Yürüyorum, yürüyorum
ve özgürlüğü arıyorum
umudum var bir yol bulacağıma
yürümeye devam ediyorum
umudum var, bir yol bulacağıma
yürümeye devam ediyorum
Caminando/yürüyorum şarkısında Victor Jara özgürlüğü aradığını dile getiriyordu. Onu bulmak zor diyordu ama durmadı. Jara özgürlüğün peşinden gitmeye devam etti. Tüm insanların özgür ve eşit olduğu bir dünya kurma yolunda hayatını verdi. 16 Eylül 1973’te faşist darbeciler tarafından katledildiğinde, geride Şilili emekçilerin kalbinde derin izler bırakan ve bugün de meydanlarda dillerden düşmeyen onlarca mücadele şarkısı bıraktı.
Nâzım Hikmet, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Ahmed Arif, Yaşar Kemal, Ruhi Su ve daha nicesi… Bu topraklarda işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sesine ses katmış aydınlarımız, sanatçılarımız, ozanlarımız… Onlar işçi sınıfının umutlarının sesi oldular. Daha güzel bir dünya için yüreğini ortaya koyanların, acılara, baskılara göğüs gerenlerin sesi oldular. Elbet başka memleketlerde de var böyle namuslu sanatçılar, ezilenlerin safında duran ozanlar… İşte bu yürekli ozanlardan biridir Victor Jara!
Bakır madeni işçilerinin ülkesi Şili’de, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir Jara, 28 Eylül 1932’de… Daha çocuk yaşta önce babasız, sonra da annesiz kalır. Küçük yaşta müzikle tanışması hayata tutunmasının ilk büyük sebeplerinden olur. Annesinin düğünlerde, çeşitli etkinliklerde şarkı söylemesi, dolaştıkları köylerde halk türkülerini dinlemesi onun müziğe ilgisini artırır. Duerme, duerme, negrito adında yaptığı şarkı muhtemelen tarlada çalışan bir annenin bebeğini uyutmak için söylediği ninnidir:
Uyu, uyu, Esmercik
Çünkü annen tarlada
Bıldırcın getirecek sana
Sana birçok şey getirecek
Et getirecek sana, lezzetli
Eğer uyumazsan Esmercik
Beyaz şeytan gelir ve hamm…
Sadece müziğe değil, mücadeleye de sığınır Jara… Çok para kazanıp köşeyi dönmek için değil, gençlik yıllarından itibaren insanın insanı sömürmediği bir dünyanın kurulabilmesi için çalar gitarını. “Gitarım ne zenginlerin malı, ne de yardakçılarının” diyen, coşkuyla umut ezgileri söyleyen bir ozandır o! Şöyle der: “Daha iyi bir dünyayı kendi gözleriyle görebilmeleri için umutla mücadele etmeliyim!”
Türkiye ve Şili… Dünyanın iki ucundaki bu iki memleketin sınıf mücadelesi tarihi çeşitli benzerlikler taşır. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Şili’de de 1960’lı yıllar, toplumsal muhalefetin yükseldiği yıllardı. İşyeri örgütlenmeleri, güçlü grevler, görkemli mitingler ve emekçi kitleleri sarıp sarmalayan bir değişim arzusu… Jara da kısa sürede kitlelerdeki değişim arzusunun sembollerinden biri olur. Şarkıları dilden dile dolaşır. Neticede işçi ve emekçi kitleler, 1970 seçimlerinde gerici hükümeti iktidardan indirirler. Salvador Allende’nin temsil ettiği Halkın Birliği hükümeti kurulur. Bugün bile sadece Şili’de değil, tüm dünyada coşkuyla söylenen Venceremos (Kazanacağız) marşının ilk sözleri, Halkın Birliği’nin seçim kampanyasında kullanılması için Victor Jara tarafından yazılmıştır.
Türkiye ve Şili, tarihi çeşitli benzerlikler taşıyan iki memlekettir dedik, kimisi acıdır bu benzerliklerin… Nasıl ki Eylül ayı, yaşadığımız toprakların insanına askeri faşist darbeyi hatırlatıyorsa, Şilili emekçilere de hatırlatır. Türkiye’de 12 Eylül’dür bu uğursuz olayın tarihi, Şili’de ise 11 Eylül… 1973 yılında sermayenin karanlık elleri Şili’de sahneye çıkar ve Pinochet liderliğinde bir darbe yapar. Jara darbeye karşı direnen on binlerin arasındadır. İşçilere marşlar söyler, onlara güç ve direnç verir.
Yaşamak istiyorum ben
Çocuğum ve kardeşlerimle
Günden güne inşa ettiğimiz
Hepimizin yeni dünyasında
Korkutmaz tehditleriniz beni
Ey siz sefalet ustaları
Umut yıldızı devam edecek
Bizim olmaya
Askeri darbe haberini radyodan alan Victor, bir şeyler yapabilmek umuduyla sokağa çıkar. Kendisi gibi binlerce insanla birlikte götürüldükleri Şili Stadyumunda türlü işkencelere maruz kalır. Burada da Jara yoldaşlarına moral vermek, dirençlerini sağlam tutmak için şarkılar söyler. Yaşamdan koparılmadan hemen önce büyük bir inançla söylediği “Venceremos” yani “Kazanacağız!” marşına binlerce insan eşlik eder. Darbecilere meydan okuyan, umut ve direnç aşılayan şarkılarından rahatsız olanlar gitar çalmasını engellemek için önce parmaklarını kırarlar, susturamadıklarında da onu yaşamdan koparırlar.
Yıllar sonra, bambaşka bir ülkede, Türkiye’de, 12 Eylül faşizminin karanlığında Victor Jara ve Şili için bir şiir yazıldı. Şili ve onun ozanı Victor Jara, Türkiye’de faşizmin karanlığının bir gün elbet yırtılıp yok olacağını bilen, umudu ve direnci harlayan, mücadeleyi büyüten Elif Çağlı’nın dizelerinde bir kez daha can buldu.
Şili’de Pinochet darbesiyle birlikte “Tüm yiğitlerin yürek çırpıntılarını durdurdular” diyor Çağlı… Fakat su aktı kendi yolunda ve başta Şili olmak üzere dünya işçi sınıfı Victor Jara gibi bir değerini unutmadı. Bugün insanlık Şili’nin faşist generallerini kara bir leke gibi taşırken hafızasında, Şili’nin yiğitlerini, yani Neruda’yı, Jara’yı kalın harflerle bir yüz akı olarak yazıyor tarih. Ve dahası Şili’de ne zaman mücadele yükselse Jara şarkıları çınlıyor Şili sokaklarında… Onun yürüdüğü meydanlarda; Plaza Baquedano, Plaza Sacramentinos, Plaza de Armas… Yani Santiago’nun en simgesel meydanlarında muazzam orkestralar eşliğinde, yüz binler onun şarkılarını söylüyor.