DİSK/Enerji-Sen, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, DGD-SEN, İnşaat-İş, Mağaza Market-Sen, Dev Tekstil, TOMİS ve KATAŞ-SEN asgari ücrete temmuz ayında zam yapılması için başlattığı kampanya kapsamında (14 Temmuz) Kadıköy Süreyya Operası önünde eylem yaptı.
“Enflasyon altında ezilmemek, yoksulluğa ve hayat pahalılığına teslim olmamak için ücretlere temmuzda zam şart” pankartının açıldığı eylemde “İnsanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz”, “Temmuzda zam şart”, “Asgari ücret azami sefalet”, “Sefalet ücretini kabul etmiyoruz”, “Asgari ücrette vergiye son” talep ve sloganlarının öne çıktığı dövizler taşındı.
Ortak basın açıklamasının okunmasından önce Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, emekliler, enerji işçileri adına kısa konuşmalar yapılarak yaşanan ekonomik-sosyal yıkımın boyutları anlatıldı, zammın şart olduğu vurgulanarak bunun mücadeleyle sökülüp alınabileceğine işaret edildi.
Yurdun dört bir yanında asgari ücrete ve tüm ücretlere temmuz ayında zam yapılması için imza toplayan sendikalar, insanca bir yaşam için yüksek enflasyon koşullarında ücretlerin de artırılması gerektiğini ifade etti.
‘Tasarruf değil soygun var’
Hükümet, Mehmet Şimşek’in “Orta Vadeli Ekonomi Programı” ile patronların kârını koruyup krizin acı reçetesini emekçilere yutturmaya çalıştığını kaydeden Saygın, “Binlerce taşeron işçi kadro, öğretmenler atama beklerken hükümet açıkladığı kamuda tasarruf paketi ile emekli olanların yerine yapılacak alımlar dışındaki personel alımlarını durdurduğunu açıkladı. Sarayın harcamalarında tasarrufa gidilmezken, sermayeye peşkeş çekilen köprü ve otoyollara yapılacak fahiş ödemelerle ilgili bir tasarrufa gidilmezken, kamunun ‘tasarruf’ yaptığı söylemi ile işçi ve emekçilerden fedakarlık isteniyor. Mehmet Şimşek’in açıkladığı tasarruf paketiyle güya önce kamu sonra emekçiler tasarruf edecek. Fakat emekçilerden edeceği tasarruf ile kamuda açıklanan tasarruf miktarı arasında dağlar kadar fark var. Kamudaki tasarruf miktarı yılda 1 milyar dolar iken, emekçiler edeceği tasarruf ile refahtan payını alamayacak ve ağır vergi yükleri ile karşı karşıya kalacak. Zamlar emekçilerin her alandaki harcamalarına yansıyacak. Özel-Kamu işbirliğiyle tüm hizmetleri tekeline alan şirketler kendi karları için zam yapıyor. Elektriğe, suya, doğalgaza, benzine, yol, köprü geçişlerine zamlar yağmur gibi yağıyor. Ücretlere yapılan zamlar enflasyonun nedeni olarak gösterilirken iğneden ipliğe her şeye zam yapılıyor. Holdinglere ve küresel finans kurumlarına yüksek faiz garantileriyle sermaye transferi sürerken şirketler ürün ve hizmet fiyatlarını artırarak yüksek kar enflasyonu sayesinde daha da büyüyor, kar oranlarından herhangi bir tasarrufa gitmiyor. Madem zamlar enflasyona sebep oluyordu şirketler neden bu hizmetlere zam yapmayı sürdürüyor? Çünkü iktidar için aslolan işçi ve emekçinin cebindeki üç kuruşu da şirketlerin ve holdinglerin kasasına aktarmak” ifadelerini kullandı.
‘Enflasyonda rekor kırdık savaşta olan ülkeleri geçtik’
Türkiye’nin dünyada yüzde 75 enflasyon oranıyla ilk sıralarda olduğunun altını çizen Saygın, Türkiye’nin savaşta olan Rusya ve Ukrayna’dan daha yüksek bir enflasyon oranına sahip olduğunu kaydetti. Saygın, şöyle devam etti: “Enflasyonda rekor kırmış durumdayız. Hükümet cephesinin sözcüleri ise ‘asgari ücrete zam yok! Zam yaparsak, enflasyon artmaya devam eder’ ifadelerini kullandılar. Ama yapılan tüm araştırmalar bunun tam tersini ortaya koydu. Enflasyonun artmasındaki en büyük faktörün ‘şirketlerin kârı’ olduğu bir kez daha ortaya kondu. Bunu hükümetin en yakınındaki kurumlardan biri olan TÜİK başkanı dahi itiraf etmek zorunda kaldı. TÜİK başkanı Erhan Çetinkaya da ‘şirketlerin fahiş karları enflasyona sebep oldu’ demek zorunda kaldı.”
Konfederasyonlar aylar sonra açıklama yaptı, ama eylem planı yok!
Mevcut konfederasyonların yaptıkları çürük toplu sözleşmeler boşa düşmesin diye aylarca suskunluğa gömüldükleri, ancak tepkiler üzerine bir açıklama yapmak zorunda kaldıklarını belirten Saygın, “Mücadeleci sendikaların, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin baskısı sonucu asgari ücret gündemin önemli parçası oldu. Yaptıkları çürük toplu sözleşmeler asgari ücrete zam yapılması sonucu boşa düşeceği için aylardır sesini çıkarmayan konfederasyon merkezleri aşağıdan yükselen tepkiler nedeniyle ortak açıklama yaparak sözün özünü söylemek gerekirse gaz alma telaşına girişti. Her asgari ücret görüşmeleri masasında olan ve esas işlevi düşük ücretlere işçi ve emekçileri razı etmek olan sendika bürokratı da herhangi bir eylem planı açıklamadan kof bir söylemle asgari ücrete artış talep etti. Bugün işçi ve emekçilerin yaşadığı açlık ve yoksulluk koşullarının, ortalama ücret haline gelen asgari ücret düzeninin sorumlularından biri de bu sendikaların tepesine çöreklenmiş bürokratik anlayış ve onun temsilcileridir.
‘Bakanlara zam; işçiye, emekçiye, emekliye fedakârlık!’
İktidarın bakanların maaşlarını arttırıp elektriğe yüzde 38 zam yaparken emekçilerden fedakarlık istediği kaydedilen açıklamada, “Asgari ücrete ‘Temmuzda zam şart’ dedik. ‘İnsanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz’ dedik. Bakanlar kalktı kendi maaşlarına zam yaptı. Elektriğe yüzde 38 zam geldi. Kiralardaki yüzde 25 zam sınırı kalktı. Barınma ve diğer tüm ihtiyaçlarımızı daha da pahalı hale getiriyorlar. Bakan Şimşek vergi planlarını açıklamaya ve hazırlamaya devam ediyor. Emekçilerin üzerine bu zam ve vergi planlarıyla çullanıyorlar” denildi.
“Temmuzda zam şart” demeye devam
Açıklama şöyle sonlandı:
Enerji, özel eğitim kurumları, inşaat, market, taşımacılık, tekstil, depo, metal sektöründe sendikalarımızla her işyerinde ‘temmuzda zam şart’ mücadelemizi, emeğimizi sömüren patronlara, vergi yükleri ve zamlarla hayatımızı daha da zorlaştıran hükümetin ekonomi programına karşı sürdürmeye devam edeceğiz. Açlık sınırının altında asgari ücreti kabul etmiyoruz. Temmuzda zam şart demeyi sürdürüyoruz. Büyük zenginliği var edenler emekçiler, bu zenginlikten payını alan patronlar olamaz. Tüm toplumsal zenginlikleri üretenler işçi, emekçiler olurken, servetleri bizden çaldıkları olan patronların sömürü düzenine dur diyoruz. Emekçilerin ücretlerine zam talebinin yerine getirilmesini yineliyoruz. İnsanca yaşamaya yetecek ücret istiyoruz”.