İsrail İletişim Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, kanalın Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah mahallesindeki Ambassador Hotel’de ofis olarak kullandığı odaya baskın düzenlendiği belirtildi.
Katar televizyonunun fiili Kudüs bürosu olan odaya sivil polislerin girerek ekipmanlara el koyduğu an sosyal medyada yayınlandı. Öte yandan, Al Jazeera’nın İsrail’deki yayınları da, kapatma kararından kısa süre sonra askıya alındı. İsrail’deki uydu ve kablolu televizyon sağlayıcıları, Al Jazeera yayınını keserken, Yes isimli uydu hizmeti sağlayıcısının ekranına “Hükümet kararıyla uyumlu olarak, Al Jazeera kanalının yayınları İsrail’de durdurulmuştur” yazısı verildi.
Las fuerzas de ocupación israelíes asaltan el equipo de Al Jazeera en el Hotel Ambassador en Sheikh Jarrah y confiscan equipo periodístico. pic.twitter.com/tpUzLFJhTI
— Palestina Hoy (@HoyPalestina) May 5, 2024
Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes müzakerelerinin arabulucularından olan Katar hükümetinin desteklediği Al Jazeera kanalından karara sert tepki geldi. Açıklamada İsrail kınanırken, “kriminal eylem” tepkisi gösterilerek şöyle denildi: “İsrail’in gazetecileri öldürerek ve tutuklayarak suçlarının üzerini örtmeyi ve özgür basını sindirmesi, bizi görevimizi yapmaktan caydıramadı” denildi.
Al Jazeera’nın İsrail ve Filistin topraklarındaki büro şefi Waleed Omari de “Bu kararın arka planı ne profesyonel ne de gazetecilik faaliyetleri ile ilgili” tepkisini gösterdi. Omari, yasal bir yanıt vermeye hazırlandıklarını da ekledi.
Ne olmuştu?
Siyonist İsrail, 7 Ekim’den bu yana Gazzelilerin sesinin dünyaya duyurulmasında kritik bir rol oynayan Katar televizyonu Al Jazeera’yı kapatma kararı aldı. Karar, şubat ayında kabul edilen bir yasaya “Al Jazeera’nın ulusal güvenliği tehdit ettiği” iddiasına dayandırıldı.
Kararın yasal çerçevesi, 7 Ekim saldırılarından sonra İsrail hükümetinin hazırlayıp kabul ettiği bir yasaya dayanıyor. “Devlet güvenliğine tehdit oluşturan” televizyon kanallarının kapatılabilmesine izin veren ve kamuoyunda “Al Jazeera Tasarısı” olarak bilinen yasa tasarısı 12 Şubat’ta İsrail parlamentosunda onaylanmıştı.