Tefrik edilen Nusaybin Davası’nda bugün yapılan duruşmalarda İbrahim Halil Karataş’a ağırlaştırılmış müebbet ve 21 yıl ceza verildi. Sağlık hakları engellendiği için açlık grevinde olduklarını belirten Karataş, “Arkadaşlarımız tedavi edilmemeleri durumunda sakat kalacaktır” dedi.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının devam ettiği 26 Mayıs 2016’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 17’si çocuk 70 kişi hakkında açılan ve daha sonra tefrik edilen Nusaybin Davası’nda duruşmalar devam ediyor.
Osmaniye T-2 Nolu Kapalı Cezaevi’ndeki Mehmet Faruk Engin ve Başer Baver ile beraber tedavilerinin yapılması talebiyle açlık grevinde olan İbrahim Halil Karataş’ın duruşması bugün yapıldı.
Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya açlık grevinin 9’uncu gününde olan Karataş ve avukatı hazır bulundu.
Açlık grevi eyleminde olduğu için hazırladığı savunmanın bir kısmını okuyacağını belirten Karataş, “Cezaevindeki uygulamalar, 1980 askeri darbesinde yaşananları aşmış durumdadır. Sağlık hakkımız elimizden alınmıştır” dedi ve şunları aktardı:
“Akar İkbal ve Mehmet Faruk Engin arkadaşlarımız ayaklarından yaralıdır. 4 yıldır tedavi edilmemektedir. Arkadaşlarımız tedavi edilmemeleri durumunda sakat kalacaktır. Arkadaşlarımızın tedavilerinin yapılmaması kabul edilemez. Yaşam hakları hiçe sayılmaktadır. Şu an cezaevinde koğuşun üstü tellerle kapatılmıştır. Sosyal aktivite haklarımız elimizden alınmıştır. Cezaevindeki bu sorunlarla birlikte öncelikli talebimiz sağlık hakkımızdır.”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Karataş, Osmaniye Cezaevi’nde iken defalarca hastaneye kaldırılan, ancak buna rağmen tedavisi yapılmayan Sabri Kaya’nın hayatını kaybetmesinden bir gün önce tahliye edildiğini hatırlatarak şunları söyledi:
“Sabri Kaya arkadaşımız bu uygulamalar nedeniyle şehit düşmüştür. Cezaevi idaresi Sabri Kaya arkadaşımızın oyun yaptığını söyleyerek, sağlık durumunu göz ardı etmiştir. Cezaevi idaresi sağlık hakkımızı gasp etmiştir. Biz 3 arkadaşımız ile birlikte açlık grevindeyiz. Sağlık hakkımız verilene kadar açlık grevi eylemimiz devam edecektir.”
Ardından söz alan Karataş’ın avukatı Erdal Kuzu ise, Osmaniye Cezaevi’nde ciddi hak ihlallerinin yaşandığına dikkat çekerek, müvekkilinin tutumunun, cezaevi yetkilileri hakkında suç duyurusu niteliği taşıdığını söyledi.
Kuzu, “Suç duyurusunun mahkeme tarafından kararla beraber gereğinin yapılmasını talep ediyoruz” dedi.
Müvekkilinin Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalmasının sağlanmamasından kaynaklı yargılamanın “adil” olmayacağını belirten Kuzu, mahkemenin bahsedilen delilleri toplamayarak, savcılık tarafından hazırlanan iddianameye göre karar vermek istediğini ifade etti.
Müvekkili hakkında beyanı olmayan bir tanığın da dosyada tanık olarak eklendiğini vurgulayan Kuzu, tanığın mahkeme huzurunda dinlemesi durumunda gerçeğin açığa çıkacağını söyledi.
İstanbul ile Mardin’de hukukun farklı işlediğini söyleyen Kuzu, yaşanan sorunun temelinde toplumsal sorunların olduğunu kaydetti.
Mahkemenin günübirlik kararlar veremeyeceğini ifade eden Kuzu, ceza yargılamaları ile Nusaybin’de yaşananlardan sorumlu olan yetkililerin aklanmaya çalışılacağını dile getirdi.
