Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi’nin son raporu, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarının arttığını gösterirken, Rusya, Tahran ve Washington arasında arabuluculuk yapma teklifinde bulundu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Tahran ziyareti ve Kremlin’in açıklamaları, Moskova’nın bu konudaki rolünü güçlendirme çabalarını işaret ediyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi’nin son raporu, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarındaki artışa dikkat çekiyor.
Grossi, son üç ayda İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarında yüzde 50 artış olduğunu belirtti.
Bu gelişme, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’a yönelik “maksimum baskı” politikası ve İran Devrim Lideri Ayetullah Ali Hamenei’nin ABD ile herhangi bir görüşmeye karşı çıkması nedeniyle, İran nükleer dosyasına diplomatik çözüm ihtimalinin azaldığı döneme denk geldi.
Tüm bu olumsuz havaya rağmen, başta Rusya olmak üzere bazı taraflar, Tahran ile Washington arasında arabuluculuk yaparak gerilimi düşürmeye çalışıyor.
UAEA’ın yeni yıldaki ilk Yönetim Kurulu toplantısı, 4 Mart Pazartesi günü başladı ve 8 Mart Cuma gününe kadar devam edecek. Toplantıda İran dosyası geniş yer tutuyor.
Rafael Grossi’nin periyodik raporuna göre, İran’ın Kapsamlı Ortak Eylem Planı (nükleer anlaşma) ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması kapsamındaki nükleer taahhütlerine uyumu tartışılıyor.
Raporda, ajansın garanti anlaşmaları ve nükleer anlaşma alanındaki belirsizliği nedeniyle yanıtlanmamış sorular olduğu görülüyor.
İran’ın yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoku, 8 Şubat itibarıyla yaklaşık 275 kilograma ulaştı. Bu, Kasım 2024’e göre 92,5 kilogramlık bir artış anlamına geliyor.
Raporda, yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş yaklaşık 42 kilogram uranyumun, zenginleştirme oranı yüzde 90’a çıkarılırsa teorik olarak bir atom bombası yapmak için yeterli olduğu belirtiliyor.
Bu nedenle, İran’ın yüksek saflıkta uranyum stoku, bu hızla devam etmesi halinde altıdan fazla atom bombası üretmek için yeterli hammadde sağlayabilir.
İran’ın yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoku, son üç ayda yüzde 50 arttı. Bu oran, önceki üç ayda sadece yüzde 11’di.
Grossi, raporunda İran’ın “bu tür malzemeleri üreten nükleer silahı olmayan tek ülke olduğunu ve bunun son derece endişe verici olduğunu” açıkladı.
Tüm bunlar, İran ile ajans arasında yaşanan bazı anlaşmazlıkların çözümünde somut ilerleme kaydedilmediği bir dönemde yaşanıyor. Bu anlaşmazlıklar arasında şunlar yer alıyor:
— Beyan edilmemiş yerlerde bulunan uranyum izleri,
— UAEA’nın nükleer tesislerdeki gözetim kameralarının verilerine erişimindeki zorluk,
— Bazı uzmanlarının İran’a girişinin kısıtlanması.
UAEA Yönetim Kurulu, kasım ayındaki bir önceki toplantısında, İngiltere, Fransa ve Almanya’nın ortak önerisi ve eski Başkan Joe Biden yönetiminin desteğiyle, İran’ı ajansla derhal işbirliği yapmaya çağıran bir kararı onaylamıştı.
Bu kararda, genel direktörden İran dosyası hakkında daimi raporlardan ayrı olarak kapsamlı bir rapor hazırlaması istenmişti.
Ancak Grossi, ajansın mevcut toplantısında bu kapsamlı raporu sunmadı. Bunun yerine, İran’ın nükleer programı hakkında periyodik ve rutin raporlar sundu.
Genel direktörün kapsamlı raporunu mevcut toplantıda sunması halinde, muhtemelen İran dosyasıyla ilgili en canlı ve çelişkili tartışmalara dönüşecekti.
Raporun gecikmesi nedeniyle bir sonraki toplantıya ertelendiği belirtiliyor. UAEA Genel Direktörü’nün kapsamlı raporunun nihai metninin birkaç hafta sonra, yani en geç önümüzdeki nisan veya mayıs aylarında tamamlanması bekleniyor.
