MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER), Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (MA- TUHAYDER), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Asrın Hukuk Bürosu, Din Alimleri, Kürt Araştırmalar Derneği ve Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM), 19 Kasım’da İstanbul’dan Gemlik’e yapılacak “Özgürlük Yürüyüşü’ne” ilişkin HEDEP il binasında basın toplantısı düzenledi.
“İnkar politikaları özellikle Kürt halkını hedef almıştır”
Toplantıda basın metnini okuyan MA-TUHAYDER Eşbaşkanı Dilek Sönmez Demir, ulus-devletin inşasıyla birlikte bu coğrafyada yaşayan halklara, tekçilik üzerinden baskı ve asimilasyon politikalarının dayatıldığını söyledi. Demir, “Özellikle Kürt halkına yönelik inkar politikası, Kürtlerin temel haklarını, kültürünü, anadilini, yaşam alanlarını hedef almıştır. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken geride bırakılan 100 yıllık Cumhuriyet, Kürt sorununun demokratik çözümünden yana bir çözüm geliştiremediği gibi, ikinci yüzyılında da savaş politikalarında ısrar ederek, devam etmektedir” dedi.
“Tecrit, tüm demokrasi güçlerinin ortak sorunudur”
Kürt halkına dönük baskı ve savaş politikalarının ise AKP-MHP iktidarı döneminde derinleştirilerek olağan bir hale dönüştürüldüğüne dikkat çeken Demir, “Anayasanın, AHİM kararlarının askıya alınmasıyla, Kürt halkının iradesinin gasp edildiği kayyım rejimiyle, siyasi kırım operasyonlarıyla, rehin alma politikalarıyla Kürtlere ve bütün topluma yönelik bir düşman hukukun uygulanmaktadır. Anadilimiz üzerindeki baskılar karşısında anadilini savunanların linç edilmeye çalışılması bu iktidarın kutuplaştıran siyasetinden bağımsız ele alınamaz” diye belirtti.
AKP- MHP iktidarının, Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki ısrarının, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uygulanan tecritle doğrudan bağlantılı vurgulayan Demir, tecridin Kürt halkı ve kazanımlarına dönük “düşmanlık hukukunun” bir sonucu olduğuna işaret etti. Demir, “25 yıldır İmralı’da Sayın Abdullah Öcalan üzerinden derinleştirilen mutlak tecrit, Kürt halkının ve özgürlüğü için direnen halkların tecrididir. Bunun yanı sıra tecrit edilmek istenen Kürt sorununun demokratik çözümü ve Türkiye halklarının barış hakkıdır. İşte tam da bu yüzden tecridi kırmak, buna öncülük etmek en çok da toplumsal güçlerin, öznelerin gündemi olmak zorundadır. Tecrit sadece Kürt halkının sorunu değil, tüm demokrasi ve özgürlük güçlerinin ortak sorunudur. Çünkü tecrit edilen aynı zamanda birlikte yaşam ısrarımızdır” diye belirtti.
“Onurlu bir barışı inşa etmektir”
İmralı’da yürütülen tecride karşı öncelikli sorumluluklarının demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmek olduğunu söyleyen Demir, “Bu aynı zamanda savaş ve şiddet politikalarına karşı onurlu barışı inşa etmektir. Yaşam alanlarımızı terk etmek zorunda kalan, göç yollarında her türlü hukuksuzluğa, haksızlığa maruz kalan bizler bu yeni yaşamı inşa etmeye mecburuz” şeklinde konuştu.
Özgürlük Yürüyüşü’ne çağrı
Bu anlamda Abdullah Öcalan’a dönük tecridin kaldırılarak fiziki özgürlüğünün sağlanmasının en temel gündemleri olduğunu belirten Demir, 19 Kasım’da İstanbul’dan Gemlik’e yapacakları Özgürlük Yürüyüşü’nün de bu kapsamda yapılacağını söyleyerek, şu çağrıda bulundu:
“Toplumu nefessiz bırakmak isteyenlere karşı rahat nefes alabileceğimiz bir yaşam için insanlık suçu olan tecridi kıracak olan asıl güç yine bizleriz. Kürt sorunun demokratik çözümü için Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü savunuyoruz. Bu yüzden 19 Kasım’da Gemlik’e yürüyerek, özgürlüğe adım oluyoruz, yol oluyoruz.”