18.3 C
İstanbul
21 Kasım Perşembe, 2024
spot_img

Rüşvet, jest; Saray Rejimi ve CHP – Fikret Soydan

"Rüşvet aslında jest ile bağlantılı bir kavram demektir. Yani, siz birisine rüşvet verdiniz mi, onun karşılığında aldığınız şey “jest”tir. Mesela öğretim üyesi olacaksınız, YÖK bu konuda yetkili ise, siz YÖK’ten bir “jest” istemelisiniz ve elbette bunun bir bedeli, yani parasal karşılığı, ederi vardır. Siz ödemenizi yaparsınız, onun karşılığında ise jest alırsınız. Özel’e göre, bu gayet normal bir alışveriştir. Zaten Özel de “normalleşme” konusunda çok ciddidir. Demek “rüşvet”, normalleşirken “jest” ile yakından bağlanıyor. Hem sonra, Özel, görüldüğü gibi, iki ülkenin müttefik olduğunu da bildiğini ilan ediyor. Yani, eğer müttefik iseniz, bu durumda rüşvet verilmesinin ne sakıncası olabilir! Hem zaten “normalleşiyoruz” ya."

Gerçekten, Özel midir? Yani, “special” anlamında, özel midir? Özgür olmadığını biliyoruz. Onu sormuyoruz. Özgür değildir, ama “özel” olma hevesindedir. Soyadına uygun olarak “özel” değil, Saray Rejimi için “özel” olmalıdır.

TC devleti, CHP eli ile toplumsal muhalefeti kontrol altına almaya çalışıyor. Bunu artık herkes anlıyor olmalıdır. Özgür Özel’in 1 Mayıs Saraçhane pratiği ya da 2 Mayıs Erdoğan önünde hazır olda olma pratiği, “sokaklara çıkacağız” pratiği, işçi eylemleri gelişirken ortaya koyduğu suskunluk pratiği, belediyeler üzerinden Saray’ın sadaka sistemine bağlılığı, onun “özel” olarak hazırlandığını gösteriyor.

Ayaktan vuruldu iddiaları karşısında acemi bir komedyen gibi “ayak röntgenim budur” demesi, aslında sadece onun durumunu yansıtmıyor, Saray Rejimi’nin pespaye hâlinin, çözülüşünün de yansıması oluyor.

Anne-babası tarafından tembihlenmiş çocuklar gibi, sürekli dolduruluyor. Dolduran ise, ne yaptığını ya bilmiyor ya da ne yüklersek fark etmez, hâlimiz budur demeye getiriyor.

ABD’de, New York Belediye Başkanı Eric Adams hakkında yürütülen rüşvet ve yolsuzluk soruşturması, büyük bir rastlantı ile, Erdoğan’ın ABD ziyaretine denk geliyor.

Erdoğan, ABD’de BM Genel Kuruluna katılmak için gittiğinde, yine ne tesadüftür ki, Özgür Özel, özel olarak “davet” ediliyor olmalı ve New York’a gidiyor.

Ne düşünürsünüz? Elbette, efendi, yani ABD, Özel ve Erdoğan’a birlikte ayar vermek istiyor. Konunun ne olduğunu bilmesek de, savaş ile ilgili olduğunu tahmin etmek zor değil. Ama bu ziyaret çakışması, aslında daha ince ayarlar için yapılmış olmalıdır. Özel, öyle koşarak ve aşkla New York yolunu tutmuştur. Tahmin etmek zor değil. Zaten ayağı da iyileşmiştir, koşarak gitmesi için uygun hâldedir.

Ama işler birden karışıyor.

New York Belediye Başkanı, kendisi Yahudi lobisine de yakın olarak tanınmaktadır, Eric Adams hakkında soruşturma savcılığa yansıyor.

Sözü geçen soruşturmada, Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak (yani eski soyadı ile Erdoğan) isimleri de geçiyor. Konu, bu ana kadar yansıyan bilgilere göre, New York’taki Türkevi’dir. Hatırlayınız, Kızılay, Bilal’in vakfına büyük paralar hibe ederek, bu paraları New York’a taşıyarak, bir Türkevi yapıldı. Türkevi’nin açılacağı gün, elbette önceden belli. Ama binanın itfaiye onayı gerekiyor. Ve E. Adams, rüşvet alarak, bu onayı veriyor ve bina açılıyor. Türken Vakfı, birçok işadamı, bu dosyanın içinde. Ya da buna ilişkin deliller, telefon konuşmaları vb. var.

