Mimarlar Odası deprem raporunu açıkladı. Raporda 2018’de iktidar tarafından çıkarılan imar affı ile risk durumu denetlenmeyen 7 milyon 393 bin konuta yapı kayıt belgesi verildiği belirtildi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası, 6 Şubat’ta yaşanan ve 10 kentte yıkıma neden olan depremlere ilişkin rapor açıkladı. 89 sayfalık raporun “Sonuç ve değerlendirmeler” başlıklı bölümünde 2018’de iktidar tarafından çıkarılan imar affının kapsamına ilişkin korkutucu verilere yer verildi. Rapora göre imar affı yoluyla 7 milyon 393 bin konut imar affından yararlandı. Bo yapıların risk durumu, afet riski altındaki alanlarda olup olmadıkları, kıyı alanları, tarım arazileri, orman alanları, içme suyu havzaları ve tarihi, doğal, arkeolojik sit alanları üzerine inşa edilip edilmediklerine bakılmadı.
Deprem bölgesinde yapılan inceleme, gözlem ve değerlendirmelere yer verilen raporun “Sonuç ve değerlendirme” bölümünde “Yeni imar düzeni”, “Yapı Üretim ve Denetim Süreci”, “İmar Affı”, “Mesleki Uzmanlık ve Meslek Odaları” ve “Afetler, Mimarlık ve Kentleşme” başlıkları altında dikkat çekici bulgular sıralandı.
2002’de iktidara gelen AKP’nin yeni bir imar anlayışı ortaya koyduğunu ifade eden Mimarlar Odası, bu anlayışın tüm çevreyi rant odaklı gördüğü ve sermaye birikimi uğruna çevre tahribatına dayandığı belirtildi.
Yapı üretimi ve denetim sürecinde ise kamu yararı yerine özel çıkarlar korunarak çoklu imar uygulamalarına izin verildiği, nitelikli mimarlık ve planlama hizmetlerinin engellendiği, devletin kamu adına denetim sorumluluklarını yok sayan bir anlayışla yapı denetimi özel sektöre devrettiğine dikkat çekilen raporda, “En temel hak olan sağlıklı bir çevrede yaşam ve barınma hakkı; her yönüyle sermaye ve tüketim odaklı politikaların bileşeni haline getirilen ‘planlama ve mimarlık’ uygulamaları nedeniyle neredeyse olanaksız hale gelmiştir” denildi.
7,4 MİLYON KONUT RİSK ALTINDA
İmar affı yoluyla ruhsat verilen kaçak yapıların çoğunun 1999 Marmara ve 2011 Van Depremlerinde yıkıldığı hatırlatılan raporda, 2018’de iktidar tarafından “İmar Barışı” adı altında yeni bir imar affı yürürlüğe sokulduğuna dikkat çekilerek “Yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş̧, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz yapılarda yurttaşların can ve mal güvenliği tehlikeye atılmış ve kaçak yapılaşma teşvik edilmiştir” denildi.
Ekim 2022’de meclise sunulan yeni imar affı düzenlemesi teklifine de değinilen raporda, 2018 yılında ilan edilen imar affına ilişkin şu veriler sıralandı: “3 milyon 119 bin 947 kaçak ve imara aykırı yapı için 26 milyar 151 milyon 389 bin 263 TL yapı kayıt belge bedeli alınarak yurttaşlara riskli yapıları kullanma izni verilmiştir. Yapı güvenliği olmayan, planlama, mimarlık ve mühendislik süreçlerinden geçmemiş, teknik olarak sağlık ve güvenlik koşulları belirsiz toplam 7 milyon 393 bin 413 bağımsız bölüme belge düzenlenmiştir.”
RUHSATLARIN YÜZDE 43’Ü DEPREM BÖLGESİNDE
Kaçak yapılara yapı kayıt belgesi verilen illerin başında İstanbul’un geldiğine dikkat çekilen raporda depremde yıkım yaşanan illere dair ise şu bilgiler paylaşıldı: “Depremlerin etkilediği 10 ilde; imar affı kapsamında 290.929 yapı kayıt belgesi düzenlenmiş; yurttaşların imar kurallarına aykırı, kaçak ve deprem dayanıklılığı denetlenmemiş olan yapılarda yaşamaları teşvik edilmiştir. Depremlerin ardından bölgede yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda; depremlerin etkilerinin Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya’da daha yoğun yaşandığı gözlenmiştir. Bu kentlerde ise bölgede imar affı kapsamında düzenlenen yapı kayıt belgelerinin yüzde 43’ünün, 126 bin yapı kayıt belgesinin, bu illerde verildiği görülmektedir.”
Mevcut yapı stokunun yüzde 60’ının mimarlık ve mühendislik hizmeti almadığına da dikkat çekilen raporda, “10 milyonun üzerinde yapının sağlıksız ve afetlere karşı dayanıksız olmasına karşın; 2012 yılından bugüne kadar yalnızca 213 bin yapı 896 bin 350 bağımsız birim için riskli yapı tespiti yapılmıştır” ifadelerine yer verildi.
AFET TOPLANMA ALANLARI İMARA AÇILDI
Raporda Marmara ve Van depremlerinin üzerinden geçen sürede kentler afetlere karşı hazırlanmadığı gibi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) eliyle; tüm kentsel ve kırsal alanların imara açıldığına dikkat çekildi: “Doğal, kültürel ve tarihî değerler sermaye ve yatırım araçlarına dönüştürülmüş, olası bir afette kullanılması planlanan toplanma alanları yatırımcı ve sermaye sahiplerine tahsis edilerek, bu alanlarda iş merkezi, alışveriş merkezi, toplu konut ve stat yapılmasında bir sakınca görülmemiştir.”
“RANT ODAKLI KENT POLİTİKALARI TERK EDİLMELİ”
Bugüne kadar binlerce insanın hayatına mal olan, büyük yıkımlara ve kayıplara neden olan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikalarının acilen terk edilmesi çağrısı yapan Mimarlar Odası, “Bu bağlamda bölgenin tarihsel ve kültürel yerleşim alanlarına, jeolojik yapısına, doğal kaynaklarına, ulaşım olanaklarına ilişkin gerekli çalışmaların ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, meslek odaları, üniversiteler ve sivil demokratik toplum kuruluşlarıyla birlikte yapılması ve plan uygulamalarının bu temelde yeniden ele alınması zorunludur” dedi.
Deprem bölgesinde yapılan gözlem ve incelemelere dair de dikkat çekici ifadelerin yer aldığı raporda, “Kentsel alanlarda yaşanan yapısal hasarların başlıca nedenleri geçmişte yaşanan deprem hasarlarına benzer” denildi ve bazıları şöyle sıralandı:
- Afet verileri dikkate alınmaksızın imar planları yapılması
- İmar affı yoluyla kaçak yapılaşmanın teşvik edilmesi
- Tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması
- Nitelikli mimarlık, mühendislik hizmetlerinin yapı denetim sürecinden dışlanması
- Mesleki uzmanlık alanlarında teknik eleman yetersizliği ve denetim eksikliği
- Yapının yüküne uygun olmayan zeminlerde inşaat yapılması
- Zemin sıvılaşması
- Düşük beton kalitesi
- Bitişik yapı düzeninde gerekli düzenlemelerin yapılmaması nedeniyle çekiçleme etkisinin ortaya çıkması