Sempozyum, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip’in açılış konuşmasıyla başladı.
Açılış konuşmalarının ardından sempozyum “Türkiye’de Şehir Hastaneleri Süreci” başlıklı oturumla devam etti. Moderatörlüğünü TTB Merkez Konseyi eski Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel’in yaptığı oturumda olarak söz alan Prof. Dr. Uğur Emek, “Şehir Hastanelerin Finansman Yükü” başlığıyla yaptığı sunumda şehir hastanelerine aktarılan maliyete dikkati çekti. Ardından Prof. Dr. Kayıhan Pala “Şehir Hastaneleri: Özelleştirmenin Truva Atı” başlığıyla sunum yaptı. Pala, şehir hastaneleri ile insan sağlığını küresel sermayelere teslim edilmek istendiğini vurguladı.
‘HASTA GARANTİSİ VERİLECEK’
Sempozyumun ilk oturumundan sonra TBB ve İstanbul Tabip Odası’nın ortak basın açıklanması okundu. Basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Güray Kılıç yaptı. Sermayenin sağlık alanındaki faaliyet alanının genişletilmesinde, kamu hastanelerinin finansman ve örgüt yapısının değiştirilmesinin başat yaklaşım olduğuna vurgu yapan Kılıç, “Bu bağlamda kamu hastanelerinin kamu-özel ortaklığı modelinin ‘Yap-Kirala ve İşlet-Devret’ yöntemiyle inşa edilmesi ve hizmet sunması ‘Şehir Hastanesi’ adıyla ülkemizde ön plana çıkarılmaktadır. Aynı işletme modeliyle açılan Osmangazi Köprüsü’nde işletmeci firmaya nasıl ki araba geçiş garantisi verildiyse, Şehir Hastanelerini işleten firmalara da hasta garantisi verilecektir” diye belirtti.
İDDİA VE GERÇEKLER
“Bugüne dek sayıları 10’u bulan şehir hastanelerinin açılmasıyla birlikte, TBB tarafından daha önce dile getirilen öngörülerin ne kadar doğru olduğu da ortaya çıkmaktadır” diyen Kılıç, “Bugün şehir hastaneleri ile ilgili Sağlık Bakanlığı’nın iddialarını ve gerçekleri bir kez daha toplumla paylaşmayı bir görev olarak görüyoruz” dedi.
Kılıç şehir hastaneleri ile ilgili iddia ve gerçekleri şu şekilde sıraladı:
“İddia: Şehir hastaneleri ile birlikte Sağlık Bakanlığı’na ait yatak sayısı büyük miktarda artacaktır (Toplam 32 proje ile 42 bin 199 yeni hasta yatağı kapasitesi yaratılacağı açıklanmaktadır).
Gerçek: Hastanelerin ihale onay kararlarında ‘yapılacak hastanedeki yatak sayısı kadar mevcut hastanelerden azaltılması veya kapatılması- şartı vardır. Şehir hastaneleri yeni yatırım değil yatak yenileme faaliyetidir. Adana ilinde kamu hastaneleri önceden 3 bin 11 yatak kapasitesi ile hizmet verirken, 1550 yatak Şehir Hastanesi açıldıktan sonra 3 bin 25 yatak kapasitesi ile hizmet vermeye başlamışlardır.
İddia: Şehir hastanelerinin maliyeti yüksek değildir.
Gerçek: Erzurum’da bin 200 yataklı tam donanımlı devlet hastanesi 30 milyon TL bedel aşımına karşın 213 milyon TL’ye yaptırılmıştır. Kayseri Şehir Hastanesi’nin yaklaşık üç yıllık kira bedelidir bu tutar. Sağlık Bakanlığı da maliyetin yükseldiğini kameralar kapalıyken TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul etmiştir.
İddia: Şehir hastanelerine verilen herhangi bir garanti yoktur.
Gerçek: Türkiye’de şehir hastanelerinin ihalelerini alan şirketlere. miktara bağlı hizmetler için hastanelerin 9670 doluluk oranında çalıştırılacağı garanti edilmektedir. Bu oran yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastaneleri için Wdir. Sayıştay raporunda da sağlık Bakanlığı’nın kanunla verilen yetkisini şirketlere borç üstlenim taahhüdünde bulunduğu onaya çıkmıştır.
İddia: Şehir Hastaneleri de devlet hastanesidir.
Gerçek: Şehir hastaneleri finansal kiralama ile yaptırılmaktadır. Hazine arazisinin tapu kaydına düşülen “sürekli nitelikli üst hakkı” şerhi arazinin şirketlerin mülküne dönüşmesine neden olmuştur. Şirkete ait binaya kira ödenmesi başlı başına mülkiyeti ortaya koymaya yetmektedir.
İddia: Şehir hastanelerinde yüksek kalitede sağlık hizmeti sunulacaktır.
Gerçek: Şehir hastanelerinde karşılaşılan sorunlar israf nedeniyle bu hastanelerin verimlilikten uzak olduğunu, coğrafi olarak makul bir yerde olmamaları yüzünden hasta ve yakınlarının erişim sorunu yaşadıklarını, hasta merkezli hizmet sunumunun söz konusu olmadığını ve hastalara yönelik risk ve zararı en aza indirgeyecek biçimde sağlık hizmeti sunumunun aksayabileceğini açık olarak ortaya koymaktadır.
İddia: Şehir hastanelerine ulaşım sorunu yoktur.
Gerçek: Şehir hastanelerinin açıldığı illerdeki vatandaşlar ulaşım sorunu olduğunu söylüyorsa ulaşım sorunu vardır.
İddia: Şehir hastanelerinde çalışanlar memnundur.
Gerçek: Şehir hastanelerinde ihale edilen hizmetlerde çalışanlar şirketin işçisidir. Şirketlerin kâr odaklı çalışma anlayışı sağlık çalışanlarının iş yükünü artıracak, özlük haklarını erozyona uğratacaktır. Sağlık Bakanlığı’nın kiracı konumda olduğu ve kira ödemelerinin de döner sermayeden yapıldığı şehir hastanelerinde, çalışan ücretleri güvence altında olmayacak, iş güvencesi yok sayılacaktır.
İddia: Şehir hastaneleri ile ilgili herhangi bir uyuşmazlık olması halinde, uyuşmazlık Türkiye’de mahkemelerde karara bağlanacaktır.
Gerçek: Sağlık Bakanlığı ile şirketler arasında imzalanan sözleşmeler özel hukuk hükümlerine tabi olup çıkacak uyuşmazlıkların da yabancı tahkimde çözülmesi kabul edilmiştir. Sözleşmelerde İngiltere Tahkim Mahkemesinin yetkisinin kabul edildiği ortaya çıkmıştır.
İddia: Şehir hastaneleri hakkındaki tüm belgeler kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
Gerçek: İhale ile ilgili bilgi edinme “ticari sır” gerekçesiyle sınırlıdır. Oysa Devletlerin ticari sırrı olamaz. Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlıkların milletvekillerinden, basından ve vatandaşlardan bilgi saklayarak yarattıkları borçlar uluslararası yatırım hukukuna göre “gayriahlaki borçlar” olup uzun vadede halkın bu borçları ödememe hakkı da vardır.
İddia: Şehir hastanelerinin yer seçimleri uygundur.
Gerçek: Kayseri Şehir Hastanesi bataklığın üzerine yapıldı. Elazığ Şehir Hastanesi kültürel Sit alanı ve şehitlik üzerine yapılmıştır, zemin etüdü yapılmamıştır, altyapısı zayıftır ve lağım taşmıştır, Isparta Şehir Hastanesi şehrin hava kirliliği en yoğun olan yerine yapılmıştır, Bilkent Şehir Hastanesi Ağıl dere yatağına yapılmıştır ve inşaatı sürerken su baskını olmuştur, Bursa Şehir Hastanesi’nin şehir merkezine mesafesi 25 kilometredir.”
Şehir hastaneleri ile ilgili gerçeklerin takipçisi olacaklarını söyleyen Kılıç, TBB ve İTO olarak halkın ve sağlık çalışanlarının hak ve çıkarlarını gözetmeyi sürdüreceklerinin altını çizdi.
Basın açıklamasının ardından sempozyum öğleden sonra “Türkiye’de Şehir Hastaneleri Deneyimleri”, “İstanbul’da Şehir Hastanesi ve Taşınması Beklenen Hastaneler Sorunu” başlıklı oturumlar ile devam edecek. Ardından sempozyumun sonuç bildirgesi açıklanacak.