SF Trade’den sendikalaştığı için işten atılan dört kadın işçiden biri olan Nurcan Köksal direnişi bir okul gibi görürken 1 Mayıs’ta en önemli talebinin de “işçilerin birliği” olduğunu söylüyor
Evrensel’den Dilek OMAKLILAR, uluslararası firmalara üretim yapan SF Trade’den sendikalaştığı için işten atılan dört kadın işçiden biri olan Nurcan Köksal ile konuştu. 174 gün boyunca Gaziemir Serbest Bölgede direnenlerden. İlk kez direnişe katılan Nurcan, o alanı bir okul gibi görürken 1 Mayıs’ta en önemli talebinin de “işçilerin birliği” olduğunu söylüyor.
Nurcan Köksal, işten atılma sürecini anlatarak başlıyor sözlerine, “12 yıl SF’de çalıştım, işten çıkarma çok zordur, hep alım vardı fabrikada. Ben sendikalı olduktan sonra ise baskılar günden güne arttı. Beni işten çıkarmadan önce 3 hafta izne göndermişlerdi oysa ben yıllardır izin bile kullanmamıştım.”
“12 yıl sonra baktım ki dışarıda başka bir hayat varmış”
İşten çıkarıldığı hafta boyunca kendisinin sürekli kenara çekilip “Vazgeç, seni usta yapalım” gibi konuşmalara maruz kaldığını söyleyen Nurcan, “Genel Müdür bile beni izliyordu. Saat 14.00 gibi çağırıp üyelikle ilgili bir şey söylemeseler de insanları kışkırttığımı söylediler. Üretim şefi de zaten ‘Bak vazgeç işsiz kalırsın’ diyordu. Zaten şöyle diyeyim, ben en son ağlıyordum baskılardan…” diyor. Artık akşam olduğunda ise imza atmak zorunda kalan Nurcan, “Çıkışa zorladılar. O an, saatlerce baskı altında kalınca lanet olsun dedim…” diye anlatıyor.
Ama sonrası daha önemli artık Nurcan için, çünkü ilk kez bir direnişe katılıyor ve şöyle söylüyor: “Sonra ise sendikayla birlikte yürüdük, direnişe başladık. Pandemi nedeniyle yarım kaldı ama benim için bir ilkti. Direniş alanı bir eğitimdi, okul gibiydi. Sabah 7’de girip bazen 9’da veya 10’a çıkardık fabrikadan, 12 yıl böyle geçti. Oysa dışarıda, direniş alanında baktım ki başka bir hayat varmış…”
‘Ya açlıktan ya da koronadan… durumuna getirdiler”
2019’dan bu yana işsiz kalan Nurcan’ın 8 yaşında bir kızı var, eşi ise iş olursa çalışabiliyor. O da tekstil sektöründe. Pandemi, zor olan geçim derdini daha da güçlendirmiş. Nurcan, “Koronadan dolayı eşim şimdi evde. O çalışırsa kira öderiz, çalışırsa markete giderim. Aslında tekstilde bir işe başlamıştı 1 hafta gidebildi ama sonra korona bulaştı. Hastalığı düşünen yok ki çünkü o duruma getirdiler. Başta dikkat ederken artık ‘Ya açlıktan ya koronadan öleceksin’ durumuna geldik…” diyor.
İşsizlik, geçim derdi derken bir arkadaşının tavsiyesi ile kuru meyve kursuna online olarak başlayan Nurcan, “Aslında bu işe karar verme gibi durum olmadı. İşçiler olarak zaten karar verme gibi bir şansımız olmaz ki. Hocalar derste sürekli kendi fırınınızda da bunları yapıp satışını da sağlayabilirsiniz derlerdi. Bende de bir fikir oldu, ama nereye vereceğim? İnstagram hesabımı açtım ama sipariş de gelmedi… Meyveleri kurutup satmaya çalışıyorum. Bir arkadaşımla yapmaya çalışıyoruz” diye anlatıyor “fikrini”.
“Direnişe katıldığım için işe almadılar”
Ancak satış olmayınca çabası da bekleyişi de sürüyor Nurcan’ın. Bu süreçte 2 tekstil işine de başvurmuş ancak direnişe katıldığı için işe alınmadığını belirtiyor. “Dışarıda iş bulamayınca en azından evden bir şeyler yapmak istedim. Birkaç yere iş başvurusu yaptım, ama direnişe katıldım diye önümüze çıkarıyorlar, almıyorlar. Zaten ESBAŞ’a oraya giremiyoruz bile” diyen Nurcan, eşinin de şu an çalışmadığını ve aslında geçim diye bir şeyin olmadığını ekliyor ve “Neyse ki borcumuz yok” derken şükrediyor.
“Birleşirsek başarırız”
1 Mayıs’a günler kala ise ‘pandemiye rağmen sence nasıl olmalı, talebin nedir’ diye sorduğumuzda net ve kararlı bir şekilde şunları söylüyor Nurcan, “İşçilerin gerçekten birleşmesini istiyorum, birleşe birleşe bir şeyleri başarabileceğiz. Ayrıca sendikalı olmak suç değil, anayasal haktır. Bu süreçte birlikte direnişte olduğum arkadaşlarım ve sendikam bana güç oldu. Gücümüzü her alanda göstermeliyiz.”