KHK ile ihraç edilen ve ‘İşimizi geri istiyoruz’ diyerek açlık grevine başlayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın duruşması bugün başladı. Semih Özakça tekerlekli sandalye ile duruşma salonuna getirilirken Nuriye Gülmen tıbben ‘sakıncalı’ denilerek yine getirilmedi.
KHK ile işten çıkarılan ve açlık grevindeyken tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ikinci dava duruşması bugün Sincan’da görülmeye başladı.
Gelişmeleri aktaracağız…
Burada Savunma hakkımıza yeni bir saldırı vardır. Daha önceden tutuklanan avukatlarımız var. İlk duruşmamıza iki gün kala avukatlarımız gözaltına alındı. Burada bizim savunmamız engellenmiştir. Bunun yanında 14 Eylül’de duruşmaya keyfi olarak getirilmedik. Biz açlık grevindeyiz. 14 gün daha açlık grevinde tecrit hücrelerinde işkence çektik. Şimdi burada hem bizim savunmamız engellendi. Üç avukat dayatmasını kabul etmiyorum. Burada olmayan Nuriye Gülmen zorla numune hastanesine götürülmüştür. Neden çünkü savunması engellenmek istenmiştir.
“Hukukun katledilmesini gözlerimle gördüm”
Ezilen, sömürülen işçiler adına… Hukuk diyerek yutturulmaya çalışılarak bu dava ile hukuk katledilmesini bizzat gözlerimle gördüm. Önce yerde inim inim inledi sonra sessizce can verdi. Şimdi ise bir cinayete ancak bu kadar yakından yanıklık ediyorum.
“Cübbelerinizle oyuna dahil edilen sizler, elinizdeki iddianame senaryo”
İşime geri dönmek için başladığım açlık grevinin 75.gününde işkence ile gözaltına alındım. Adliyeye kararı beklerken işlendi cinayet. Polis amiri, savcının odasına girerek kendilerine çay söyledi ve bir saat konuştular. Cinayet böyle işlendi. Bu ülkenin halkına daha hakim karşısına çıkmadan birileri tarafından tutuklanma kararı veriliyor. Bunun adına emir büyük yerden deniyor. Sırtında afilli yargıç cübbeleri ile millet adına karar vereceksiniz. Sahi çoktan kırmadınız mı kalemimizi? Cübbelerinizle oyuna dahil edilen sizler, elinizdeki iddianame senaryo. Kimin için bu oyun? Egemenleri memnun etmek olacak yine. Mahkemelerden adalet çıkmayacağının kanıtı şu ana kadar yaşadığımız hukuksuzluk, keyfiliktir.
İlk duruşmadan önce savunma için gördüğüm avukatlarım gözaltına alındı ve tutuklandı. İki gün sonrasında keyfi olarak duruşmaya getirilmedik! Hiç kimse bana bu haksızlığa ve hukuksuzluğa boyun eğmemi beklemesin. Emeğimle onurumla ekmeğimi kazanan bir öğretmenken ekmeğim elinden alındı. Ekmeği elinden alınan milyonlarca kişiden biriyim. Siyasi polisin savcı odasına gidip çay içtiği bir hukuk sisteminden adalet beklemiyorum. Burada bir tiyatro oyunu sergilenmektedir. İddianame de bu oyunun senaryosudur. Filistin intifadasında siyonizme karşı dövüşen filistinliyim. Anadolu’da baba İshak, ‘dönen dönsün ben dönmezem’ diyen Pir Sultan’ım.
Mahkeme başkanı savunmaya müdahale etti
Mahkeme başkanı, savunmaya müdahale etti. Başkan, iddianamedeki suçlamalara yönelik savunma yapmasını istedi. Semih ise “Ben buraya gelebilmek için çok sabrettim, siz de biraz sabredin’ yanıtını verdi.
Eğitim alanında özelleştirme ile güvencesizleştirmenin önü açılıyor
Semih Özakça savunmasına şöyle devam etti:
AKP iktidarı, çocuklarımızın geleceğini, onların demokratik bilimsel eğitim hakkını çalmaktadır. Eğitim alanında özelleştirme ile güvencesizleştirmenin önü açılıyor. Ayrıca performans değerlendirme sisteminin önü açılmaya çalışılıyor. Muhalif sendikaların eylemleri ‘suç’ konusu edilerek kamu emekçileri soruşturma ve ihraç tehditleri ile karşı karşıya kalıyor. AKP gibi düşünüp yaşamıyorsanız terörle iltisaklısınız. AKP’li iseniz bile iktidar yakın sendikanın seçtiği okul müdürü ile aranız iyi değilse terörle iltisaklısınız. Öğretmenlik bana ne lüks bir yasam ne de gözümün arkada kalmayacağı bir yaşam vaadediyordu. Yaşamımızı sürdürmek zorunda olduğumuz yerde her gün tank top sesleri duyuyorduk.
