal medya bir reklam aracı olarak tekelci karakterdedir ve kendine ait politikaları vardır. Sansür bunlardan biridir.
Peki, biz devrimcilerin, solcuların, işçilerin, dünyanın her yerindeki direnişçilerin mesajlarını engellesin diye filtreler konmasını, bizzat Instagram’dan ve diğerlerinden isteyen, talep eden Saray Rejimi ya da diğer burjuva devletler değil miydi? Demek, Instagram, İletişim Başkanı’nın mesajını sansürlerse suçtur, ama mesela bir gerillanın mesajını sansürlerse, yerinde bir iş yapmaktadır.
Acaba bu yüzden mi Instagram kapatılmıştır?
Mesela acaba, Saray, liyakatli kadrolar üzerinden, teknik bir deneme yapıyor olabilir mi? Diyelim ki, bir sosyal patlama anında, istediği kanalı kapatarak, ama bankacılık işlemlerini, normal internet kullanımını engellemeden, sosyal medyayı kontrol etmeyi nasıl başaracakları konusunda bir tatbikat mı yapıyorlar?
Lütfen olmaz demeyin. Aklınızın bir köşesinde dursun. Yakında başkalarını da kapatırlarsa, bu konuda biraz daha düşünürsünüz. Mesela Roblox’un kapatılması niyedir? Orada Haniye ile ilgili taziye yok herhâlde.
Hem sonra Haniye taziyelerini engelledikleri için Instagram’ı kapattık demeleri, Filistin konusundaki ikiyüzlü politikalarını örtmekte de işe yarayabilir. Saray, her yolla İsrail’in katliam politikalarının, soykırım politikalarının arkasındadır. Yunanistan üzerinden satış yaparak, ihracatı kestik numaralarına kadar başvurduklarını hatırlayalım. Acaba, İncirlik, Kürecik ve Kıbrıs’taki üsler olmamış olsa, İsrail bu denli rahat hareket edebilir mi? İsrail’e askerî ve ticari destek sürerken, bu ne demektir?
Size bir üçüncü “teori” alternatifi daha sunalım: Temmuz ayının sonunda insanlar, zamsız asgarî ücretlerini, komik emekli maaşlarını aldılar ve sendikalar, bir çeşit tiyatro gösterisi ile aslında kendilerinin işçi eylemlerini önleyemeyeceğini ifade etmişlerdi. Yani, ekonomik kriz daha da ağır hissedilmekteydi. Acaba, sosyal medya, bu vesile ile başka bir konuya mı kilitlendi? Böylece gündem mi değişti?
Mesela siz fabrikalardaki direnişleri ve domates üreticilerinin Bursa otoyolunu kapatmalarını duydunuz mu?
Doğrusunu isterseniz, benim esas ilgimi çeken, Hüseyin Yayman’ın açıklamaları olmuştur. Biraz hatırlayalım:
TMBB “Dijital Mecralar Komisyonu” varmış.
Bir de cennete giden yolu arayan Hüseyin Yayman varmış?
Hüseyin Yayman, işi yaymış ve TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı imiş. Demek, Saray erkânındandır.
Yayman, Instagram’ın kapatılması nedeni ile kendisine sorular sorulunca, biraz daha ileri gitmiş. TikTok’un kapatılmasını savunmuş. Nasıl mı?
DHA’ya konuşmuş. TikTok kullanmıyormuş. Çok üzücü olmalı, ama bunu vurgulamış:
“Beni sokakta gören insanlar diyorlar ki ‘Bu TikTok’u kapatırsan, cennetin kapısını aralarsın.’ TikTok’tan çok ciddi sayıda eleştiri var, ciddi sayıda şikâyet var. TikTok maalesef şeytanın avukatlığını yapıyor ve toplumda artık TikTok paylaşımları bir nefret objesine dönüşmüş durumda.”
Dahası da var:
“TikTok meselesi, Türkiye için bir ulusal güvenlik meselesidir. Yapılan paylaşımlar o kadar tuhaf, o kadar gerçeklikten kopuk ki, bunları onaylamak mümkün değil. TikTok’un kapatılması, erişim engelinin getirilmesi noktasında komisyon olarak bir tavrımız yoktur, bu Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun tavrıdır. Ama bana komisyon başkanı olarak sorsanız, siyaset milletle beraber yapılır. Milletimiz TikTok’un kapatılmasını istiyor.”
