5.4 C
İstanbul
23 Kasım Cumartesi, 2024
spot_img

Sayıştay’ın son raporu: Yolsuzlukları yolsuzluk demeden anlatmak – Çiğdem Toker

Kamu parasını harcarken gösterilen lakaytlık, gevşeklik, özensizlikte herkesin hakkı var, herkesin: Bu ülkede yaşayan, çalışan, üretim yapan emeğiyle geçinen, işçi memur, asgari ücretli, emekli, yönetici, kadın, çocuk, genç, işsiz, aç, yoksul; herkesin hakkı

Sayıştay 2022 yılı raporlarını yayımlamaya başladı. Geçen gün de değindim. Son dönemlerde Sayıştay’ı önemseyerek izleyen herkeste yaygınlaşan bir ortak tereddüt mevcut: Kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu sermayeli şirketlerde yapılan bu Anayasal denetimlerin, yayımlanan raporlara hangi ölçüde yansıdığını bilemiyoruz.

Daha açık söyleyelim: Sayıştay denetçilerinin bulgu ve tespitlerine konu olan bazı vakaların, başlıkların, yayımdan önceki aşamada sansürlendiği, bazı bölümlerin raporların dışında tutulduğu neredeyse herkesin bildiği sır.

Aslına bakarsanız, bu zorlu şartlara rağmen, Sayıştay’ın her bir kurum için hazırladığı rapor ayrı önemde.

Ancak bir rapor var ki onun önemi biraz daha değişik: Kamu idarelerine genel, ilkesel bakışı yansıtan Sayıştay’ın “2022 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu” farklı bir temele oturuyor. Çünkü orada listelenen bulgular, mevcut iktidarın yönettiği kamu kuruluşlarına, işlettiği mekanizmalara nasıl baktığı, kanunlara saygılı olup olmadığına dair bir boy aynası niteliği taşıyor. Neden böyle nitelediğim, raporda listelenen onlarca bulgudan birkaçını paylaştığımda daha iyi anlaşılacaktır.

Kamu ihale “uyanıklıkları” baş rolde 

Öncelikle şu notu düşeyim: Sayıştay’ın, sözünü ettiğim Genel Değerlendirme Raporu’ndaki “Kamu İdarelerine İlişkin Genel Konular” başlığıyla incelenen başlıkların çok büyük bölümü kamu ihaleleriyle ilgili. O başlıklarını içeriklerini okuduğunuzda “yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun” dememek çok zor. Çünkü, Sayıştay’ın bu tespitleri değerlendirip rapora aktarırken “yolsuzluk” kelimesini kullanmadan, hatta dolaylı ifadelerde çevresinden dolaşarak büyük yolsuzlukları anlattığını anlıyorsunuz.

Buyurun…

Hiç gereği yokken pazarlık usulünde ısrar 

Yıllardır yazdığım, kitaba dönüştürdüğüm ve ihale açan sayısız kurumun yüksek özgüvenleri (!) dolayısıyla tabii ki yıllardır vazgeçmediği; ortada sebep yokken Kamu İhale Kanunu’ndaki madde 21/b (pazarlık usulü) ısrarı, geçen yıl da devam etmiş. Rapordan alıntılıyorum:

Denetimlerde bazı kamu idarelerinde, temel ihale usulleri (açık ihale ve belli istekliler arasında ihale) ile karşılanması gereken ihtiyaçların, 4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan şartlar gerçekleşmemesine rağmen pazarlık usulü ile karşılandığı tespit edilmiştir. 4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan şartlar gerçekleşmeden bu kapsamda alım yapılması, Kanun’un temel ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.”

İstisna olmadığı halde istisna maddesiyle alım

Kamu kuruluşlarının bazı mal ve hizmetleri satın alırken Kamu İhale Kanunu’na uyma zorunluluğu yok. Bunlara istisna deniyor. Yani istediği yerden istediği gibi alıyor, istediğine yaptırıyor. Bu durum, bazen ürünün, bazen hizmetin özel nitelikler taşımasından kaynaklanıyor. Örneğin BOTAŞ’ın doğalgaz alımı, erlerin THY ile taşıması için yapılacak sözlemeler, Kamu İhale Kanunu’na tabi değil. Ancak bu durumlar çok ayrıntılı olarak yasada listelenmiş durumda. AKP iktidara geldiğinde altı adet olan istisna sayısı alfabenin harflerini tüketti ikili harf sistemine geçildi. Bu kısmını daha önce defalarca yazdım.

Gelin görün ki, Kamu İhale Kanunu’na tabi olmadan mal, hizmet almak bu iktidarın yönettiği bazı kurumlar için o kadar hayati nitelik taşıyor ki yasaya uymak hiç önemli olmuyor. İstisna hükmü taşımadığı halde yüzlerce milyon liralık alım ihalesiz gerçekleşiyor.