İşte, Erdoğan BM toplantısı için New York’ta iken, şans bu ya, Özel de oradadır. Yani, bizim “uzman” soytarılarımızın deyimi ile “iktidar ve muhalefet” New York’ta buluşuyor. Ve tam bu noktada, savcılık dosyayı devreye sokuyor.

Erdoğan, pişmişliği var, hemen uçağa atlıyor ve Türkiye’ye dönüyor.

Bu durumda gazetecilere yanıt verme işi, Özel’e kalıyor.

Özetle şöyledir:

– Efendim, New York Belediye Başkanı’na rüşvet olayını nasıl karşılıyorsunuz?

Yanıt: Biz Amerika ile müttefikiz (Bu arada, bravo, bunu biliyormuş, diyerek alkış sesleri gereklidir ama yok. Demek basın yeterince “eğitilmiş” değil). Onlar bize bir jest yaptılar (Yani Amerikalılar, rüşvet karşılığında Türkevi’ne itfaiye belgesini vererek “jest” yapmış olmuşlar). Biz de onlara Atatürk Orman Çiftliği’nde bir jest yaptık.

– Efendim, siz muhalefetsiniz yani.

Yanıt: Evet, biz Türkiye’de muhalefetiz ama burada Türkiye partisiyiz.

Benim ilgimi çeken konuşma burasıdır.

Bu konuşmaların hem fazlası var, hem de lütfen, birebir aynı sözleri alıntılamamı da beklemeyin. Çünkü, komedyenlerde doğaçlama ileri düzeyde gelişmiştir ve Özel, bir komedyen olma yolunda merdivenleri tırmanırken, bu aynı sözleri, çok farklı biçimde de söyleyebilecek yeteneğe de ulaşacaktır. Bu nedenle, sözlerini tek tek alma işini lütfen, siz bulun.

Demek neymiş?

1- Rüşvet aslında jest ile bağlantılı bir kavram demektir. Yani, siz birisine rüşvet verdiniz mi, onun karşılığında aldığınız şey “jest”tir. Mesela öğretim üyesi olacaksınız, YÖK bu konuda yetkili ise, siz YÖK’ten bir “jest” istemelisiniz ve elbette bunun bir bedeli, yani parasal karşılığı, ederi vardır. Siz ödemenizi yaparsınız, onun karşılığında ise jest alırsınız.

Özel’e göre, bu gayet normal bir alışveriştir. Zaten Özel de “normalleşme” konusunda çok ciddidir. Demek “rüşvet”, normalleşirken “jest” ile yakından bağlanıyor.

Hem sonra, Özel, görüldüğü gibi, iki ülkenin müttefik olduğunu da bildiğini ilan ediyor. Yani, eğer müttefik iseniz, bu durumda rüşvet verilmesinin ne sakıncası olabilir! Hem zaten “normalleşiyoruz” ya.

Neymiş, onlar, yani Amerikalılar, bize yani Türkiye’ye, Türkevi’ne itfaiye raporunu vermek için, rüşvet karşılığında bir jest yaptılar.

Biz ise onlara Atatürk Orman Çiftliği içinden yer vermişiz. Bu da bizim “jest”imiz. Peki, bizim bu “jest”imiz karşılığında, kim ne kadar para aldı? Öyle ya, New York Belediye Başkanı’na bizimkiler, jest karşılığı olarak bir hayli rüşvet vermişler. O kadar ki, bir kere daha seçilirsem, diyor Eric Adams, New York’u bir Türk yönetecek diye düşünebilirsiniz. Peki, Atatürk Orman Çiftliği konusunda ABD kime ne rüşvet vermiştir?

Müttefikiz ve onlar bize biz onlara yardımcı oluyoruz ve jest yapıyoruz. Bunda ne var? İyi ama bu jestlerin bedelleri nasıl belirleniyor? İyi, tamam ortada bir jest var ama New York Belediye Başkanı hakkındaki dosyada, bu jestler suç ve rüşvet ve yolsuzluk olarak adlandırılıyor.

