1 C
İstanbul
6 Şubat Perşembe, 2025
spot_img

Seçim, hayaller, gerçekler… – İşçi Gazetesi

Seçim, hayaller, gerçekler…

ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ, DEĞİLSEK HİÇBİR ŞEY!

Meclis ve cumhurbaşkanlığını belirleyecek 2 aylık seçim tantanası sona erdi. Sonuçlar açıklandı, tartışmaları ise bir süre devam edecek.

Hemen her seçimde olduğu gibi, oy kullanma alanlarından çok sayıda sahte oy kullanımı, muhalifleri sindirmeye yönelik baskı ve saldırı olayları yaşandı. Erzurum ve Urfa’da silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirenler, yaralananlar oldu.

AKP’nin propaganda merkezi haline getirilen Anadolu Ajansı’nın (AA) ilan ettiği sonuçlar, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) ‘evet, budur’ dediği sonuçlar olarak açıklandı.

“HUZUR VE SUHULETLE NORMAL HAYATINIZA DÖNÜN!”

CHP yöneticileri ve partinin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, “Anadolu Ajansı manipülasyon yapıyor, sandıkları terk etmeyin, bizdeki verilere göre seçim ikinci tura kalıyor” açıklamalarının ardından uzun bir süre sessizliğe gömüldüler. Saatler sonra ortaya çıktıklarında kendilerine gözünü kulağını çevirmiş milyonlarca insana, “adam kazandı”, “huzur ve suhuletle normal hayatınıza dönün” çağrısı yaptılar.

CHP, referandum sürecinde olduğu gibi bir kez daha kendilerine umut bağlayan milyonlarca insanın umudunu kırarak evlerine geri dönmelerini sağladı; Atı alan Üsküdar’ı bir kez daha geçti!

Çok sayıda devrimci-sosyalist-sol örgütün de desteklediği HDP’ye Kürt halkı, tüm saldırılara rağmen sahip çıktı. Saray ittifakının hileyle baraj altında bırakmayı göze alamadığı HDP, vekil sayısı itibarıyla 3’ncü parti olarak meclise girmeyi başardı.

SEÇİM KRİZE ÇARE OLUR MU?

Baskın seçim kararı almalarının temel nedeni derinleşen çok yönlü kriz ortamıydı. Kriz, henüz tüm yönleriyle patlamadan bir zafere ihtiyaç duymuş olmalılar… Ancak görünen o ki, öncesinden sonucu garantiye alınmış bu sahte seçim zaferi ile krizden çıkmak için çok geç!

Seçim meydanlarında sanki 16 yıldır ülkeyi uzaylılar yönetiyormuş gibi traji-komik vaatler sıralamaları çaresizliklerinin, tükenmişliklerinin itirafı oldu: “Dış politikamızı yenileyeceğiz”, “OHAL’i kaldıracağız”, “Cari açığı kapatacağız”, “Faizi düşüreceğiz.”

Sonrası, “Millet Kıraathanesi” ve bedava kek-börek-çay!

SÖMÜRÜ, SAVAŞ, RANT DÜZENİ ÇÖKTÜ!

Gerçek şu ki, seçim sonrası süreçte ülke nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturan biz işçi emekçileri daha zor bir yaşam bekliyor.

Ülke ciddi bir borç batağına sürüklendi. Hazine Müsteşarlığının Mart 2018’de açıklanan verilerine göre Türkiye’nin brüt dış borç stoku 31 Aralık 2017 itibarıyla 453,2 milyar dolar, net dış borç stoku ise 291,2 milyar dolar.

Türkiye’nin milli gelirine oranı yüzde 53,3’e varan bu borçlara karşın Merkez Bankasındaki döviz rezervi, Mart 2018 itibarıyla 88 milyar 655 milyon dolar olarak açıklanmıştı.

Kriz, elbette sadece dış borç gibi ekonomik boyutla sınırlı kalmıyor. Sömürü, savaş kundakçılığı, rant ve yağmaya dayalı sistem çökmüş durumda.

Yağmalanacak, satacak, rant devşirilecek kaynaklar tüketilme noktasına getirildi. Halk birbirine düşmanlaştırıldı. ABD’ye tetikçilik yaparak girişilen Suriye macerasının maliyeti ağır oldu. Ve hepsinin faturası bize kesildi, kesiliyor.

KRİZİN FATURASI EMEKÇİLERE KESİLECEK!

‘Çürük-çarık olmasın’ dediğimiz domates, patates, soğanı bile kilo ile alamaz hale geldik. İlk patates ithalatımız ABD, IŞİD vb. çeteler ile birlikte boğazlamaya çalıştığımız Suriye’den!

