Futbolun kitlelerin afyonu olduğu iddiasında ısrar eden sosyalistler Santiago Carillo’nun yaşam öyküsü hakkında bir fikir sahibi midirler? 1982 yılına kadar İspanya Komünist Partisi genel sekreterliğini yapmış olan bu devrimcinin sürgünde yaşadığı yıllarda orak çekiçli İspanya bayrağı ile İspanya futbol takımının ülke dışında yaptığı maçları izlediğini, başta taraftarı olduğu “Sporting de Gijon” (Halen İspanya ikinci liginde oynayan futbol takımı) olmak üzere İspanya takımlarının ülke dışında oynadığı maçları kaçırmadığını bilirler mi?
Sanmam.
Yazıya böyle girmemin nedeni ise Santiago Carillo’nun İspanya Komünist Partisi’nde rakibi olan bir futbolcunun Agustin Pagola Gomez’in bugünkü yazının konusu olması.
İspanya Komünist Partisi genel sekreterliği için mücadele veren bir futbolcu. İnanılması güç değil mi?
İspanya’nın Bask bölgesinde bulunan Errenteria adlı kasabada doğmuştu. 1937 yılında İspanya İç Savaşından kaçıp Sovyetler Birliği’ne sığınan çocuklardan biri idi. O dönemde İspanya’da binlerce çocuk trenlere bindirilerek SSCB’ye gönderilmiş ve bu şekilde Franco’nun zulmünden kurtarılmaya çalışılmıştı.
Sovyetler Birliği’ne sığınan akranlarından farklı bir yanı vardı Agustin’in. Futbol oynuyordu ve bu yeteneği sayesinde yeni ülkesine uyum sağlamakta da kendine çevre yapmakta da güçlük çekmedi. Yeni ülkesinde ilk yaptığı iş bir futbol kulübü bulmaktı. Gerisi kolay geldi. Birkaç yıl içerisinde hem saygın bir futbolcu hem de iyi bir komünist olarak kendini yetiştirdi.
Birkaç yıl taşra takımlarında oynadıktan sonra geldiği Torpedo Moskova’da kaptanlığa kadar yükseldi. Torpedo kulübünün tarihinde asla silinmeyecek bir yeri vardır kendisinin. O güne kadar Dinamo, Spartak ve CSKA takımlarının tekelinde olan Sovyetler Birliği liginde bu hegemonyaya karşı baş kaldıran ve başarılı olabilen tek takımdı Torpedo. 1949’dan 1952’ye kadar üç yıl boyunca Sovyet liginin ve kupasının sahibi oldu.
SSCB ulusal takımına da seçildi bu dönemde. 1952 Olimpiyat oyunlarında temsil etti ülkeyi. Takım pek başarılı olamadı ve grup maçları sonrası elendi. SSCB yönetiminin takımdan mutlak başarı beklentisinin tarattığı baskının başarıyı engellediğini ileri sürdü dönüşte.
Belki de haklı idi kim bilir?
Stalin’in ölümü sonrasında İspanya ile SSCB arasında varılan anlaşma ona ve kendisi gibi bu ülkeye İspanya iç savaşı nedeni ile sığınmış diğerlerine dönüş olanağı sağladı.
Döndü İspanya’ya ancak bu dönüş memlekete kavuşma olmadı onun için. O işçi sınıfının anavatanını memleket olarak kabul etmişti bir kere. İspanya dönüşü ise üstlenmiş olduğu siyasi misyonun bir ürünü idi.
Burada Atletico Madrid ile sözleşme imzaladı ancak bir kez bile formasını giymedi bu takımın. Birkaç antrenmana katıldıktan sonra kariyerini sonlandırdı. İspanya’daki gerçek işine odaklandı.
Yıllarca görev yaptı PCE de. Bask bölgesindeki örgütlenmeyi yönetti. Parti içinde önemli görevler üstlendi. 1968 Prag olayları Carillo ile Gomez’in karşı karşıya gelmelerine neden oldu. Carillo önderliğindeki PCE SSCB’nin Prag’a girişini kınamış ve Gomez’in önderliğindeki bir kesim ise bu kınamaya karşı çıkmıştı.
Tartışma sürecinde Carillo Avrupa komünizmine yaklaşırken Gomez yanlıları ise giderek daha sıkı bir biçimde Moskova çizgisine sarılmakta idiler. Süreç ayrılıkla sonuçlandı. Gomez yanlıları yeni bir parti kurarak kendilerini “İspanya Komünist Partisi” olarak ilan ettiler ve ilk iş olarak da Carillo’yu partiden ihraç ettiler. Tabi bu sembolik bir ihraçtı ve Carillo’nun bu parti ile hiçbir ilgisi olmamıştı.
Madrid sokakları “Yoldaş Agustin senin davan kazanacak” afişleri ile donatıldı. Bu parti günümüzde de İspanya Halkları Komünist Partisi” adı ile yaşamaya devam ediyor.
1970’lerde sağlığı bozulmaya başlamıştı. Anavatan olarak benimsediği SSCB’ye dönmek istedi. Moskova’ya döndü ve 53 yaş gününü kutlamasına üç gün kala vefat etti. (16 Kasım 1975)
Moskova’daki Donskoi mezarlığında Latin harfleri ile yazılı bir mezar taşı hemen dikkat çeker. Diğer mezar taşları Kiril alfabesi harfleri ile yazılıdır.
“Komünist Önder”
Yazının üzerinde ise orta yaşlı bir adamın resmi var.
Torpedo Moskova’nın Kaptanı
Komünizmin yılmaz savunucusu.
Hayatının son gününe kadar “komünist” kalabilmiş militan.
Futbol onun için sadece “Devrim Yolunda Kullanılacak Araçlardan Biri” idi.
Toprak incitmesin seni Agustin Pagola Gomez.