“Flormar değil direniş güzelleştirir!” sloganıyla işçi hareketinin hafızasında yer edinen bir direniş, arkasında bazı tartışmalar, burukluklar bırakarak 298’nci gününde sonlandı.
Çoğunluğu kadınlardan oluşan 132 işçinin bir bahar ayında – 15 Mayıs 2018’de işten atılmalarının ardından başlattıkları direniş, 3 mevsimi geride bırakıp yeni bir bahara evirildiğinde sonlanırken, kuşkusuz geride bir dizi öğretici ders de bıraktı.
Direniş üzerine bazı kısa notlar
Bu derslerden birincisi insan olmanın onuruna sahip çıkma duygusudur.
Flormar işçileri, işçinin alınteriyle, kanıyla beslenerek palazlanan patronun ve kraldan çok kralcı amirlerin kendilerini hiçe sayan, baskıcı, aşağılayıcı tutumuna örgütlenerek yanıt verdiler. İşçiler, 10 ay boyunca kararlılıklarını haykırarak başlarını dik tutarken, patron fabrika duvarını her geçen süre yükselterek küçüldü, acizleşti.
Flormar deneyimin öğretici diğer faktörü sınıf dayanışmasının önemine yaptığı katkıdır. Tekel direnişinden bu yana ilk kez bu boyutlu bir dayanışma açığa çıktı.
İşçi örgütü olmaktan çoktan uzaklaşmış, devlet/patron çanağından beslenen sendikalar dışında hemen tüm emek örgütleri, devrimci örgütler, kadın örgütlenmeleri, öğrenci örgütleri; aydınlardan, sanatçılara geniş bir yelpaze neredeyse ülke çapında direnişi sahiplendi. Şirketin Fransız hissedarı Yves Roche’nin Avrupa’daki birçok mağazası önüne taşınan protestolarla dayanışma enternasyonal bir boyut kazandı.
Direniş deneyiminin üzerinde durulması gereken diğer bir faktörü de sendikanın duruşudur.
Direnişin sonlandırılması kararındaki bazı tartışmaları şimdilik dışında tutarsak (zira henüz net bilgisine sahip değiliz), Petrol-İş Gebze Şube pratiği şunu göstermiştir: Bir sendika sadece gerçek bir işçi sendikası olarak davranırsa işçiler örgütlerine güvenir, işçiler örgütlerine sahip çıkar, bir mücadele tüm zorluklarına rağmen uzun zaman sürdürülebilir ve kazanılabilir.
Kuşkusuz, öğretici birçok faktör daha sıralanabilir.
Direniş, işçilerin de deyimiyle güzelleştirmiştir. Ötesi; eğitmiş, özgürleştirici bir rol oynamıştır. Fabrika önünde 298 gün, patronun ve devletin tüm saldırı ve engellemelerine rağmen, hayatı sürdürmenin zorluklarına, kış soğuklarına, kara, yağmura rağmen direnen 132 işçi, direnişe çıkmadan önceki işçiler değildir artık.
Direnişi işçiler, şimdi kendileriyle beraber, dostlarını, düşmanlarını yeniden tanımlayabilecek durumdadırlar.
Sınıf kavgası hiçbir zaman düz bir çizgi üzerinde gelişmemiştir, gelişmez. Kavgada; düşmek, kalkmak, kısmen kazanmak, tam kazanmak, yenilmek hep vardır.
Ama örgütlenmeden kazanmak; yaşanmışlıklardan ders çıkararak yeniden ve yeniden örgütlenmeden kazanmak olası değildir.
Şimdi isterlerse, her direnişçi Flormar işçisi iyi bir örgütçüdür. İsterlerse, başlayacakları her fabrikaya, işyerine Flormar direnişinin aklını, ruhunu taşıyabilirler.
Yaşasın Flormar işçilerinin direnişi!
Direnerek öğreneceğiz, örgütlü güç ile kazanacağız!
08 Mart 2019/ İşçi Gazetesi