İğneden ipliğe gelen zamlara bindirilecek yeni zamlar yolda.

Yeni başkanlık sistemini selamlayan patronlar örgütü isteklerini de sıraladı; ‘Vergiler tabana yayılsın. Mali disiplin sağlansın. Çalışma yaşamı düzenlensin. Uluslararası rekabet gücümüz arttırılsın!’

Anlamı, işçilerin, halkın boğazını sıkın bize daha çok para-sermaye aksın demektir.

Ne yapılacak; Ücretler bastırılacak, açık, gizli yeni vergiler konulacak, zam üstüne zam bindirilecek, kaldıysa elde satacak bir şey haraç-mezat satılacak…

Yetmeyecek elbette. Devlet tezgahının dönmesi için de sıcak para lazım ya… İMF, Dünya Bankası vb. tefecilerin kapısı çalınacak. Tefecinin eline düşenin güldüğü görülmüş müdür?

Ağlayacak olan da her halde patronlar, 1000 küsur odalı sarayda iş çeviren sayın yöneticilerimiz olmayacak. Krizin faturasını her zaman yaptıkları gibi biz işçi-emekçilere, yoksul halka keseceklerdir.

EMPERYALİSTLER VE SERMAYE SINIFI NE DERSE O!

Seçim öyle ya da böyle sonuçlandı. Kuşkusuz, işçi düşmanlığı tescilli olan, kendine biat etmeyen tüm kesimleri düşman olarak kodlayan, baskı ve zorbalıkla ayakta duran Saray Rejiminin gitmesi, bu yönetim biçiminden illallah etmiş toplumun önemli bir çoğunluğu için biraz rahat nefes alma olanağı olacaktı. CHP yöneticilerinin de katkılarıyla şimdilik mümkün olmadı.

Ancak bilinmelidir ki, seçimlerden çıkan sonuç ne olursa olsun, önümüzdeki dönemin adımları yine emperyalist merkezler ve Türkiye burjuvazisinin yürümek istediği yöne göre şekillenecektir.

Bu tabloda üreten gücün geleceği yoktur.

Yaşamı her gün yeniden üreten işçi-emekçilerin, toprağı ekip biçenlerin çıkarlarını temsil edecek bir yapı bu çürümüş düzenin içinden çıkmaz, çıkamaz. Bu yapının kurucusu, işçi-emekçilerin bizzat kendisi olmak zorundadır. Ve ön şartı örgütlü olmaktır.

ÖRGÜTSÜZ İŞÇİ SINIFI YOK HÜKMÜNDEDİR!

Biliriz; seçim vb. dönemlerde birden kıymetli oluruz!..

“Sevgili vatandaşlarım”, “Değerli işçi kardeşlerim” diye hitap ederler… “Asgari ücreti 2200 lira yapacağım. En düşük emekli maaşı bir asgari ücret olacak. Mazot 3 liraya inecek… Ben gelirsem yüzünüz gülecek!” gibi güzel sözler ederler.

Seçim biter; “Sen kimsin?” olur; tanımazlar…

Beğenmedin asgari ücret artışını, “gözüne dizine dursun” derler. Grev kararı alırsın sendikanla, “yok öyle grev-mrev” derler. İş cinayetinde ölen kardeşin için isyan edersin, diyanetten hocalar gönderirler, “İsyan etmek günahtır” der. İkna olmazsan hala, basarlar böğrüne tekmeyi.

Sendikaya üye mi oldun, anında kapı önündesin. Patron takmaz anayasayı-hukuku. Korkması için bir neden yok. Tepedekiler kendi temsilcileri. Bir kaçı hariç, sendikalar boş çuval. İşçi bölük pörçük, örgütsüz…

AMA İŞÇİ SINIFI ÖRGÜTLÜYSE HER ŞEYDİR!

Flormar işçisi bunu anlatıyor: ‘Dün korkuyorduk sesimizi çıkarmaya. Aynı bölümde çalışanlar birbirine selam bile vermiyordu. Şimdi etle-kemik gibiyiz. Çok mutluyum, kendimden onur duyuyorum. Direneceğiz sonuna kadar. Sendikanın bayrağını da dikip fabrikaya öyle geri döneceğiz!’

Fransa’da işçiler sorularına yanıt alamadığı için devlet başkanı sarayının doğalgazını uyarı amacıyla 3 saat kestiler… Bakmamız gereken yer burasıdır. Bizim için güzel bir yaşam buradan yeşerecek.

İşçi sınıfı örgütlenecek ve egemenlerin tahtını sarayını başına geçirecek; o zaman herkes haddini, yerini bilecek!

İşçi Gazetesi / 29 Haziran 2018

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN OCAK SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,950AboneAbone Ol