Bu da Yönetim Kurulu’nun bir sonraki toplantısına kısa bir zaman kala gerçekleşecek.
Grossi’nin kapsamlı raporunda çözüme kavuşturulamayan ihtilaflı konuların yer alması halinde, Avrupalı tarafların “tetik mekanizmasını” (İran’a karşı BM yaptırımlarının otomatik olarak geri dönmesi) harekete geçirmesi ihtimal dışı olmayacak.
İran’ın nükleer programının hızı artarken, bu dosyadaki anlaşmazlıkları çözme süreci çok yavaş ilerliyor.
Trump’ın 4 Şubat’ta İran’a yönelik azami baskı genelgesini imzalaması, İranlı yetkililerde karamsarlığa yol açtı ve ABD yönetimiyle görüşmelere girmekten kaçındılar.
Hamenei, ABD ile herhangi bir görüşmeyi “onursuz, akıl dışı ve aptalca” olarak nitelendirdi. Bu durum, diplomatik çabaları sona erdirmeden anlaşmanın geleceği hakkında kasvetli bir tablo çizdi.
Geçtiğimiz hafta, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Tahran’ı ziyaret etti. Ondan önce de Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad es-Sani de Tahran’a gitmişti.
Bu iki ziyaretin hedeflerinden birinin, Amerikalılar ve Ruslar arasındaki gerilimin azalmasıyla Moskova’nın tecrit halinden çıkması ve diplomatik olarak hareket etme fırsatı bulması sonrasında, Tahran ile Washington arasında arabuluculuk yapmak olduğu söyleniyor.
Konuya vakıf bir diplomatik kaynak, el-Ahbar‘a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Lavrov, Tahran ziyaretinde Amerika’dan özel bir mesaj getirmedi, ancak İran liderlerini Riyad’daki Amerikalılarla yapılan son görüşmeler hakkında bilgilendirdi. Özellikle İran’da, Rusya’nın Amerika ile gerilimi azaltma ve Ukrayna savaşında tavizler alma karşılığında kendisinden uzaklaşabileceği yönünde endişeler vardı.”
Kaynak, “Rusya, İran nükleer dosyası için yeni bir diplomatik yol (nükleer anlaşmayı yeniden canlandırma görüşmelerine benzer) geliştirmeye ve bunun bir parçası olmaya çalışıyor. Bu nedenle, Washington ile ilişkilerindeki son gelişmeler ışığında, İran ve ABD arasında bir şekilde arabuluculuk yapmak istiyor,” ifadelerini kullandı.
Kaynak, “Rusya’nın davranışı, İran ve Amerika’nın doğrudan anlaşmasını istemediğini, aksine diplomatik sürecin ve anlaşmanın bir parçası olmak istediğini gösteriyor,” diye ekledi.
Bu bağlamda Kremlin, Rusya ve ABD arasındaki gelecekteki görüşmelerin İran nükleer programı hakkındaki tartışmaları da içereceğini belirtti.
Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, bu konunun geçtiğimiz ay iki ülke arasında yapılan ilk görüşmelerde “ele alındığını” söyledi.
Rus devletine ait Krasnaya Zvezda kanalı, Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov’un, Başkan Vladimir Putin’in Tahran ve Washington arasında nükleer dosya konusunda arabuluculuk yapmayı kabul ettiğini aktardı.
Bloomberg haber kuruluşu da salı günü konuya vakıf kaynaklara dayandırdığı haberinde, Rusya’nın Donald Trump yönetimine İran’ın nükleer programı ve Tahran’ın bölgedeki Amerika karşıtı güçlere verdiği destek de dahil olmak üzere çeşitli konularda İran ile iletişim kurmasına yardımcı olmayı kabul ettiğini bildirdi.
Reuters ise kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir kaynağa dayanarak, Rusya’nın arabulucu rolü oynamayı teklif ettiğini, ancak bu rolü oynamasının istenmediğini aktardı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekai, Rusya’nın İran ve Amerika arasında arabuluculuk teklif edip etmediği sorusuna şu yanıtı verdi: “Ülkelerin yardım ve iyi niyet temelinde görüşmelerde arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını açıklamaları doğaldır.”