6.6 C
İstanbul
27 Aralık Cuma, 2024
spot_img

Nuriye ve Semih’in avukatı: AİHM’i Sur’dan, Cizre’den biliyoruz

 

AİHM’in Nuriye ve Semih hakkında acil tedbir başvurusunu reddettikten sonra saldırıların ve hukuksuzlukların artığını söyleyen avukat Didem Ünsal, “AİHM’in emperyalizmin mahkemeleri olduğunu, oligarşinin yanında olduğunu ve AKP iktidarının istediği ölçüde kararlar verebileceğini tescillemiş olduk” dedi. Bu kararın kendilerini şaşırtmadığını belirten Didem, “AİHM’i Sur’da, Cizre’de Kürt halkına yapılanlardan ve bu katliamlara karşı duruşundan biliyoruz” diye ekledi.

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın başlattığı açlık grevi eylemi 156’ncı gününde devam ediyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) talebiyle götürüldükleri Numune Hastanesi’nin raporu doğrultusunda zorla Sincan Cezaevi Kampüsü Hastanesi’ne kaldırılan Nuriye ve Semih, günlerdir hastane odasında tecritte tutuluyor. Geçen günlerde AİHM, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın hayati bir tehlikesi olmadığına karar verip acil tedbir başvurusunu reddetmişti. Hukuksal sürecin sonuna gelinirken, Nuriye ve Semih’in avukatlarından Didem Ünsal, son süreci ve AİHM’in kararını değerlendirdi.
‘Zorla müdahale ile karşılaşabiliriz’
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın cezaevi hastanesinde iradeleri dışında tutulduklarını hatırlatan Didem, her an zorla müdahale ile karşılaşabileceklerine dikkat çekti. Kampüs içinde uygulanan tecridin daha ağır olduğunu ifade eden Didem, “Aileleri ile yaptıkları açık görüşü normal koşullarda yapamıyorlar. Hastane odasında bir hastaymışcasına görüş yapılıyordu. Müvekkillerimiz daima ‘Biz hasta değil, direnişçiyiz. İşe iade koşullarımız gerçekleşene kadar bu eylemi yapmaya devam edeceğiz’ dediler. Buna rağmen hasta muamelesi görüyorlar ve odalarında sürekli rahatsız ediliyorlar. 8-10 defa cezaevi memurları ve doktorlar girip ‘İyi misiniz, yaşıyor musunuz?’ diye soruyorlar” dedi.
‘Çamaşırlarını kendi başlarına yıkıyorlar’
Kendilerinin bu durumdan rahatsızlık duyduklarını ve defalarca ‘Biz hasta değiliz, müdaheleyi de kabul etmiyoruz’ dediklerini aktaran Didem, refakatçileri olmadığı için temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını kaydetti. “Artık 150 günü aştı grev, sağlıkları çok iyi değil” diyen Didem, Nuriye ve Semih’te kalıcı ağız yaralarının başladığını söyledi.
Grev boyunca aldıkları sıvılarını kendilerinin hazırladıklarını belirten Didem, “Çamaşırlarını tek başlarına yıkıyorlar. Baş dönmesi, halsizlik gibi rahatsızlıkları var. Gerçekten şu an durumları kötü. Hapishanede havalandırma hakları vardı. Hastanede o da yok. Güneş göremiyor vücutları. Şu an D vitamini alamadıkları için kasları ve kemikleri daha ciddi boyutta defermosyana uğruyor. Yine havalandırmaya çıkamadıkları için oksijen almaları zorlanmakta. Camı açtıkları yerin hemen aşağısında hastane araçları gidip geliyor ve egzoz dolu bir ortamda camı açamıyorlar. Yine hapishanedeki görevlilerin sigara içtikleri yerden odalarına yoğun bir şekilde duman çıkıyor” diye konuştu.
‘Tahliye edilmeyeceklerse tekrar cezaevine dönmek istiyorlar’
Bunların yanı sıra hapishanede kıyafet ve çamaşır kısıtlamasının olduğunu söyleyen Didem, başhekimle görüşmelerine rağmen olumlu bir yanıt alamadıklarını dile getirdi. Tahliyelerini düzenli olarak talep edeceklerini belirten Didem, şunları kaydetti: “Şimdi kendileri de bir tahliye talebi hazırlıyorlar hapishanenin koşullarını anlatarak. Eğer ki tahliye edilmeyeceklerse tekrar hapishaneye geri gönderilmeyi talep ediyorlar, yalnız kalmayı göze alarak. En azından zorla müdahale tehdidini sürekli hissetmeyecekler”
Avukat kısıtlamasında psikolojik baskı
Didem, hastanedeki ağır tecridin yanı sıra şimdi de avukat kısıtlaması getirdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Avukat sayısı ve avukat süresi kısıtlanmaya çalışılıyor. Hukuksal dayanakta da bize bir gerekçe sunamıyorlar. Yalnız Başhekim ‘Enfeksiyon kapma riski ile dolayısıyla sabahtan öğleye bir avukat, akşamdan öğleye bir avukat görüşebilir’ dedi. Buna gerek sözlü, gerek fiilen karşı çıkıyoruz. Şimdi ise Başhekim ‘Bu benim verdiğim karar değil, savcı ile görüşün’ diyor. Niyetlerini şuradan anlayabiliyoruz. Nuriye ve Semih’i bir doktor heyeti ziyaret ediyor ve imalarda bulunuyorlar. ‘Ailenden çok avukatlarla görüşmenizi anlayamıyoruz. Çok ilginç geliyor’ diyorlar. Nuriye ve Semih buna çok sinirleniyor. ‘Bu bizim kazanılmış hakkımız, avukatlarımdan hakkım olduğu sürece görüşmek isterim’ şeklinde cevap verdi.”
