Muğla’da yangın bölgelerindeki ihtiyaçların karşılanması için gönüllüler tarafından oluşturulan ve koordine edilen dayanışma merkezleri ‘yangın bölgelerine gönüllülerin alınmayacağı’ açıklamasının ardından kolluk kuvvetleri tarafından kaldırıldı.
Yüzlerce gönüllü Muğla’nın birçok yerinde dayanışma merkezlerinde çalışırken, bu merkezler yine onların temin ettiği malzemelerle söndürme ve soğutma çalışmalarına katılanlara yanmaz takımlar, kafa fenerleri, düdükler, baretler, sıvı ve katı yiyecekler gibi afet alanında gerekli malzemeleri sağlıyordu.
Dayanışma merkezlerine gelen malzemeler alkışlarla karşılanıyor, yangın söndürme çalışmaları için kıyafetlerini buralardan alıp yola çıkanlar yine alkışlarla uğurlanıyordu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘gönüllülerin artık alanlara alınmayacağı’ açıklamasının ardından yangının başından beri alanda olmayan AFAD, İHH gibi kurumlar tarafından temin edilen malzemelere ‘daha yakın merkezler oluşturmak üzere’ el konuldu. Dayanışma merkezleri ise kapatıldı.
İtfaiye işçilerine, söndürme çalışmalarına katılanlara ve tahliye edilen yüzlerce kişinin ihtiyacını karşılayan dayanışma merkezinden gönüllüler gece apar topar kovuldu.
Sabah saatlerinde TÜSEV yetkilileri sanki bu malzeme kendilerinmiş gibi video çekerek halka yalan söylüyor. pic.twitter.com/6E39aCc1rM
— Kaldıraç (@kaldiracdergisi) August 8, 2021
Merkezlerinin kapatıldığı gün, günlerdir süren yangınlara en fazla hava desteği sağlandığı ve birçok yangının kontrol altına alındığı gün oldu.
Direnişteyiz olarak, “Artık size ihtiyaç yok” denilerek kapatılan bir dayanışma merkezinin gönüllüleriyle konuştuk:
“Biz Köyceğiz’de gönüllüler olarak bir ekip olmuştuk. Bize 23:30 – 24:00 civarında gönüllüler sahadan çekilsin diye bir bilgi geldi. Bundan sonra yangına en yakın noktadan ihtiyaçların temin edileceğini söylediler. ‘Gönüllüleri sahadan alıyoruz. Artık yetkili başka kişiler ilgilenecek’ dediler. Bu nedenle biz de eşyalarımızı toplarlayarak yakınımızda güvenli bir depoya kaldırdık. Zabıta ekibine anahtarı teslim ettik. Ve sahadan çekildik. Sabah 6’da TUSEV tarafından bir video paylaşıldı. Videoda, toplanan yardım malzemelerinin kendilerine gönderildiğini iddia ediyorlar. Hâlbuki bu malzemeler gönüllülere gelmişti. Malzemelerin tamamını da gönüllüler toplamıştı. TUSEV adına gelen bir malzeme yoktu. Hatta dayanışma alanında TUSEV görevlisi de yoktu. Sadece bir kere geldi, orada da bir arbedeye sebep oldu.
Şu anki durum; buradaki yangın artık insanlarla değil, uçak ve helikopterle müdahale edileceği söylendi. Şu anda Dalaman’da yangın başladığı ve herkesin oraya çağırıldığı bilgisi var. Gönüllüler sahadan çekildi. Artık büyük ihtimalle gönüllüler Dalaman’da olacak gibi gözüküyor. Burada da uçaklar ve helikopterler yangını söndürmeye devam ediyor.
Biz gönüllüler olarak tekrar dün kapatılan yargın dayanışma merkezimize gittik. Zabıta tarafından malzemelerin 2 saat içerisinde yangını söndürmeye çalışanlara tekrar sağlanacağı söylendi. Biz de gönüllüler olarak buradaki süreci takip ettik. Bundan sonra biz de Dalaman’daki yangın söndürme çalışmalarına geçiş yapacağız.”
