Kadıköy’de yer alan Moda Sahnesi üç oyununu Özak işçileriyle dayanışma çağrısı yaparak sahneliyor. Önceki gün ilki olan Edouard Louis’nin Babamı Kim Öldürdü eserinden çevrilen oyuna Özak işçileri de katıldı. Oyun, bir işçi ailesinden gelen Louis’nin babasıyla ilişkisi ve babası üzerinden işçilerin nasıl sömürüldüğünün, eşcinsellere karşı nefret suçunun nerelerden kaynaklandığını anlatıyor. Oyundan sonra seyircilerden Özak işçileriyle ve Oyuncu Onur Ünsal ile konuştuk. İşçiler oyuna dair fikirlerinden ve Ünsal da dayanışma için neden bu oyunu seçtiklerinden bahsetti.
İlk defa bir tiyatro oyunu izlemeye gelen Özak işçileriyle oyundan sonra sohbet ederken özellikle kadın işçilerin daha çok bağ kurduğunu fark ettim. Özellikle son yarısında devlet-fabrika-sömürü ilişkisinin apaçık ortaya serildiği kısmın kendilerinde de daha çok şey ifade ettiği için son kısmı daha çok beğendiklerini söylediler. Özellikle eşcinsellerin aileleriyle yaşadıklarının, nefret suçunun vs. oyunda yer almasının bugün açısından çok şeye karşılık geldiği için beğendiklerini belirttiler kadın işçiler. İlk ve son oyunum diyenler de oldu, daha sonra başka bir oyuna gitmek isteyip istemediklerini sorduğumda da “Urfa’da tiyatro yok ki” dediler.
Kemal Aydoğan’ın yönettiği tek kişilik oyunda Onur Ünsal tek kişilik kadroyla sahneyi dolduruyor. Ünsal’ın oynadığı Edouard, olayları, ev içindeki kavgaları babasına anlatır gibi ve aslında onunla hesaplaşır gibi aktarıyor. Babasıyla ilişkisi üzerinden aile, ataerki, bunların işçi sınıfındaki konumu, ilişkileri nasıl şekillendirdiği, devletin ve aslında kapitalizmin nasıl açmazlara götürdüğünü anlatıyor Edouard. Oyun ilk yarısında çoğunlukla Edouard’ın çocukluktan itibaren çoğunlukla babasıyla ilişkisi üzerine yoğunlaşırken son yarısında bunların asıl kaynağını gösterecek şekilde, “Senin belini bükenler seni sömürenlerdir, eşcinseller değil” diyor Edouard. İşçi sınıfını tembellik tehdidiyle, uzun çalışma saatleriyle, düşük ücretlerle, çalışma koşullarıyla sömüren egemenlerin devlet aracılığıyla nasıl yapıldığını ve tüm bunların sorumlusunun nasıl işçiymiş gibi olduğunu göstermeye çalıştıklarını vurguluyor Edouard.
Hayatın zaten acı çekmek olduğunu söyleyen babasına Edouard “Hayır, senin belin fabrika tarafından ezildi, hayat değil, senin yaşamak zorunda olduğun hayat böyle” diyor. “Acının tarihinin isimleri vardır” diyor Edouard. İş kazasından dolayı yatakta acı çeken işçi babasının nasıl da devlet tarafından “fuzuli bir boğaz” olarak görüldüğünü, bu yüzden sakat halde bile çok düşük ücretlere çalışmak zorunda bırakılmasına isyan ediyor Edouard ve sonunda babasının ağzından “Haklısın oğlum, bize devrim şart” diyerek bitiriyor.
Oyun hakkında
Eylül 2020’de sahnelenmeye başlayan Babamı Kim Öldürdü, Fransa’nın genç yazarlarından Edouard Louis’in roman üçlemesinin sonuncusu olan eserinden oyunlaştırıldı. İşçi sınıfı ailesinde yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı romanlarında ırkçılık, sömürü, cinsiyetçilik, ekonomik bunalım, nefret suçu, ayrımcılık temalarını işleyen yazar bu son romanında da benzer temalar üzerinden babasıyla ilişkisi üzerine yoğunlaşıyor. Bir işçi olan babasının erkeklik, işçilik, aile gibi olgulara yaklaşımını ve bu yaklaşımındaki açmazların fark edilmesini sağlıyor. İşçiliği değişmez bir kader gibi giyinen babası geçirdiği iş kazası sonucunda yatalak kalır. Edouarda bunun sorumlusu olarak devleti görür ve babasının başına gelen felaketten devleti sorumlu tutar.
“İşçilerle dayanışma bize güç katıyor”
Oyun sonrasında Özak işçileriyle bir araya gelen Oyuncu Onur Ünsal “Edouard Louis’nin oyunu zaten bir dayanışma çağrısı, aktivist bir oyun. Dolayısıyla bu oyunu Edouard da böyle isterdi. Biz bu oyunu daha fazla sendikalara ve işçi hakları için oynamak istiyoruz. Çünkü Louis’nin geldiği yerden söylediği bir şeyler var ve biz bunun aracısı olarak doğru yerlere yaymak istiyoruz. Dolayısıyla her seferinde dayanışma içindeki insanların, işçilerin buraya gelmesi bize ekstra güç katıyor. Bu bizim bu işi yapma sebeplerimizden biri. Sadece bilet satıp para kazanmak için bu işi yapmıyoruz, biliyorsunuz bunu zaten tiyatroyla yapamıyorsunuz. Bu oyun anlamını, bütünlüğünü böyle seyirciyle, böyle paylaşımlarla buluyor. Çok mutlu oluyorum işçilere bu oyunla Louis’nin sözünü aktardığım için” ifadelerini kullandı.