Bilal ve Esra adlarını görünce, uyanık Erdoğan hızla ülkeye dönüyor. Ama Özel, cesurdur ve soruları cevaplıyor.

Öyle ki, artık ülkemizde komedyenlere ihtiyaç yok.

Gazeteciler, muhalefet partisi olarak fikrini sormakta ısrar edince, yanıt müthiş: Biz Türkiye’de muhalefet partisiyiz, ama burada, yani yurtdışında, Türkiye partisiyiz.

Siz hiç duydunuz mu, Türkiye partisi var mı?

Türkiye partisi eğer varsa, Ankara’da muhalif ve New York’ta Türkiye partisi mi oluyor?

Şimdi, hiçbir komedyen, bu sözleri böylesine büyük bir aymazlıkla söylemez.

Ama, doğrusu, bu gidişle komedyenlere de iş kalmayacak. Özel, bu hevesle, onların işini de üstlenecek.

Türkiye partisiyiz, aslında devlet partisiyiz demektir. Türkiye partisiyiz, aslında siz bizim muhalif olmamıza aldırmayın, biz gerçekte Saray Rejimi’nin bir parçasıyız, hem de esaslı parçalarından biriyiz demektir.

Zaten biz de bunu söylüyoruz, Saray Rejimi, sadece AK Parti ve MHP’den oluşmuyor. İçinde CHP ve diğer tüm burjuva partiler var.

CHP politikası budur. Halkı uyutmak, kitlelerin direnişini kırmak için polisini, ordusunu, basınını, mahkemesini devreye sokmak, Saray Rejimi’nin yetersiz kaldığı durumlarda kitlelerdeki öfkeyi boşa çıkarmak. CHP budur. CHP, bir sosyal demokrat parti değildir. CHP, tıpkı AK Parti gibi, devletin ve büyük tekellerin partisidir.

Ve her biri, adım adım parti olmaktan da çıkmaktadır. Her biri, biraz mafyatik bir tarikat gibidir.

Şimdi, acaba, Özel, Amerikalıların Atatürk Orman Çiftliği için kime rüşvet verdiklerini bulup ortaya çıkaracak mıdır?

Rüşvet, CHP için ne denli “normal” hâle gelirse, iktidarı o denli çabuk mu alacaklarını düşünüyorlar?

Rüşvet “normal”dir, biz bunu zaten fiilen yaşıyoruz. Özel belki bilmez, ama ister Erdoğan’a, ister Amerikalılara sorabilir, onlar rüşvetin Türkiye toplumunda ne denli yaygın olduğunu ve “normal” olduğunu anlatacaktır. Ve bu elbette ki “normal”dir. Mesela trafik polislerine rüşvet verilir. Ya da savcılara ya da diğerlerine.

Ama trafik polisinin rüşveti aldıktan sonra, sürücülere, vatandaşlara “jest” yaptıklarını hiç bilmiyorduk. Meğerse, bizden rüşvet isteyen herkes, aslında bize “jest” yapmak istemektedirler. İşte bunu yeni öğrendik. Jest konusunda da bir sınır olmadığını anlamak mümkün.

Bir de tabii, büyük bir kavramsal açılım içinde olduğunu öğrendik.

“Kavramsal açılım” derken, uydur uydur diz ipe şeklinde anlamalısınız.

Neymiş, içeride muhalefet partisi olabilirsiniz ama New York Belediye Başkanı’na rüşvet verilmiş ise, hemen Türkiye partisi olmalısınız.

Demek, Özel, Erdoğan’a çok çabuk ayak uydurmaktadır.

Rüşvet denildi mi, yakında, “bu bayrak inmez”, “bu ezan sesleri susturulamaz” diyecektir.

Elbette adım adım. Hepsi de bir anda olmuyor.

Özel, Saray ve New York “terbiyesinden” geçmekte kararlıdır. Ama bu terbiye, aslında NATO tedrisatıdır.

Demek yakında, savaş konusunda da ilgiye değer komikliklerini izleyeceğiz.

Soru şudur: Sayın Özel, sizin bu söylediklerinizi, bu yaptıklarınızı zaten AK Parti de, MHP de yapmaktadır. O hâlde size içeride de Saray Partisi dememizin bir sakıncası var mı? Siz de kişisel olarak, ne ödersiniz bilemeyiz ama Saray’dan bir jest almalısınız.

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol