10.4 C
İstanbul
27 Kasım Çarşamba, 2024
spot_img

#MeToo hareketi: Bugüne kadar neler yaşandı?

Geçtiğimiz haftalarda başlayan ve etkileri hala devam eden kadınların tacizcilerini ifşa sürecini derledik.

İfşa Süreci

Leyla Salinger isimli twitter kullanıcısı 8 Aralık’ta ““Bu adamın ifşalanmasını heyecanla bekleyen kaç kişiyiz? Ben ve pek çok arkadaşımın kendisi ile nahoş anıları var üniversite yıllarına ait. Şu anki bilinç ve cesarete sahip olsam kesinlikle ifşa ederdim. Klasik orta yaş üzeri cis erkek edebiyatçı. Gerçekten büyük bir hayal kırıklığıdır kendisi.” şeklinde tweet attı. Bu tweetin üzerine “Leyla asla yalnız değilsin” diyerek yazar Pelin Buzluk da, yazar Hasan Ali Toptaş tarafından taciz edildiğini açıkladı. Bu ifşanın sonrasında  sosyal medyanın en çok konuşulan konusu haline gelen taciz ifşaları “Uykularınız Kaçsın” etiketiyle sürdürüldü ve içlerinde Baro Abdo, Ali Lidar, Hüseyin Kıran, Şaban İba, Refik Tabakçı gibi yazar dünyasından birçok ismin ifşasına tanık olduk.

Çıkan ifşalar sonrasında birçok yayınevi ve gazete yazarlarla iletişimini keserken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Hasan Ali Toptaş’a verilen Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü iptal etti.

Bütün bunlar yaşanırken tacizciler tarafında iki önemli olay yaşandı. Bunlardan ilk Hasan Ali Toptaş’ın özür tweeti atması ve sonrasında yaptığı diğer açıklamalar. İkincisi ise İbrahim Çolak’ın intiharı.

Hasan Ali Toptaş özür diledi, sonra özür değildi dedi

Hasan Ali Toptaş, ifşalardan sonra ““Eril failliğin ne olduğunu anlayana kadar karşı tarafta ne büyük yaralar açtığını bilmeden, fark etmeden, düşünmeden hatalar yapabiliyor. Failliğin ne olduğunu bugün kadınlardan öğreniyoruz. Bilmeden farkında olmadan yaptığım davranışlar nedeniyle kırdığım, üzdüğüm, yaraladığım bütün insanlardan samimiyetle özür diliyorum.” şeklinde açıklama yaptı. Toptaş’ın kullandığı eril faillik ifadesi büyük tepki toplarken Toptaş 13 Aralık’ta Milliyet ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşi ile özür dilemediğini ifade ettikten sonra ise özür tweetini de sosyal medya hesaplarından kaldırdı. Pelin Buzluk, Ayşe Taşkın, Amy Marie Spangler, Leyla Salinger ve Nazlı Karabıyıkoğlu birlikte 13 Aralık’ta Milliyet’e röportaj verdi.

Ayrıca Nazlı Karabıyıkoğlu Milliyet’te tamamı yayınlanmayan yazısını 13 Aralık’ta Çatlak Zemin’de yayınladı.

Kadın örgütleri: “Leyla’nın yanındayız”

İfşa edilen bir diğer isim olan İbrahim Çolak ise 11 Aralık tarihinde intihar etti. İntiharın ardından sosyal medyada Leyla Salinger’ı suçlamaya varan ifadeler kullanıldı. Bunların ardından kadın örgütleri Leyla’nın yanında olduğunu belirten bir açıklama yaptı.

Açıklama “Hepimiz 8 Aralık gününden beri sosyal medyada başlayan büyük bir kadın isyanına tanıklık ediyoruz. Leyla Salinger’in Hasan Ali Toptaş hakkında attığı bir tweet ile başlayan ve kadın dayanışmasının gücü ile büyüyen bu eylem ile birçok taciz failinin isimleri tek tek ortaya döküldü.  Binlerce kadın yıllardır yüksek sesle ifade edemediği, maruz bırakıldığı tacizleri anlattı ve sosyal medyada haykırdı; ‘Uykuların kaçsın ben ne zaman ifşa edileceğim diye!'” ifadeleri geçerken İbrahim Çolak’ın intiharına yönelik”10 Aralık günü ise birçok edebiyatçının yanında Ankara’da yayınevi sahibi olan İbrahim Çolak’ın da taciz fiilleri ifşa oldu. Tacizi kabul ettiğine ilişkin beyanlarını twitterda paylaşan fail intihar etti. Ardından twitter üzerinden arkadaşımız Leyla Salinger bu şahsın intiharının sorumlusuymuş gibi yüzlerce hesap tarafından hedef gösterildi” denildi.

“Hepimiz biliyoruz ki kadınlar tarafından tacize isyan hareketleri patriyarkal düzen tarafından her zaman bastırılmaya ve farklı yöntemlerle itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Bugün başlatılan bu linç kampanyası her kesimden kadının isyanı karşısında paniğe kapılan patriyarkanın isyanın sesini yükselten kadınlara “susacaksınız” deme biçimidir” denilen açıklamada şöyle devam edildi:

“Oysa biz kadınlar, ortada bir taciz varsa sorumlunun öncelikle tacizci ve beraberinde tacizciyle dayanışanlarla birlikte, failleri aklamak yönlü işleyen yargı pratiği olduğunu binlerce kez haykıracak, maruz bırakıldığımız tacizi yüksek sesle söylediğimiz için kendimizi suçlamayacak, bugün de bundan sonra da erkek şiddeti karşısında sessiz kalmayan her kadının yanında olacağız ve mücadelemizden asla geri adım atmayacağız.”

PEN’den edebiyat dünyasına çağrı

15 Aralık’ta ise Türkiye Yazarlar Sendikası, Çevirmenler Birliği, Türkiye Yayıncılar Birliği gibi kurumlara ortak çalışma çağrısı yapan PEN, komisyonun hem bu tarz vakalar olduğunda mağdurun başvurusuyla faile gerekli uyarıları yapmayı, hem de mağdura avukat, psikoterapist gibi ilgili mesleklerin gönüllü desteğini sunmayı hedeflediğini belirtti.

Muzaffer Oruçoğlu: “Oruçoğlu kadın düşmanıdır, diyen kadını sevgiyle kucaklarım, fırsat bulursam dudağından ya da başka yerinden de öperim”

Bütün bunlar yaşanırken ve Hasan Ali Toptaş’la ilgili taciz iddiaları tartışılmaya devam ederken kimi isimler yazarın yayıneviyle ilişkisi kesilmesine ve verilen ödüllerin geri alınmasına karşı çıktı. Bu isimlerden biri de Muzaffer Oruçoğlu. Oruçoğlu, “Hasan Ali Toptaş’a karşı tam bir linç kampanyası yürütülüyor. Eleştirilmeli ama işi bu noktaya vardırılmamalıdır. İçtenlikle özür dilemiştir. Masum insan yoktur” dedi.

Tacizi kategorize eden Oruçoğlu, herkesin taciz dediği tacizle, insandan insana değişen tacizler olduğunu söyledi. “20 tane taciz vardır denildiğinde, aklıma hemen şu gelir, bunların bir kısmı gerçekten taciz olabilir, ama 20 kişi az bir rakam değil, ama bir kısmı da fos olabilir” diyen Oruçoğlu, diğer yandan Toptaş’ın dinlenmeyerek yargısız infaz edildiğini ileri sürdü.

Oruçoğlu, “Oruçoğlu kadın düşmanıdır, diyen kadını sevgiyle kucaklarım, fırsat bulursam dudağından ya da başka yerinden de öperim” sözlerini kullanarak söylemlerini tacizle solandırdı. Program yapımcısı Zafer Yılmaz, “Hoşgörüne selam olsun” diyerek tacize ortak oldu.

Sosyal medyada büyük tepki toplayan bu sözlerin ardından Oruçoğlu Twitter hesabındaki paylaşımında “Öpmeme kızmayın. Mücadele için ayağa kalkan, dik duran, ışığa ve kitaba aşık her kadını öperim. Yanaktan, alından, dudaktan, benim için hiç fark etmiyor. Zaaf ve hataları ne olursa olsun, isterse bana kadın düşmanı desin. Öperim. Hayatım onları öpmeyle geçti” dedi.

Program sırasında ve sonrasında çok sayıda kadın sosyal medyadan Muzaffer Oruçoğlu, Zafer Yılmaz ve Komün TV’ye tepki gösterirken, televizyon kanalından yapılan açıklamada, “Muhtemeldir ki bazı bazı programlarımız eksik bulunabilir, beğenilmeyebilir ya da konuklarımız, programcılarımız yer yer hatalar yapabilir. Bunun anlayışla karşılarız ve aynı şekilde izleyicilerimizden de öğretici, yol gösterici eleştiriler bekleriz. Ama Komün Tv pratiğinden çeşitli kasıtlarla ‘Kadın düşmanlığı’ ya da ‘tacizcilik’ çıkarılmasını büyük bir yaralayıcılık, haksızlık ve adaletsizlik olarak addederiz” denildi.

Kadın örgütleri: “Muzaffer Oruçoğlu ve Komün TV kadınlardan derhal özür dilemelidir”

Bunun üzerine 47 kadın örgütü Oruçoğlu’nun tacizine karşı “Muzaffer Oruçoğlu ve Komün TV kadınlardan derhal özür dilemelidir” başlığı taşıyan bir açıklama yayımladı. Yayımlanan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

Yazar Hasan Ali Toptaş’ın tacizine maruz kalan kadınların onu sosyal medya üzerinden ifşa etmesiyle başlayan ve ardından özellikle edebiyat dünyası içerisinde kadınlara dönük cinsel saldırı, tahakküm ve mobbing deneyimlerinin paylaşılmasına dönüşen politik atmosfer kadın ve LGBTİ+’larda ciddi bir dayanışma ağı yaratırken bu kadın düşmanı pratiklere imza atan erkekleri ise telaşa düşürdü. Kadınlar “uykularınız kaçsın, ne zaman ifşa edileceğim diye” dedi, kadınlara bu zorlu ve acılı deneyimleri yaşatanlar günlerdir uyuyamadı.

Kadınların yükselen ifşa hareketine karşı kısa süre içerisinde bir gerici erkek işbirliği örülmesi de kaçınılmazdı. Egemen olan cinsiyetin konforunu kaybetmekten korkanlar, ifşa sonucu erkeklerin maddi kayıp yaşamasını “linç” olarak adlandıranlar, kadınların “her şeyi abarttığını”, “teklif ve iltifatı bile tacizle karıştırdığını” ve hatta “amaçlarının iftira etmek olduğunu” yazanlar… kadınların bu politik hareketini hedef almaya, “ifşa”yı itibarsızlaştırmaya, “kadın beyanı esastır” ilkesinin altını boşaltmaya çabaladı.

“Zaten binlerce yılın egemen cinsiyetinden olmanın konforunu, kibrini elden bırakmayacaklarını; bunun için de bulundukları her toplumsal alanda türlü türlü yollar bulmaya çalışacaklarını bizler de bin yıllardır süren özgürlük ve kurtuluş mücadelemizden biliyoruz. Dolayısıyla bugün kendisini devrimci ve ilerici gören kesimler içerisinde bu politik hareketimize dil uzatılmasına, benzer erkeklik örneklerinin sergilenmesine şaşırmıyoruz.

