GİRİŞ
Futbol, ihtiyar dünyamızda yaşamakta olan insanların yarıdan fazlasını etkileyen oyun.
Kendilerini “solcu” diye tanımlayanlardan bir kısmının “kitlelerin afyonu” olarak nitelendirip nefret ettiğini açıkça ilan ettikten sonra gözlerden uzak bir yer bulup gizli gizli izlediği oyun. Onların bu ikiyüzlülüğünü rahmetli “Ahmet Kaya” ya alenen küfredip evinde onun şarkılarını dinleyen ülkücülerin haline benzetirim ben.
Özellikle benim yaş grubuma giren solcuların önemli bir kısmı savunurlar bu “kitleleri uyutan afyon” tezini. Dayanak ise belli Salazar’ın üç F si Futbol, Fado ve Fatima (Fatima Portekiz’de bir kasabadır Katolikler için kutsal bir yerdir) Bir başka anlatımla Futbol, Eğlence ve Din Salazar rejimini meşrulaştıran üç faktördür bu anlayışa göre.
Doğruluk payı var elbette. Ancak yarım yüzyıl öncesinin doğrusu bu. Günümüzde ise Futbol kapitalist yönetimleri, baskı rejimlerini meşrulaştıran bir unsur olmaktan çıkıp doğrudan sistemin ana elemanlarından biri haline geldi. Önce endüstrileşti, ardından finansallaştı.
Günümüzde finansal futbol dönemi yaşanmakta ve yarattığı devasa ekonomi ile kapitalizme can suyu oluşturmakta. Misal Katar’da düzenlenen “Dünya Kupası” bir futbol turnuvasından çok daha fazlası gerçekte. Turnuva’nın gerçekleşmesi için harcanmış olan 200 milyar USD son yıllarda duraklamaya girmiş olan inşaat sektörüne bir hayat öpücüğü oldu.
Dünya kupasının bu ülkede düzenlenmesinin nedeni Katar’ın dağıttığı rüşvetlerden çok dünyanın başka hiçbir ülkesinde bu büyüklükte bir yatırımın gerçekleşemeyeceği gerçeğinin ürünüdür. Kimi batılı aktivistler de hazırlık çalışmaları esnasında canlarını yitirmiş olan işçiler nedeni ile Katar’a yüklenmekteler. İnsanlık dışı uygulamalarla köle gibi çalıştırıldılar vb suçlamalarla. Onlara sormak isterim:
Kölelik düzeni içinde çalıştırılan insanlar Katar şirketlerinin mi yoksa Katar’da iş yapan batılı şirketlerin mi işçileri idiler?
Yanıt açık.
Bir tek Katar işletmesi bile yok bu inşaat şirketleri arasında.
Yaşamlarını yitirmiş olan insanların gerçek katili batılı inşaat şirketleri. Bu gerçeği gözardı ederek Katar yönetiminin suçlanması ise hedefin saptırılmasından başka bir şey değil (Bilinçli veya bilinçsiz bir saptırma ama sonuçta bir saptırma işte)
Tabi her şey kendi karşıtı ile birlikte gelişiyor. Futbol bir yandan kapitalist ekonominin ana unsurlarından biri olurken diğer yandan da stadyumlar mevcut düzene karşı nefretlerini dile getirmek isteyen insanların toplanma yeri oluyor. Bu durumun örneğini zaman zaman bizim statlarda da görmekteyiz. Düzen muhalifi grupların taraftarı oldukları futbol kulüplerini ve taraftar gruplarının adlarını daha önce sayfamda paylaşmış olduğum “Devrimci Tribünler” başlıklı dizide zikretmiştim.
İşin bir de sahada ter dökenler bacağı var elbette. Milyon $ veya € ya para demeyen küçük bir azınlığın dışında kalıp da kimi zaman canları bahasına sahada mücadele eden futbol emekçileri. Ülkelerin en üst liglerinde pek rastlanmaz onlara. Ağırlıklı olarak ikinci üçüncü liglerde yer alırlar. Kimi günün birinde büyük bir yıldız olmanın hayali ile koşar top peşinden kimi ise gerçeğin farkındadır. Gerçeğin farkında olanlar da solcudurlar çoğu kez. Aralarından en üst liglerde top koşturma şansı yakalayanlar, hatta futbol yıldızı olanlar da vardır ama çoğu alt liglerde çile doldururlar.
Düzen muhalifi solcu futbolcularla ilgili bilgi topluyordum hayli zamandır.
Yeterli donanıma sahip olduğumu düşünüyorum artık.