Semih Özakça savunması sırasında çok yoruldu. Duruşmaya ara verildi..
Aradan sonra tekrar başlayan duruşmada Semih Özakça savunmasına devam etti.
Bu direniş ezilen halkların direnişidir
Özakça: Halkın aydını düşünen çelişkileri görüp kavrayan ve toplumsal mücadele içinde eyleme geçendir. Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Halkın aydını tek başına kalsa da değerleri için mücadele etmesini bilendir. Halkın aydını hiçbir şeyin kendi kendine olmayacağını bilen nesnel koşullara teslim olmayandır. Halkın aydını çelişkileri görüp eyleme geçendir. Halkın aydını hem halktan öğrenen hem halka öğretendir. Bu direniş iki kişinin direnişi diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu direniş ezilen halkların direnişidir. Ben de halkın aydını olan bir öğretmen olarak bu direnişin bedelleri olacağını biliyordum. Kimsenin sokağa çıkmadığı,basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde;halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum. Kamu emekçilerinin mahkum edilmeye çalışıldığı hayata karşı açlığımızla direniyoruz. Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi. Aç kalmayı biz tercih etmedik, bunun sebebi iktidarın bizi açlığa mahkum etmek istemesidir.
11:50
Nuriye duruşmaya getirilmezken Semih tekerlekli sandelyeyle getirildi. Hareketleri oldukça yavaşlayan Semih yumruğunu kaldırarak salondakileri selamladı. Nuriye içinse Numune hastanesine yazılan yazıya, “sağlığı elverişli değil, duruşmaya katılamaz” yanıtı verildiği öğrenildi.
Semih Özakça yeniden dayatılan 3 avukat sınırlamasını kabul etmediğini, yüzlerce avukatının olduğunu belirtti. Savunma için görüştüğü avukatlarının ilk duruşmaya 2 gün kala gözaltına alındıklarını, Nuriye’nin de bu duruşmaya 2 gün kala Numune Hastanesi’ne kaçırıldığını belirten Semih, tüm bunların savunma hakkına saldırı anlamına geldiğini vurguladı.
11:17
Saldırı devam ediyor, bir kişi dövülerek ters kelepçe takılıp gözaltına alındı.
11:14
Duruşmaya gelenlerin cezaevi önüne alınmayarak, geride bir noktada kurulan arama noktasında bekletilmeleri, diğer dayatma ve sınırlamalara karşı Kamu Emekçileri Cephesi pankart açarak, durumu teşhir etmek istedi. Bunun üzerine polis saldırısı başladı. Gaz ve plastik mermiyle gerçekleşen saldırıdan sonra bekleyenler arama noktasına yaklaştırılmıyor.
10:40
Nuriye ve Semih’in Sincan F Tipi Hapishanesi Kampüsü’ne kaçırılarak, saklanmaya çalışılan davasının 2. duruşması akıl almaz dayatmalar ve icraatlarla başlıyor. Sabah ilk önce mahkemeyi izlemek isteyen insanların kullanacakları araçlar “zincir yok” gibi akıl almaz bir gerekçeyle çekildi. Daha sonra da 80 sanıklı duruşma salonuna sadece 30 izleyicinin alınacağının kararlaştırıldığı öğrenildi. Salona giren CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu Twitter hesabından yaptığı paylaşımla durumu şu sözlerle özetledi: “Semih yok Nuriye yok Mahkemeden başka her şeye benzeyen salonda şuan 60’tan fazla güvenlik var”.
Bu arada salona alınanlar yanlarında bulunan su şişelerinin kapakları çıkarılarak alınıyor.
Kanada’dan gelen heyetin duruşmayı izlemesi engellenirken, Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça’nın Semih’in duruşma salonuna getirildiği bilgisi verdiği öğrenildi.
Duruşmayı HDP ve CHP milletvekilleri de izliyor.
10.10
Semih Özakça’nın duruşma salonuna getirildiği öğrenildi.
09.15
Nuriye ve Semih’in davası öncesi polis yine engelleme yapmaya çalışıyor. Davaya gitmek için hareket eden araçlar Ankara’da polis tarafından bağlanıyor.
Veli Saçılık, konuyla ilgili “Nuriye-Semih’in davasına katılım olmasın diye otobüsleri bağladı polis. Direniş kazanacak!” mesajını paylaştı.