Gebze, Ümraniye ve Kırklareli’deki hayvan barınaklarında yaşanan katliamlar sokak hayvanlarının korunması ve refahı konusundaki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Yaşanan katliamlara ve katliamlara tepki gösteren hayvan hakları savunucularının tepkisini barınaklarda görevli veteriner hekimlere şiddet biçiminde yansıtmasına ilişkin Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) ve bağlı odalar ortak açıklama yaptı.
7527 sayılı yasanın genel gerekçesine ülkede yaklaşık 4 milyon sokak hayvanı bulunmasına karşın; 105 bin kapasiteli 322 geçici bakımevi bulunduğunu vurgulayan TVHB, “Yakala-kısırlaştır-tut kuralını içeren 7527 sayılı kanunun kabul edilmesi bugün yaşanacak problemleri işaret etmekteydi. Kanunun çıkarılma sürecinde bu gerçeği defalarca kez dile getirerek uyarılarda bulunmamıza rağmen dikkate alınmadı” diyerek bugün yaşanan katliamların kanunun doğal sonucu olduğuna dikkat çekti.
Hayvan katliamlarına dönük tepkinin veteriner hekimlere yöneltilmesini de eleştiren TVHB, “Bu olaylar sonrasında da maalesef her zamanki gibi sorunun asıl nedenlerine bakılmamış, en kolay yol seçilerek belediye başkanları ve yöneticilerinin bilgisi yokmuş gibi tüm veteriner hekimler ve veteriner hekimlik mesleği hedef gösterilmiş, değerlendirme süreçlerinin tamamlanması beklenmeden adeta yargısız infazlara başlanmıştır” dedi.
“Saldırılar sürerse çalıştıracak veteriner hekim bulunamayacak”
Ötanazinin hayati fonksiyonları geriye dönemeyecek kadar hasar görmüş hayvanlar için gerçekleştirilebileceğine dikkat çekilen açıklamada, “Sağlıklı hayvanların itlafı, veteriner hekimler açısından etik, insani ve vicdani olarak kabul edilemez. Veteriner hekimlerin bu bilinçle görevlerini yerine getirdiğini biliyoruz. Donanımı, altyapısı, yardımcı personeli yetersiz, adeta sürgün yerlerine dönüştürülmüş ortamlarda, yöneticilerin ve sözde hayvan severlerin mobbingi ve şiddeti altında fedakarca çalışarak hayvan refahı ve sağlığı hizmeti veren tıp eğitimi almış bir meslek grubuna, toptancı bir yaklaşımla yapılan saldırıları ve yakıştırmaları asla kabul etmiyor, şiddetle kınıyoruz. Bu yaklaşım esasen hayvan sağlığı ve refahına yönelik hizmet için engel oluşturmaktadır. Bu saldırılar devam ederse yerel yönetimlerde görev alan meslektaşlarımızın sayısı azalacak, sahipsiz hayvanı tedavi edecek belediye veteriner hekimi bulunamayacaktır” denildi.
“Sokaktaki hayvan popülasyonu artacak”
Yeni yasanın yaratacağı sorunların ilerleyen süreçlerde büyüyeceğine de değinilen açıklamada “İlgilileri uyarmak istiyoruz; toplanan hayvanların sokağa bırakılmasını önleyen hüküm nedeniyle kapasite sorunu yaşayan belediyeler artık kısırlaştırma için hayvan toplamamaktadırlar. Bu durum, popülasyonun kontrol altına alınamamasına ve gelecekte daha büyük sorunlarla karşılaşmamıza neden olacak. Yirmi yıl önce yürürlüğe giren ancak gerektiği gibi uygulanmayan Hayvanları Koruma Kanunu’nun tüm ülkede uygulanması için gerekli adımların atılması elzemdir. Toplumun güvenliği, hayvanların sağlığı ve refahını gözeterek, yakalama, kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşatma ile birlikte üretimin, kaçakçılığın ve satışın engellenmesi için hiç vakit kaybetmeden çalışmalar başlatılmalıdır. Çıkarılacak yönetmelikle kısırlaştırılan hayvanların 2028 yılı sonuna kadar alındığı yere bırakılmasının önü açılmalıdır” ifadelerine yer verildi.
“Barınak ve kısırlaştırma için bütçe ayrılmalı”
Devletin yerel yönetimlere barınak kapasitelerini arttırması, rehabilitasyon ve kısırlaştırma çalışmaları için maddi destek sağlaması gerektiği vurgulanan açıklamada, “Mevcut şartlar altında 4 milyon hayvanı 105 bin kapasiteli barınaklara toplamak, bu hayvanların ölümle yüz yüze gelmesi anlamına gelir. Sorunun yeterli barınak kapasitesi ve sürdürülebilir kısırlaştırma programlarıyla mümkündür. Uygulanmayan, denetlenmeyen yasanın tüm sorumluluğunu sağlık hizmeti veren veteriner hekimlere yüklemek, mesleğimizi kamuoyu önünde farklı tanımlamalarla rencide etmek ve hedef göstermek sadece kolaycılıktır. Bu davranışlar devam ederse iş bırakmaya kadar giden tepkiler göstereceğimizi duyuruyor; insan ve hayvan sağlığı için çalışan meslektaşlarımıza ve mesleğimize yönelik olarak gerek sosyal medyada gerekse çalışma alanlarında yapılan hakaret ve saldırılar için ivedi bir şekilde hukuki yollara başvuracağımızı ifade etmek istiyoruz” denildi.