Saray Rejimi’nin seçimler sonrasında kurduğu kabine, açık bir savaş kabinesi. Ama bu kadar değil. Aynı zamanda, uluslararası sermayenin borçlarını ödemek için kurulan bir Duyunu Umumiye kabinesi.
Bizim okumuş yazmış takımı ve Saraylı muhalefetin pek bir beğendiği yeni ekonomi yönetimi, özellikle bu uluslararası sermayenin istekleri doğrultusunda göreve geldi ve ayağının tozuyla işçi sınıfının boğazına yapıştı.
Savaş ekonomisi dediğimiz şey, sadece silah ticareti değildir. Buna rağmen silah ticareti, sermayenin en kârlı alanlarından biridir. Ama yine de savaş ekonomisi dediğimizde, içeride işçi sınıfının baskı altına alınarak, sömürünün dizginsiz biçimde sürdürülmesi, doğadan yaşam alanlarına, tarihten yeraltı-yerüstü bütün zenginliklerinin yağmalanması anlaşılmalıdır.
2024-2026 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP), işçi sınıfına sadece daha fazla yoksulluk, işsizlik ve sefalet vadetmekle kalmıyor, bunu yaparken her türlü devlet terörünün azgınca kullanılacağını fısıldıyor.
İsterseniz, ana hatlarıyla programa bakalım:
Kıdem tazminatı bir kez daha hedefte
Her sermaye hükümetinin hayali, kıdem tazminatının kaldırılması olagelmiştir. Saray rejiminin de bu konuda girişimleri olsa da, bu güne kadar gelindi. Şimdi, ortamın kendisi için bu kadar uygun olduğu koşullarda bir kez daha kıdem tazminatı gündemde.
Yapılan plana göre, bir fon kurulacak. Bu ülkede kurulan bütün fonların sermayeyi ‘fonlamak’ için kurulduğu bilinir. Üstelik mevcut durumda kıdem tazminatı patronların sorumluluğu iken, yeni durumda işçiler de bu fona ödeme yapmak zorunda kalacak. Kıdem tazminatı, işçinin bir yıl için bir maaş almasını ön görüyor. Böylece yüz rakamı 12 aya bölünerek elde edilen yaklaşık 8.33 rakamı, kıdem tazminatının aylık tutarını veriyor. Fonun kurulması durumunda patronun payı yüzde 5.33 olurken geriye kalan yüzde 3 ise işçinin maaşından ödenecek. İşçiler, bir de bu yolla patronlara kaynak aktarmış olacak. Üstelik, işçi evlenme, ev alma gibi durumlar dışında bu paraya dokunamayacak. Şartları yerine getirse bile tamamını alamayacak. Altmış yaşına kadar kıdem tazminatı fonda birikmeye devam edecek. Ölme eşeğim ölme misali.
Kıdem tazminatının bu şekilde ortadan kaldırılması, patronların dilediği zaman hiçbir maliyeti olmadan işçiyi işten çıkarabilmesine olanak tanıyacak.
Emeklilik sistemi saldırı altında
Kıdem Tazminatının kaldırılması ile paralel biçimde, emeklilik sisteminin Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi aracılığıyla bir çeşit özelleştirilmesi, emekli aylıklarının giderek düşürülmesi, emeklilerin yararlandığı hakların kısıtlanması hedefleniyor. Programın bu kısmı medyada ikinci emekli aylığı olarak pazarlanıyor ki tümden aldatmacadır.
Özelleştirme tam gaz
Hükümetin gelir kaynaklarından biri yine özelleştirme olacak. 2022’de 6 trilyon liralık özelleştirme yapan AKP iktidarı, 2023 yılında 12 trilyon liralık özelleştirme yaparken; 2024’te bu tutarı 25 trilyon liraya çıkarmayı hedefledi. 2025’te 30 trilyon lira, 2026’da 35 trilyon lira özelleştirme geliri hedefleniyor.
Enflasyon yüksek çıkmaya devam edecek
OVP’nin enflasyon hedeflerinde ise belirgin artış dikkat çekti. Buna göre önceki programda yüzde 24,9 olarak belirlenen 2023 enflasyon tahmini yüzde 65 olarak revize edildi. 2024 enflasyon tahmini ise yüzde 33’e yükseldi. Bu, alım gücünün düşmeye devam edeceğini gösteriyor. Üstelik programın hedeflerinden biri, maaş artışlarının gerçekleşen enflasyona göre değil, hedef enflasyona göre belirlenecek olması. Bu katıksız bir biçimde ‘maaşları aşağı çekeceğiz’ demektir.
Vergi ve faiz ödemelerine çalışacağız
yüzde 2,2’si faiz harcamalarına giderken bu oran 2023’te yüzde 2,6’ya, 2024’te yüzde 3,1’e, 2025’te 3,5’e, 2026’da 3,7’ye çıkacak. Faiz harcamaları bir yılda 663 milyar liradan 1 trilyon 276 milyar liraya çıkacak. 2025 yılında 1 trilyon 833 milyar lira faiz ödemesi yapılacağı tahmin ediliyor.
2022 yılında 2 trilyon 383 milyar lira vergi toplayan hükümet, 2023 yılında 4 trilyon 323 milyar lira vergi toplamayı hedeflerken, bu rakam 2024’te 7 trilyon 480 milyar liraya çıkacak. Vergilerin çoğunu ise KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin oluşturacağını söylemeye bile gerek yok.
Birleşik topyekün bir mücadele zorunludur
Bu program, açıkça bir yağma-rant ve savaş ekonomisi programıdır. Saray Rejimi kurulduğundan beri olduğu gibi.
Köpeksiz köyde değneksiz dolaşıyorlar. Bu programı uygulamak için her türlü baskı ve saldırıyı artırarak sürdürecekler. Çoktandır yürütülen iç savaş hukuku, daha geniş kesimler için daha vahşice uygulanacak demektir.
Buna dur demenin yolu, işçi sınıfının Birleşik Emek Cephesi saflarında birleşmesi, ortak ve büyük bir mücadelenin örülmesini zorunlu kılmaktadır.
Hazine garantili ödemelerin tutarı 35 milyon asgari ücrete denk!
Birgün’de Hüseyin Şimşek’in haberine göre, Sayıştay’ın, 2022 Genel Uygunluk Bildirimi raporu, ülke ekonomisinin nasıl talan edildiğini gözler önüne seriyor.
Rapora göre devlet borçlarının toplamı bir önceki yıla oranla yüzde 46 artarak 4 trilyon 15 milyar 554 milyon 307 bin TL oldu.
İç borçlar 1 trilyon 904 milyar 207 milyon 473 bin TL olurken dış borçlar ise 2 trilyon 111 milyar 346 milyon 834 bin TL olarak kayıtlara geçti. 2021’de 278 milyar TL olan Hazine garantileri ise 2022’de 402 milyar TL’ye yükseldi.
79 milyarlık “yedek” ödenek Kamuoyunda “Saray’ın arpalığı” olarak da adlandırılan yedek ödenek kalemindeki tutarlar da on milyarlarca TL’yi geride bıraktı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2022 Yılı Kesin Hesabının yedek ödenek kalemindeki tutar, yıl içerisinde yapılan ödenek aktarmaları sonucunda 79 milyar 167 milyon 726 bin TL’ye ulaştı