Ailelere ‘Açlık grevini bıraksınlar’ baskısı
Ailelerin cezaevi ile görüşmelerinde, cezaevi yönetiminin ailelere, Nuriye ve Semih’in durumunun kritikleştiğini ve açlık grevini bırakmalarını istediklerini aktaran Didem, “Aileler buna çok sert tepki verdi. Onların tek bir talepleri var işe iade edilme’ dediklerini söyledi.
‘AİHM’i Sur’dan ve Cizre’den biliyoruz’
AİHM’e neden başvurduklarını “Tüm hukuk yollarını tükete tükete AİHM’e gittik” şeklinde açıklayan Didem, şöyle devam etti: “Ancak AİHM’e yüklediğimiz anlam şöyle: AİHM’in vermiş olduğu kararları tarihsel olarak biliyoruz. Sur’da, Cizre’de Kürt halkına yapılanlardan ve bu katliamlara karşı duruşundan biliyoruz. AİHM’in OHAL komisyonuna bakışı çok açık. Hukuki bir süreç olmamasına rağmen hukuksal sürecin dışına çıklmasını uygun gördü. Bu nedenle aslında umutlu değildik başvururken. Sonucun böyle olacağını yüksek oranda tahmin edebiliyorduk.
‘Olumlu sonuç direnişin gücüyle olacak’
Eğer olumlu bir sonuç alsaydık, AİHM’in olumlu kararının AİHM’e bağlı olduğunu değil, direnişin gücüyle olduğunu diyecektik. Yine direniş devam ediyor. Biz de en ufak bir moral bozukluğu belirmedi. Nuriye ve Semih’te de öyle. Hatta onlar hiç merak etmediler AİHM sonucunu. AİHM talebiyle tahliye olacaklarını düşünmediler. Tahliye olacaklarsa direniş ve kendi ısrarları sonucu olacaklardı.Onlar, ‘Biz sonuna kadar direneceğiz en nihayetinde işimize iade edileceğiz. Halkımızı arkamıza aldık’ diyorlar. Kendi güçlerinin farkındalar, iki insan dünyayı sarstı. O yüzden halkın desteğine çok güveniyorlar.”
‘AİHM oligarşinin yanında, AKP’nin istediği kararları veriyor’
AİHM’in hukuki değil siyasi bir karar verdiğini vurgulayan Didem, “AİHM’in emperyalizmin mahkemeleri olduğunu, oligarşinin yanında olduğunu ve AKP iktidarının istediği ölçüde kararlar verebileceğini tescillemiş olduk. Bu meşruluğumuzu bir kez daha ortaya koyuyor. Nuriye ve Semih o kadar haklı ki; hala hukuksal değil, siyasi kararlar vermek zorunda kalıyorlar. Ve hukuki süreçlerin dışına çıkarak sıkışıyolar aslında. Biz gerek hukuki, gerek demokratik tüm yolları denemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘AİHM’den feyz alarak saldırılarını artırdılar’
Direnişin etkisinin çok büyük olduğunu ve direnişten korktuklarını söyleyen Didem, bu yüzden sürekli yeni bir politika devreye soktuklarını ifade etti. İktidarın, AİHM’in olumsuz kararıyla insanların bir daha sokağa çıkmayacaklarını düşündüklerini aktaran Didem, “İnsanlar evlerine kapanacak, Nuriye ve Semih yıkılacak avukatları mücadeleyi bırakacak zannettiler. Hayır, öyle bir şey yok.Tam aksine, AİHM’in hukuksuz kararı teşhir oldukça öfkemiz daha çok artıyor. Bunun sonucunda AİHM’den feyz alarak saldırılarını artırdılar” dedi.
Nuriye ve Semih’i ‘avukatızlaştırmak’ için özel işkence
“Nuriye ve Semih demek her yerde yasak edildi” diyen Didem, “Bunun bir örneği Kadıköy’de, bir örneği Beşiktaş’da, birçok örneği de Yüksel’de gerçekleşiyor” şeklinde konuştu. Nuriye ve Semih’in avukatlarından Barkın Timtik’in bir haftada iki kez, üç hafta içerisinde üç kez gözaltına alındığını hatırlatan Didem, Barkın’ın gözaltına alınan 40 kişi arasından özel olarak seçilerek ağır işkencelere maruz bırakıldığını belirtti.
Nuriye ve Semih’i avukatsız bırakmak istediklerine dikkat çeken Didem, “Böyle bir şey olmayacak. Ne gözaltılar ne işkenceler ne de tutuklamalar bizi yıldırmadı, yıldırmayacak” diye konuştu.
‘Halk Nuriye ve Semih’i kurtaracak’
Geçen günlerde Nuriye ve Semih ile dayanışmak için İstanbul Kadıköy’de gerçekleşen işkenceli gözaltılara da değinen Didem, AİHM’in kararından sonra çok daha sert bir saldırı gerçekleştiğini ve 30’dan fazla kişin gözaltına alındığını hatırlattı. Yüksel’de de rutin olarak saldırdıklarını söyleyen Didem, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Gözaltına alınanlara; bir gün Kabahatler Kanunu’ndan, bir gün ‘2911’e ayrılık’, bir günde sadece işkence ile karşılık veriyorlar. Halk durmayacak, halk öfkesini haykırmaya devam edecek ve Nuriye ve Semih’i kurtaracak. Halkımızı Nuriye ve Semih’i daha çok sahiplenmeye çağırıyorum.”

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN ARALIK SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,930AboneAbone Ol