Uzun uzadıya yazılması gereken bir başlık ama kısa yazacağım.
Kuşkusuz uzman ve temiz ellere değil de hırsızlara teslim edilen bir ekonominin düzgün gitmesi mümkün olmaz.
En tepedeki insanın çocuklarını trilyonlarca servet sahibi yapmak için akla hayale gelmeyecek kire pisliğe bulaştığı, ekonomiden sorumlu bakanların bir İsviçre saatine tenezzül edip rüşvet olarak kabul ettiği bir ülkenin çivisi çıkar tabi, ama Türkiye gibi geniş bütçeli bir ülke bu ‘kadarcık’ işlerle bu kadar kolay batmaz.
Dolardaki son yükselişle birlikte trilyon dolara doğru yol almaya başlayan dış borcun ana sebebi yukarda saydığımız sebeplerle olmaz, olamaz.
Şimdi bazı rakamlara bir göz atıp gerçeği görmeye çalışalım:
Bir F 16 uçağının sadece bir saat havada kalmasının maliyeti 25.000 dolar ve kullandığı mühimmat (bomba vs) 650–10.000 dolar arasında değişiyor. Yani bir uçağın bir saatlik maliyeti ortalama 100.000 dolar.
Bir örnek:
‘Ordunun Kuzey Irak’a yaptığı 4 saatlik operasyonun maliyeti 20 milyon dolar. Bunun 5 milyonu uçakların benzini. 13 milyonu bombalar ve 2 milyonu da yerden atılan topların maliyeti.’ (BİA haber merkezi, 18 Aralık 2007)
Yukarıda BİA’dan aldığım bu örnek 40 yıldır süregelen savaşın sadece bir gününün 4 saatlik maliyeti. O operasyona 54 uçak katılmıştı.
Daha yakın tarihten de bir örnek verelim: Efrîn hava saldırıları 59 gün sürdü. Övüne övüne ‘72 uçakla vuruyoruz’ dendi ve 59 gün gece gündüz, neredeyse aralıksız bombardıman yapıldı.
Türk hava kuvvetlerinin kullandığı MK 82, MK 83 ve MK 84 diye bilinen 250, 500 ve 980 kiloluk bir bomba tipi var ki, tanesi 26 bin dolar. Uçaklar her seferinde bu bombalardan bir kaç tane atarak üslerine dönüyor, yeniden yüklenip tekrar tekrar geri geliyorlar.
Bu operasyonun maliyetini hesaplamak benim matematik bilgimi aşar. Ancak işin bu bölümünü görmezden gelen siyasiler ve ekonomistler zaten biliyorlardır.
Biraz da kara savaşından bahsedelim isterseniz. Tanklar ve toplarla yapılan atışların ve harcanan top ve mermilerin haddi hesabı yok. Bu atışlar için önceden keşif uçaklarınca bilgi toplanıyor. Bu keşif uçuşlarında da oluşan maliyet dudak uçuklatıyor.
Bu yazıyı hazırlarken ‘bir bilene’ sordum, 3 Kalaşnikof mermisi 1 dolardan satılıyor. Ki burası biraz da ucuz bir pazar. Türk ordusu çoğunlukla Amerikan piyade silahları kullanıyor. Onların mermisini de aynı fiyattan sayalım. Otomatiğe alınmış bir piyade tüfeği 28-30 mermiyi bir kaç saniyede tüketiyor. Yani karadan yapılan bir kaç günlük operasyonda on binlerce mermi yakılıyor. Orta ve ağır makinalı tüfeklerde ise maliyet çok daha fazla…
Bir iki operasyonun maliyetine dair ortaya çıkan bu tablodan sonra 40 yıldır süren bu savaşın genelini düşünürsek, bu tabloya; çetelere, örtülü işlere, ölen asker yakınlarına verilen tazminatları, kaza kırıma uğrayan uçakları, helikopterleri, tankları, topları da eklersek oluşan ve trilyon dolara doğru giden borcun esas kaynağına da ulaşmış oluruz…
Peki bundan sonra ne olacak?
Tabii ki seçim sonrası TC yetkililerinden ‘süreç’ kelimesini yeniden duymaya başlayacağız.
Ancak bu kez öyle ‘buyrun gelin barış süreci başlatalım’ demekle olmaz bu iş. Kürt tarafında oluşmuş tecrübeler var ve muhtemelen aşağıdaki mesajlar verilecek:
Oturun anayasayı kökten değiştirin.
En başa ‘Bu ülke Kürtlerin, Türklerin, Anadolu’da yaşayan bütün halkların ortak yurdudur, bu ülkede var olan bütün halklar eşit haklara sahiptir’ diye yazın.
Başta Sayın Öcalan ve rehin olarak tutulan tüm diğer devrimcileri, gazetecileri, genç öğrencileri serbest bırakın. Gasp ettiğiniz belediyeleri halkın seçtiği insanlara teslim edin, valilerin halk tarafından seçileceği ve insanların istedikleri şahıslarca yönetilmelerinin önünü açın.
Alevileri rahat bırakın ve sorunlarını çözün, Çerkesleri, Lazları ve tüm diğer azınlıkları asimile etmekten vazgeçin, herkes kendi bölgesinde dilini kültürünü rahatça kullansın.
Güney ve Batı Kürdistan’daki güçlerinizi derhal geri çekin, iğrenç DAIŞ ve benzer çetelerle ilişkilerinizi derhal kesin.
Bütün bunlar için yeniden masa kurmaya gerek yok, zaten siz bu kafadayken o masaya gelip oturacak muhatabınız da ‘yok’.
Bütün bunları yaptıktan sonra ekonomiyi de namuslu ellere teslim edin, halktan çaldıklarınızı da yerine iade edin ve bakın bakalım, ülke kısa vadede nasıl toparlanıyor.
Aksi durumda battınız, gidiyorsunuz. Ama unutmayın ki şu sıralar sizi dünyada kabul edecek ülke yok gibi görünüyor.
Hadi size kolay gelsin…
Necmettin SALAZ