“O tarihteki Nusaybin TEM Şube Amiri Ünal Uyar’ın işkence ve yağma suçlarından ceza almasını da göz önüne aldığınızda bu şube amirinin toplamış olduğu deliller de yok hükmündedir. Müvekkil ve diğer isimlerin defalarca işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldıklarını belirtmeleri üzerine bir soruşturma yürütüldüğü açıktır. İşkence ve kötü muameleye ilişkin soruşturma neticelendirilmeden bu dosyada karar verilmesi doğru olmayacaktır. Adil bir karar talep ediyoruz.”
Mahkeme, Karataş hakkında “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” iddiası ile ağırlaştırılmış müebbet, “Öldürmeye teşebbüs” iddiası ile 18 yıl, “Kamu malına zarar verme” iddiası ile 3 yıl hapis cezası verdi.
49 kişiye hapis cezası
Böylece dava kapsamında şu ana kadar hapis cezasına çarptırılanların sayısı 49’a yükselmiş oldu.
Nusaybin Davası’nda daha önce 48 sanık hakkında verilen cezalar şöyleydi:
Enes Taşkın’a müebbet hapis ve 18 yıl; İbrahim Halil Ildız’a müebbet hapis ve 53 yıl; İbrahim Toktaş’a 15 yıl; Ömer Güner’e ağırlaştırılmış müebbet ve 31 yıl; İsmail Yılmaz’a ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl; Nurullah Akyüz’e ağırlaştırılmış müebbet ve 26 buçuk yıl; Nurşen Demir’e 10 yıl; Recep Yel ağırlaştırılmış müebbet ve 17 yıl; Yasemin Erkol 10 yıl; Özgür Sevim ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl; İlyas Doğan, Ömer Karataş, Osman Bozkurt, Hamit Acur ve Akar İkbal ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl; Sadık Tan, Bayram Sevgin, Fırat Dari, Mazlum Yaşa ve Hatip Oyman ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl; Ercan Dolaşır ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıl; Erkan Benli ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl 3 ay; Baver Başar ağırlaştırılmış müebbet ve 19 yıl; Mehmet Ziriğ ağırlaştırılmış müebbet ve 17 yıl; Süleyman Göksel Yerdut ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıl; Dilber Tanrıkulu ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl; Tufan İlbaş ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl 6 ay; Ramazan Eroğlu ağırlaştırılmış müebbet ve 3 yıl; Faruk Engin ağırlaştırılmış müebbet ve 31 yıl; Resul Ergün 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl; Fırat Çiftçi ağırlaştırılmış müebbet ve 29 yıl; Oktay Gül ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıl 6 ay; Ferhat Doğan 18 yıl; Rojhat Aydın ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıl hapis cezası; Osman Zuhat Bilen 18 yıl, Abdulkadir Baybars ağırlaştırılmış müebbet ve 26 yıl 6 ay hapis cezası.
Tutuklandıklarında yaşları küçük olan Şükrü Aybek, Heja Alğan, Emre Topçuoğlu, Baran Eman, Çeçan Kilkaya ve Dilan Aslan’a 35 yıl 10’ar ay, Gazi Muratoğlu’na ise 11 yıl 4 ay hapis cezası verildi.
Yine Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde daha önce yargılanarak, müebbet hapis cezasına çarptırılan Hüseyin Bağ’a 11 yıl, Zehra Kaya’ya 18 yıl, Nurcan Aslan’a 25 yıl 8 ay, Fatma Aslan’a da 21 yıl 7 ay hapis cezası verildi.
Dosyada itirafçı olarak yer alan Hicran Berna Ayverdi’ye ise “örgüt üyesi” olduğu iddiası ile 8 yıl hapis cezası verilmiş ancak ceza 3 yıl 4 aya indirilmişti.
Tutuklulardan Medya Çınar ve Siraç Yüksek, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı tutuklu bulundukları cezaevlerinde yaşamlarına son verdiklerinden dolayı haklarında açılan davalar kapatılmıştı.
