Şenyaşar ailesinin Urfa Adliyesi önündeki Adalet Nöbeti 3. yılına giriyor. Aile davanın insanlık davası olduğunu belirterek “İnsanım diyen herkes bu haksızlığa ve zulme sessiz kalmaması gerekiyor” dedi ve adalet gelene kadar nöbete devam edeceklerini kaydetti.
Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından eşi ve iki oğlu katledilen Emine Şenyaşar ile saldırılardan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar’ın, 9 Mart 2021’de başlattığı Adalet Nöbeti 3’üncü yılına giriyor. Aile, işyerinde başlayan ve Suruç Devlet Hastanesi’nde devam eden saldırılara ilişkin etkin bir soruşturma yürütülmemesi üzerine iki yıldır kesintisiz olarak Adalet Nöbeti’ne devam ediyor.
Adalet mücadelesinde hakkında 28 soruşturma açılan Emine Şenyaşar, Adalet Nöbeti’nin 3’üncü yılına girerken dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı. İki yıldır Urfa Adliyesi önünde adalet talep ettiğini belirten Şenyaşar, “Kar, yağmur, soğuk, sıcak demeden Adalet Nöbetimizi burada sürdürdük. Orucumuzu burada açtık. Oğlum bırakılıp evine gelmeyene kadar buradan kalkmayacağım” dedi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Ömer Akın’a konuşan Şenyaşar, eşi ve iki oğlunu öldürenlerin Suruç’ta gezdiğine dikkat çekerek, “Bunlar artık tutuklansın. Bu kadar zülüm yaptılar. Neden serbest gezebiliyorlar? İnsan hastanede katledilemez, doğranamaz. Ben ve Hacı Esvet beraber hastaneye gittik. Hacı’yı hastanede doğradılar. Bu nasıl bir devlet ve hükümet ki tüm bunları polislerin gözü önünde yaptılar?” diye sordu.
Geçen sürede adaletin sağlanmadığını ifade eden Şenyaşar, “Ailemizden 3 kişiyi öldürdüler, diğer 3 kişi de yaralandı. Onlar da ölümden döndüler. Çocuklarımın hiçbir suçu yok. Bunu araştırdılar ve hiçbir suç göremediler. Oğlum Fadıl’ı tutuklayıp 5 yıldır tekli bir odaya koymuşlar. Bu hükümette nasıl bir vicdan var? Bunların yüreğinde hiç merhamet yok. Yeter artık oğlumu bıraksınlar. Artık bende yoruldum. Gözlerim görmüyor dizlerim tutmuyor. Artık evime gitmek istiyorum” diye konuştu.
“Bu zulüm devletini kabul etmiyorum. Herkes için adalet istiyorum” diyen Şenyaşar, “Halkın yanıma gelerek dayanışma içinde olmasını istiyorum. İnsanlar geldiği zaman moralimiz artıyor. Onlarla daha güçlü oluyoruz. Bizi hiç yalnız bırakmadılar. Bizi sahiplendiler” ifadelerini kullandı.
“Neden kimse bu katliamları yapanlarla ilgili tutuklama kararı çıkarmadı?”
Saldırılardan yaralı olarak kurtulan ve annesi Emine Şenyaşar ile 2 yıldır Urfa Adliyesi önünde Adalet Nöbeti’nde olan Ferit Şenyaşar da ortada büyük bir hukuksuzluk ve adaletsizliğin olduğunu söyledi. Bu hukuksuzluğu ve adaletsizliği devletin de çok iyi bildiğini ifade eden Şenyaşar, şunları söyledi: “Dava, 4 yıl boyunca burada kaldı. 4 yıl boyunca 10 savcı değişti ama hiçbiri hukuku işletmedi. En son davamız Malatya’ya gönderildiğinde başsavcıyla yaptığımız görüşmede, hukuki olarak yapabilecekleri bir şeyin olmadığını söyledi. Neden kimse hastanede bu katliamı yapanlarla ilgili bir tutuklama kararı çıkartmadı? Haklı olduğumuzu bütün dünya biliyor.”
Urfa Adliyesi önünde Adalet Nöbetlerini sürdürürken defalarca polisler tarafından zor kullanılarak annesi ile birlikte adliye önünden uzaklaştırılmaya çalışıldıklarını kaydeden Şenyaşar, “Sürekli bizi adliye önünden uzaklaştırmaya çalıştılar. İlk yılımız bu şekilde geçti. İkinci yılda, önümüzden geçen polisler yaptıkları bu haksızlık ve zulüm için bizden helallik istiyorlar. Daha önce kolluk kuvveti tarafından para cezası kesildi, pankarta el konuldu. Şimdi ise özür dileyerek pankartımızı bize geri verdiler” diyerek, polislerin de kendilerinin haklı mücadelesini kabul ettiğini söyledi.
“Adalet gelene kadar nöbetimize devam edeceğiz”
Herkesi adalet mücadelelerine sahip çıkmaya çağıran Şenyaşar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bir insanlık davasıdır ve insanım diyen herkes bu haksızlığa ve zulme sessiz kalmaması gerekiyor. Nöbetimizi 2 yıl boyunca adliye önünde kesintisiz bir şekilde sürdürdük. Depreme dayanıksız yapıların yapılmasına göz yumulduğu için büyük bir felakete dönüşen depremden dolayı 2 haftalık bir ara verdik. Bu depremde bizim de yakınlarımız hayatlarını kaybetti. Onlarla dayanışma için deprem bölgesine gittik. Süreç içinden hastalandık, zor zamanlar oldu ama nöbetimizi bırakmadık ve adalet gelene kadar nöbetimize devam edeceğiz.”