Sarıgazili kadınlar, Vatan İlkokulu önünde bir araya gelerek yürümek istedi. Ancak kadınlar polis tarafından ablukaya alındı. Burada söz alan bir kadın “Kadınlara değil katillere barikat” dedi. Polisin tüm engellemelerine rağmen eylemlerini yapan kadınlar açıklamada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlenecek eylemlere çağrı yaparak halaylar çekti.
Sarıgazili kadınlar, bugün (5 Mart) saat 17.30’da Vatan İlkokulu önünde bir araya geldi. Yürümek isteyen kadınlar polis ablukası altına alınmasına rağmen sloganlarla bekleyişlerini sürdürdü. Burada söz alan bir kadın “Kadınlara değil katillere barikat” dedi. “Yaşasın 8 Mart, yaşasın mücadelemiz” ve “Kadınlar barış istiyorlar” sloganları atıldı. Eylemde halaylar çeken kadınlar basın açıklaması yaptı.
Açıklamada “8 Mart; özgürlük ve eşitlik mücadelesini, yanarak yakan kadınların geleceğimize tuttuğu meşaledir. Özgür kadınla örülü yaşamın yaratılması için verilen mücadelenin sembolüdür. Biz kadınların yüreğinin gümbürtüsüdür 8 Mart. Bugün bizler tüm dünya kadınları, hayatı ve dünyayı kadınlardan yana değiştirmek için örgütlemek için alanları dolduruyor ve en güçlü sesimizle ‘bugün ben de varım, dün de vardım, yarın da var olacağım’ diye haykırıyoruz. Eşitlik, adalet, özgürlük, emek, barış ve dayanışma için seslerimizi birleştiriyoruz. Bu uğurda mücadele vermiş kadınlardan devraldığımız bayrağı yine bugün de dalgalandırmaya devam ediyoruz” denildi.
Kadınların hayatın her alanında şiddete maruz bırakıldığı, tacize ve tecavüze uğradığı ve öldürüldüğü söylenen açıklamada “Eşitsiz, adaletsiz, cinsiyet körü erkek-devlet şiddeti varlığını sürdürdüğü ve kadına yönelik ayrımcılığın sona ermesi için gereken önlemler alınmadığı sürece de cinayetler, taciz, tecavüz ve kadına yönelik şiddet sürecektir. Kadının emek, beden ve yaşam hakkını koruyamayan yasaların da hiçbir meşruiyeti yoktur. İstanbul Sözleşmesi’ni iptal eden erkek-devlet, kadın düşmanı politikalarıyla ve yasalarıyla gerçek yüzünü göstererek, her geçen gün biz kadınların yaşam alanlarını daraltarak, kadın özgürlüğüne ve mücadelesine olan savaşını derinleştirmektedir” denildi.
“Kadınlar, sermayenin çıkarları doğrultusunda ya düşük ücretle çalıştırılıyor ya da kadın emeği görmezden gelinerek değersizleştiriliyor”
Açıklamada hayat pahalılığına ve artan enflasyona da değinilerek direnen işçi kadınlar hatırlatıldı:
“Bugün ekonomi politikalarındaki belirsizlik, enflasyondaki yükseliş, döviz kurundaki dalgalanma çarşıya pazara zam olarak yansıdı. Tüm dünyada hala etkisini sürdüren COVID-19 sürecinde kadınlar katbekat yoksullaştırılmış, evlere kapanmak zorunda bırakılmış ve ev içi emek değersiz kılınarak erkeğe ve devlete muhtaç hale getirilmiştir. Tarihin, emeği üreten, onu toplumsallaştıran kadın gerçekliği, bugün semt pazarlarında çürük meyve toplamakta, karda kışta ucuz ekmek kuyruklarında beklemektedir. KHK eliyle, meslekten ihraçlarla, sürgünlerle, ekonomik krizden kaynaklı büyüyen yoksullaştırmayla toplum iradesiz, umutsuz, yoksul bırakılmak istenmektedir. Kapitalizmin kıskacında kadınlar, sermayenin çıkarları doğrultusunda ya düşük ücretle çalıştırılıyor ya da kadın emeği görmezden gelinerek değersizleştiriliyor. Tüm bunlara paralel olarak, bugün yaşadığımız emeklerine ve haklarına sahip çıkmak için direnen Farplas, Migros işçisi kadınların mücadelesi ve kazanımları ile karşılıyoruz 8 Mart’ı.”
Aysel Tuğluk, Garibe Gezer, Emine Şenyaşar, Aygül Doku…
En temel hakları için sokağa çıkan, hak talep eden kadınlara yönelik saldırıların artığı söylenen açıklamada, “Seçilmiş kadın vekiller, belediye eş başkanları, gazeteciler, devrimciler, on binlerce siyasi tutsak, cezaevlerinde rehin tutularak, ölüme terk edilmektedir. Cezaevleri artık resmi olarak iktidarın cinayet mahalli haline getirilmiş ve tutsakların en küçük hücresine kadar kırımdan geçirilmesi hedeflenmiştir. Bugün Türkiye cezaevlerinde sağlık sorunlarından kaynaklı ölümün sınırında yaşayan yüzlerce siyasi tutsak bulunmaktadır. Cezaevi idaresine itaat etmeyi reddettiği için, işkence ve tecavüze uğrayan Garibe Gezer’in aydınlatılmayan ölümü, Aysel Tuğluk’un tek başına yaşayamayacak olmasına rağmen ATK’nin tahliyesine dair rapor vermemesi, devletin kadın düşmanlığının ve intikam hırsının somut ifadesidir. Zindanlarda olan evlatlarının cenazelerinin çıkmaması için günlerdir adalet nöbeti tutan annelerimiz, her gün adliye önünde ailesinin katliamından sorumlu olanlardan hesap soran Emine Şenyaşar ve Dersim’de kaybedilen Gülistan Doku’nun annesinin ve ablasının adalet çığlıkları, tüm kadınların ortak sesi olmuştur” denildi.
“Savaşın kadınlar için ne anlama geldiğini biz biliyoruz ve değiştirecek olan güç de biziz”
Ukrayna-Rusya savaşına dair açıklamada şunlar söylendi:
“Savaşın, yoksulluğun, sömürünün olduğu yerlerde adalet de yoktur ve bunun acısını da, trajedisini de Suriye’de, Irak’ta ve bizim coğrafyamızda da olduğu gibi kadınlar yaşar, bedelini de yine en fazla kadınlar öder. Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenler, bugün de emperyalist blokların arasında devam eden pazar kavgası, Ukrayna halklarını ateş çemberinin içine atmıştır. ABD, NATO ile Rusya Çin arasındaki kutuplaşma; savaş sürdükçe onların kasalarını dolduracak, halklar yoksulluğa mahkum olacaktır. Hiçbir temiz yüzü olmayan savaş, biz kadınlara başka bir yüzünü göstermekte, kadına karşı şiddetin daha açık hale gelmesine neden olmaktadır. Tecavüz de bu savaş stratejilerinden bir tanesidir. Emperyalist, eril iktidarların savaşında ezilen, sömürülen, katledilen kadınların sesine ses, mücadelesinde ortak oluyoruz. Dolayısıyla savaşın kadınlar için ne anlama geldiğini biz biliyoruz ve değiştirecek olan güç de biziz.”
Açıklamanın sonunda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlenecek eylemlere çağrı yapan kadınlar halaylar çekti.