2.gönüllü:
“Ben 5 Ağustos’ta Köyceğiz için yardım toplamaya başladım. 6 Ağustos’ta bana gelen yardımlarla birlikte Köyceğiz’e geldim. Çünkü yapılan paylaşımlarda Köyceğiz’deki yangınların yoğun olduğu, Marmaris yerine yardımları buraya yönlendirmemiz gerektiğini söylediler. Ben de yardımları toplayıp buraya geldim. Çünkü buradaki devlet kurumlarının doğru yere ulaştıracaklarına emin olamadığım için kendi elimle teslim etmek istedim. Burada gönüllü olarak 2 bölgede çalıştım. İkisi de sadece gönüllülerin kurduğu organizasyonlardı. Çok düzgün bir şekilde bütün yardımlar gerek itfaiye, AFAD, vb. bütün kurumlara yeterli şekilde sağlanıyordu. Ama 7 Ağustos gece 1.30’da bize gelen haberle beraber gönüllülerin artık yardım sağlayamayacağı ve bütün yardımların devlet eliyle olacağı bilgisi geldi. Bu bilgi geldikten sonra devletten eşyalarımızı toplamamız için bize herhangi bir yardım gelmedi. Biz yine gönüllüler olarak bütün eşyalarımızı güvenilir bir yere kitleyip gitmek zorunda kaldık.
Bu arada şunu da belirtmek istiyorum. Bize yardım gelmediği gibi eşyaların nereye götürüleceği ile ilgili bir bilgi de verilmedi. Biz yardımların çoğunu yangınların yoğun olduğu Sazak’a göndermiştik. Kalan yardımları da köylülerin de sağladığı imkanlarla beraber bir depoya koyduk ve hatta köylüler de deponun başında nöbet tuttu.
Bize toplanma bilgisini Kızılay aracıyla gelen bir yetkili verdi. Buradaki yardımların Kızılay eliyle dağıtılacağını ima etti. ‘Biz kendimiz artık olaya el atıyoruz ve biz kendi elimizle bunu yapacağız’ dedi. Ama bizim garibimize giden tek şey, kendisinin yardım bölgesine silahıyla gelmiş olmasıydı. Sanki bir tehdit gibi anladık bunu öyle olmasa bile. Verilen alt metinde yatan şeyleri anlayabilecek durumda olan gençleriz ve yardımcılarız hepimiz. Yapılmaya çalışılan şeyi kesinlikle anlamadık ama belediye bize güvence verdi, bunun kesinlikle gerekli yere ulaşacağına dair.
Ertesi gün 8 Ağustos’ta da peşine düşmek için tekrar Köyceğiz’e geldik. Bu yardımlar nereye gidiyor herhangi bir koordinasyon sağlanıyor mu diye teyit etmek istedik. İlk önce belediyeye gittik. Belediyede eğer istersek saha ekibine yardımcı olabileceğimiz, buraya gelen yardımların saha ekibine destek olmak isteyen arkadaşlarla beraber araçların plakası verilerek gitmek istediği yere götürülebileceği söylendi ama bunu yapmanın tek yolu olarak plakaların kayıtlı olması ve bunun belediye eli ile gönderilmesi söylendi.
Şu anda bizim yardımımızın toplandığı yere gelmiş bulunmaktayız. Herhangi bir koordinasyon yok. Eşyalarımız hala olduğu yerde duruyor. Buradan tekrar Sazak’a götürüleceği ve oradan ihtiyaç olan yerlere dağıtılacağı söyleniyor. Ama dün öğrendiğimize göre TUSEV’den gelen yetkililerin yardımın bir kısmını sanki kendileri toplamışçasına alıp götürdüğünü öğrendik. Ben 6 Ağustos’ta Köyceğiz’e ilk geldiğimde de beni ilk önce TUSEV yetkilisi sanki yardım bölgesini kendisi kurmuş gibi tanıttı. Ben gönüllülerle tanışmamış olsaydım, belki de yardımları kendisi toplamış gibi buradan dağıtacaktı ama bu yardımların çoğu gönüllülerin eliyle yapılmıştır. Türkiye’nin hatta dünyanın 4-5 yerinden bana yardım gelmişti. Ben güvenilir yerlere ulaştırdım. Herkes de peşine düşsün diye yardım çağrısında bulunuyorum.”