İşte size Yayman’ın TikTok açıklamaları.
Demek ki, öğrenmiş oluyoruz ki, cennetin kapısını aralamanın yolu TikTok’un kapatılmasından geçiyor. Ve bu siyasetçi Yayman, yakında Diyanet İşleri tarafından desteklenecektir. Bundan emin olabilirsiniz.
TikTok’un kapatılması bir cennet meselesi hâline getirilmiştir.
Yayman, cennetin kapısını aralamak için siyaset yapmaktadır. Önerimiz şudur: Yayman cennetin kapısını araladığında, kapanmasın diye, kapı eşiğine bir de başını koysun, Saray’dakiler onun başına basarak aralık kalmış kapıdan girsinler. Herhâlde ulusal güvenliği tehdit eden TikTok’a engel olmak için bu kadar fedakârlık yapabilir.
Yayman “siyaset milletle yapılır” diyor. Ve bu siyasetin milletin istediğini yapmayı gerektirdiğini ifade etmektedir.
Mesela bu durumda, millet ne istediğini ortaya koymak için, sokaklarda eylem yapmalı mıdır, fabrikalarda grev yapmalı mıdır, caddeleri kesmeli ve kamu binalarını işgal etmeli midir? Yayman, bunları destekler mi?
Yayman, mesela “hükümet istifa” diyen hayvan severleri dinlemeli ve istifa etmeli midir?
Mesela millet, İsrail’in desteklenmesini istemiyorsa Saray arka kapıdan dolanmadan önlemler almalı mıdır? Yoksa Erdoğan siyaseti milletle mi yapmıyor?
Mesela emekliler maaşlarına zam istiyor ama Saray bunu yapmıyor. Bu durumda “siyaset milletle yapılır” Yayman’ın yutması gereken sopa mıdır?
Konuşmasından anlaşıldığına göre, Yayman, sokaklarda dolaşmaktadır. Sahi dolaşmakta mıdır? Ne kadar koruma ile dolaşmaktadır? Dolaştığı sokaklar nerededir? Sokaklarda acaba sıradan insanlarla karşılaşmakta mıdır?
Ekonomik alanda her türlü hile ve kurnazlığı yapanlar, günümüz dünyasında, mesela 30 yıl öncesinden farklı olarak “başarılı” olarak adlandırılıyorlar. Eskiden bunlara üçkâğıtçı, hırsız vb. derlerdi. Şimdi hırsızlık, eğer iktidardaki kişiler ise faili, “başarı” ölçütü olarak ele alınıyor. Saray’daki hırsız ise, o üstün başarılıdır. Ama ekmek çalan çocuk ise, işte o hırsızdır ve elbette başarısızdır.
Yayman, cennetin yolunu, kurnazlığa, üçkâğıda bağlamış gibidir. Şöyle düşünüyor olmalı: Eğer TikTok’u kapatırsam; a) Erdoğan’dan takdir alacağım, b) ve Batılı sosyal medya devlerinden de ödül alacağım. Alır da. Bu durumda cennet, elde edeceği paralar anlamına gelmektedir. Bunu itiraf olarak ele almak gerekir. Allah’ın cebinden peygamberi çalanlar, cennetin kapısını aralama işini de TikTok’u kapatmakta görenleri hoş görürler.
Söylenen şudur: İsa’ya bir zengin gelir, benim senin yolundan yürümem ve cennete gitmem için ne yapmam gerekir, diye sorar. İsa, söylenen budur, önce tüm malını mülkünü fakirlere dağıt, sonra arkamdan yürü der.
Oysa Yayman, cennetin daha kestirme yolunu bulmuştur.
Tüm üretim araçlarını toplumun ortak malı hâline getirecek sosyalist devrim, elbette herkes için dünyayı cennete çevirecektir.
Yayman ve efendilerini bu eziyetten kurtaracağız. Saray Rejimi’ni yerle bir edeceğiz ve sosyalist devrim ile, hepsini kısa ve kesin yoldan layık oldukları yere göndereceğiz. Dünya cennete dönüşünce, onlar, Yayman ve efendileri, cennetlerini kaybedecekler. Bir daha cennet üzerine, böyle tuhaf açıklamalar yapmak zorunda kalmayacaklar.