Sayıştay’ın yeni yayımladığı 2022 Genel Değerlendirme raporunda bu anlattığım sorun ile ilgili kısım şöyle:

“Kamu idareleri tarafından gerçekleştirilecek herhangi bir mal veya hizmet alımı ile yapım işinin Kanun’dan istisna tutulabilmesi için 3’üncü maddede sayılan ve şartları açıklanmış olan alımlardan olması veya başka bir düzenleme ile açıkça Kanun’dan istisna edilmesi gerekmektedir. Denetimlerde bazı kamu idarelerinde, 4734 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gereken ihtiyaçların, ilgili mevzuatta belirtilen şartlar gerçekleşmemiş olmasına rağmen, istisna hükümleri kapsamında temin edildikleri tespit edilmiştir. Netice olarak, kamu idareleri tarafından yapılan ihalelerde mevzuatta belirtilen şartlar sağlanmadığı halde istisna hükümlerinin uygulanması 4734 sayılı Kanun’un temel ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. ”

İşi küçük parçalara bölme kurnazlığı

Kamu kurumları, bazen kurumsal ihtiyaçlarını, doğrudan temin yöntemini kullanarak karşılayabiliyor. Bunun anlamı, kamu ihalesi açmadan satın alma işlemi yapabilmesi demek. Ancak doğrudan temin için o ihtiyacın bedelinin Kamu İhale Kurumu’nun her yıl belirlediği parasal limitin altında kalması gerekiyor. Yanı sıra kamu kurumu, doğrudan teminle satın almadan önce, iyi bir piyasa araştırması yapmakla yükümlü. Öyle ya kamu malı, kamu parasına özen göstermek lazım!

Gelin görün ki açık, şeffaf ihale yapmaktan hazzetmeyen bazı kurumlar, bunun da kolay yolunu bulmuş. Alıncak ihtiyacın bedeli, o yıl ilan edilen limiti aşsa bile ihale yapmamak için küçük parçalara bölüp öyle satın almışlar.

Ben demiyorum Sayıştay diyor. Bakın rapordan alıntı:

İlan yapma, teminat alma, ihale komisyonu kurma ve yeterlik kurallarını arama koşullarına bağlı olmaksızın ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak doğrudan temin ile alım yapılabilecek haller sınırlı olarak sayılmıştır. Maddenin birinci fıkrasının (d) bendine göre ise, her yıl Kamu İhale Kurumunca belirlenen parasal limitlerin altında kalan ihtiyaçların doğrudan temin ile alınması mümkün bulunmaktadır. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere temel ihale usulleri ile karşılanması gereken ihtiyaçların maddenin birinci fıkrasının (d) bendi için belirlenmiş olan parasal limitlerin altında kalmak amacıyla kısımlara bölünerek doğrudan temin ile karşılanması Kanun’un 5’inci maddesinde sayılan ilkelere aykırılık taşımaktadır.

Denetimlerde bazı kamu idarelerinde, temel ihale usulleri ile karşılanması gereken ihtiyaçların, her yıl Kamu İhale Kurumunca belirlenmiş olan parasal limitlerin altında kalmak amacıyla kısımlara bölünmek suretiyle doğrudan temin ile karşılandığı tespit edilmiştir.”

Bakmaya zahmet etmemişler

Bitmedi… Bu muhteremler, (artık kimlerse) küçük küçük parçalara bölerek yaptıkları satın alma işleminde, satın aldıkları firmanın yasaklı firma olup olmadığına bile bakmıyorlarmış, iyi mi!

Sizin yerinize okuduğum bu raporda, sakinliği koruma ihtiyacı duyduğumuz ilgili bölüm de (sayfa 39-40) şöyle:

“Denetimlerde bazı kamu idarelerinde;

– Belli süreyi gerektiren doğrudan temin tedariklerinde sözleşme yapılmadığı,

– Alım yapılacak gerçek veya tüzel kişinin Kamu İhale Kurumunun internet sayfasındaki yasaklılar listesinde bulunup bulunmadığının kontrol edilmediği,

– Doğrudan Temin Kayıt Formunun EKAP üzerinden doldurulup kayıt altına alınmadığı tespit edilmiştir. “

Ancak bu kadar

Sayıştay, yolsuzluk kelimesini kullanmadan kamu ihale sistemindeki yolsuzlukları kamuya açık olarak ancak bu kadar anlatabiliyor.

Kamu ihaleleri neden önemli? Basit anlatımla şu nedenden dolayı:

Kamu kurumu, kamu için mal hizmet alıp bina yaptırırken, kamunun parasını harcar. Siz o kamuya meşrebinize göre, bazen millet dersiniz, bazen toplum, bazen de halk…

Ama ne derseniz deyin, kamu parasını harcarken gösterilen lakaytlık, gevşeklik, özensizlikte herkesin hakkı var, herkesin: Bu ülkede yaşayan, çalışan, üretim yapan emeğiyle geçinen, işçi memur, asgari ücretli, emekli, yönetici, kadın, çocuk, genç, işsiz, aç, yoksul; herkesin hakkı.

Bu raporu okur bu yazıyı yazarken, televizyon haberleri, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in New York’ta yatırımcı görüşmelerinden söz ediyor, kredi akışından nasıl da ümitvari olunduğunu anlatıyordu.

Kamu ihale sistemi, bazen kanunu dolanmak için geliştirilen kurnaz metotlarla, bazen de buna hiç gerek duymadan apaçık ihlal ederek çökertilmese, kamu kaynakları yıllardır bitmeyen bu yolsuzluklarla ayrıcalıklı şirketlere aktarılmasa ne New York’larda para aramaya gerek kalırdı, ne de “OVP’ye bağlıyız da bağlıyız” ezberini bu kadar sık tekrarlamaya.

Peki siz hiç, onlarca kez tekrarlanan “OVP’ye bağlı kalma” sözünde benzer bir sözü, kamu ihalelerinde kanuna bağlı kalma için duydunuz mu? Hayır.

Bu sözü hiç duymayışımız ile Sayıştay raporlarının sansürlenmesi gerekçesi arasında görünmez bir bağ var.

KaynakT24

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol