Açılış konuşmasında 89 Bahar eylemlilikleriyle birlikte yükselen kitle hareketinin içinden Kaldıraç Hareketi’nin doğduğunu ve kuruluşunun “Anadolu devrimine kendimizi yakarak dünya devrimine” şiarıyla örgütlendiği ve bunun “bedeli” olarakda 1997 yılında Bekir Kilerci ve Ali Serkan Eroğlu’nu feda ederek yüründüğü ifade edildi.
Devletin Kilerci’yi katledilmesine yönelik cevabın ise ertesi yıl mezarına yüzlerce insanın katılımıyla gidilerek, amacın ve hedefin arkasında durulduğunun cevabının verildiği altı çizildi.
Konuşma sonrasında Bekir Kilerci ve Ali Serkan Eroğlu şahsında Anadolu Devrimi yolunda düşen devrimciler için saygı duruşunda bulunuldu. Anma Kilerci’nin “Gemi-Denizciler” ve Eroğlu’nun “Yaşamı Yeniden Yaratmak” adlı şiirlerinin okunmasıyla devam etti.
“Her savaş döneminin kendine has yarattığı devrimci kuşaklar var. Bu dönemin kendisi 3. dünya savaşının devrimcileri olarak geçecek”
Anmada, savaş koşulları, devrimci hareket ve örgütlenme üzerine detaylı bir tartışma yürütüldü. Günümüz dünyasında işçi sınıfının rolü ve savaşların etkisi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Teknolojinin ve sosyal medyanın toplum üzerindeki etkisi, özellikle günde 65-80 bildirim alma durumu tartışıldı.
“Yaptıklarımız, yapamadıklarımızın sorumluluğunu taşımak konusunda hepimiz açık olmalıyız. Bu konuda hepimizin eskisinden çok daha fazla açıklığa ihtiyacımız var. “
Sunumda, devrimci hareketin geleceği ve örgütlenme stratejileri üzerine görüşler paylaşıldı. Anmada özellikle sosyalist hareketin güncel durumu ve gelecek perspektifleri ele alındı. Değişen dünya koşullarında örgütlenme ve mücadele yöntemlerinin nasıl olması gerektiği konusunda fikirlerini paylaştılar.
“Sosyalizmi kuramadığımız her gün üzerimizdeki sorumluluk artıyor ve artmalı. “Ya sosyalizm ya ölüm” sloganının sorumluluğuna daha fazla sahip çıkmak zorundayız. Bir miktar daha fazla, ısrarlı adımlara, ısrarlı istekli bir yola ihtiyacımız var.”
“Ortakların izinde bugün nasıl bir devrimcilik yapacağız?”
“Bu dönemde Ya sosyalizm ya ölümü her gün yaşıyoruz. Bu dünyada yaşanacak bir şey yok. O yüzden yıkmaya çalışıyoruz. Sovyetlerin olmadığı ve boşluğunun hissedildiği bu dönemde zincirlerinden boşalmış bir sistem var.”
“Hattımızı saldırılara göre yeniden yeniden üretmek ve güncellemek gerekiyor”
Yaptıklarımızın ve yapamadıklarımızın sonuçlarına dair sorumlu olmalıyız”