15 C
İstanbul
11 Mayıs Pazar, 2025
spot_img

Sığınakta kalan kadınlara ekonomik destek verilmeyecek

Mor Çatı gönüllüsü Ezgi Çelik 6 ay önce alınan bir kararla sığınma evlerinde kalan kadınlara sosyal ve ekonomik destek verilmeyeceğini söyledi. Kararın ‘zaten cep harçlıkları alıyorlar’ gerekçesiyle alındığını ifade eden Ezgi, “Sığınak meselesi kadınlar için kanayan bir yara” dedi

Sığınaklar, erkek şiddetine maruz kalan kadınların çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri, şiddetten uzak ve bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duydukları destekleri alabilecekleri yerler olarak tarifleniyor. Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli mekanizmalardan biri olan sığınakların durumu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte daha da kötüleşti.
Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı bileşenleri, tüm bu sorunlar devam ederken 5 Mayıs’ta  “Sığınak İstiyoruz” kampanyası başlattı. Türkiye’de 81 ilde 148 sığınma evi var, söz konusu sığınma evlerinin toplam kapasitesi ise yalnızca 3 bin 482 ile sınırlı. Kurultay bileşenlerinin talepleri arasında  “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sığınakların sayısını ve kapasitesini artırması, Belediyelerin sığınakları açması, Bakanlık ve belediyelerin da(ya)nışma merkezleri açması ve açılacak sığınaklarda ve da(ya)nışma merkezlerinde feminist yöntemler uygulanması” var.
Kurultay bileşenlerinden Mor Çatı Kadın Sığınakları Vakfı gönüllüsü Ezgi Çelik sığınakların durumuna ilişkin konuştu.
“Sığınakta kalan kadınlara yardım desteği sunulmuyor”
Öncelikle sığınakta alınması gereken tedbirlere dikkat çeken Ezgi, bu tedbirlerin kişilerin inisiyatifine bırakıldığını söyledi. Kadınların sığınaktan güçlenerek çıkmaları için valilik, kaymakamlık ve belediyelerin maddi destek vermelerini beklediklerini ifade eden Ezgi, ancak başvurular yapıldığında gerekçe gösterilmeksizin yardım taleplerinin reddedildiğini dile getirdi. 6 ay önce sığınakta kalan kadınlara sosyal ve ekonomik destek verilmemesi kararı alındığını kaydeden Ezgi, bu bilgiyi de yeni öğrendiklerini belirtti. Ezgi, “’Zaten bakanlıklara bağlı sığınaklarda kadınlara cep harçlıkları veriliyor, bu harçlıklar onlara yeterli’ denilerek destekler sunulmuyor” dedi.
“Baskı yapabileceğimiz enstrümanlar elimizden alındı”
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile birlikte “baskı yapabileceğimiz enstrümanlar elimizden alınmış oldu” diyen Ezgi,  sığınak meselesinin kadınlar açısından “kanayan bir yara” olarak değerlendirdi. Türkiye’de 80 milyon nüfusun yarısını kadınların oluşturduğunu ancak Türkiye genelinde 145 sığınak bulunduğuna işaret eden Ezgi, “Sığınakların ne kadar yetersiz olduğunu sayılarını dikkate alarak bile görebiliriz. Sığınak sayısının daha fazla olması gerektiğine dair madde var; ancak bunu uygulamak çok zor. Çünkü sığınakları açmak, uygun koşulları sağlamak, oraya çeşitli çalışmacılar yerleştirmek gerçekten büyük bir sistem gerektiriyor. Sosyal çalışmacıların donanımlı olması, onların mesleki açıdan yeterli eğitimlere sahip olabilmesi gerekiyor. Bu ‘yükün’ altına girmek istemiyorlar. Var olan destekler zaten yetersiz, sözleşme kalktıktan sonra bastıracağımız, ihtiyaçların var olduğunu söyleyebileceğimiz mekanizma ortadan kalkmış oluyor” ifadelerini kullandı.
“Zorlu koşullar getirilince kadınlar çocuklarını bırakmak istemiyor”
Sığınakların kadınların çocukları ile birlikte şiddetten uzaklaşabileceği ve güvenli bir yaşam kuracağı yerler olması gerekliliği üzerinden duran Ezgi, “Ancak sığınaklara bazı kriterler konuluyor. Mesela, oğlan çocukları olan kadınların sığınaklarda kalmaları noktasında koşul var, 12 yaş üzeri çocuklar kabul edilmiyor. Böyle zorlu koşullar gündeme gelince kadınlar çocuklarını bırakmak istemiyorlar. Böyle olunca da var olan şiddetin içinde kalmaya devam ediyorlar. Ya da sığınaktalar ise failin yanına geri dönmek zorunda kaldıkları durumlar oluyor. Sığınaklar kadınların güçlendirilmesi için var olması gereken yerler ama bunun hem kadınlar hem de çocuklar için olmaması aslında zorlayıcı” diye konuştu.
“Bir diğer mesele gizliliğin ihlal edilmesi”
Sığınaklarda yaşanan bir diğer sorunun da “gizliliğin” ihlal edilmesi olduğunu söyleyen Ezgi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sığınakların yerleri gizli tutulmalı, Mor Çatı olarak sığınakta güvenliği ve gizliliğini kadınların sağlaması yönünde politika izliyoruz. Sığınaklar, onların evleri aslında. O yüzden de böyle riskleri kendilerinin fark edebilmeleri için çeşitli alanlar açılıyor. Ama genel olarak sığınaklara bakıldığında gizliliğin ihlal edilmesinin bir sebebi de kolluk kuvvetlerinden kaynaklanıyor. Fail karısını, eşini ya da partnerini aramak için polise başvurduğunda polis sığınakların yerini parmakla gösterebiliyor. Böyle olunca gizlilik ortadan kalkmış olabiliyor.”
“Sığınaklar izole değil daha merkezi yerlerde olmalı”
Sığınakların kadından yana bakış açısının hâkim olduğu ve feminist yöntemlerin geliştirildiği yerler olması gerektiğine dikkat çeken Ezgi, “Kadınların yargılanmadan, ayrımcılığa uğramadan güçlenecek çıkabilecekleri alanlar olmalı. Hedeflerini ortaya koyabilecekleri sosyal çalışmalar ihtiyaç var. Hukuki, sosyal, psikolojik desteklere ihtiyaç var. Bunların sağlanabildiği alanlar olmalı. Toplumda sığınaklar izole bir yer olmalı, gözden uzak olmalı gibi geliyor. Pek çok sığınağın koşulları öyle, kadınların ellerinden telefonu alınıyor. Sığınaktan dışarı çıkmak için saat kısıtlaması getiriliyor. Kadınlar aslında çalışabilmeli ve aslında hayata karışabilmeli. Bu yüzden sığınaklar daha merkezi yerlerde olmalı, kadınların iş bulabilmeleri ve kamu kurumunda işlerini halledebilmeleri için erişilebilir yerler olmalı” diye belirtti.
KaynakJin News

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN ŞUBAT SAYISI ÇIKTIspot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 222. SAYISI ÇIKTI!spot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,950AboneAbone Ol