Tacizci Toptaş’a dönük kimi maddi yaptırımların gündeme gelmesi sonrası yazar-ressam Muzaffer Oruçoğlu’nun ilk olarak sosyal medyada paylaşımları, ardından kaleme aldığı yazı ve son olarak Komün TV’de yaptığı programda bir buçuk saat boyunca yaptığı konuşma; tam olarak bu konfor ve kibirden beslenmekte, gerici erkek işbirliğinin berrak bir örneği olarak  karşımıza çıkmaktadır. Oruçoğlu, Komün TV’deki programda erkek erkeğe biraraya gelerek kadınların ifşa hareketini değerlendirdiği sunucu Zafer Yılmaz ile birlikte; tacize uğrayan kadınların hepsinin doğru söylemediği, her şeyin taciz olarak adlandırılamayacağı, kadınların tacizle uğraşmak yerine daha önemli gündemlerle uğraşması minvalinde açıklamalarda bulunmuştur. Hadlerini ve boylarını aşan, egemen cinsiyet kibrinden kadının toplumsal hareketliliğini küçümseyen, kendilerini eleştiren kadınlara “bu da bir şey yaptığını zannediyor” şeklinde sözler sarf edilen bu programın sonunda Oruçoğlu, kendisine “kadın düşmanı” diyen yazar arkadaşımız Arzu Demir’e dönük sözleriyle de sabrımızın taşmasına neden olmuştur. Oruçoğlu, “Muzaffer Oruçoğlu kadın düşmanı diyen kadını sevgiyle kucaklarım, fırsat bulursam bir yerinden, yanağından mı, dudağından mı, neresinden öperim” diyerek sabrımızın taşmasına neden olmuştur.”

Kadınların ifşa hareketine, bunun sonunda erkeklerin ödemek zorunda kaldıkları bedeli bahane ederek dil uzatmanın, küçümsemenin, “20 kadının içerisinde doğru söyleyeni de vardır ama hepsinin doğru söylediğini düşünmüyorum” şeklinde ifadeler kullanmanın, kadınların mücadelesini, eleştirilerini küçümsemenin vb. vb., tüm bunları da internet siteleri ve çeşitli canlı yayın programlarında kamuya açık alanlarda propagandasını yapmanın çok açıktır şekilde kadın düşmanlığı olduğunu ifade eden kadın örgütleri açıklamalarını şöyle sonlandırdılar:

“Kendisine kadın düşmanı diyen bir kadına kullandığı ifadeler ve bunu da “Öpmeme kızmayın. Mücadele için ayağa kalkan, dik duran, ışığa ve kitaba aşık her kadını öperim. Yanaktan, alından, dudaktan, benim için hiç fark etmiyor. Zaaf ve hataları ne olursa olsun, isterse bana kadın düşmanı desin. Öperim. Hayatım onları öpmeyle geçti” şeklinde yine kibirden ve istemediğini söylemesine rağmen kadınlara dönük “öpme” ediminden vazgeçmeyen söylemi tacizdir, suçtur. Tekrar ediyoruz; hayır bizi öpemezsin.

Oruçoğlu, Yılmaz ve Komün TV derhal kadınlardan özür dilemelidir! Özür dilemediği takdirde bundan sonraki süreçte kadınların protestolarının hedefinde olacaklardır! Bizler DKH ve Komün Tv’de çalışan kadınlarla, dayanışma içinde olduğumuzu ve bu metnimizle birbirimizi ve mücadelemizi güçlendirmeyi hedeflediğimizi bir kere daha ilan ediyoruz. Kimsenin, kadın devrimcilerin görünmez emekleri başta olmak üzere yarattığı devrimci mücadelenin değerlerine yaslanıp kadın düşmanlığı yapmasına, bu çizgide hareket ettiği iddiasında olan bir yayın kuruluşunun, ilklerimizi, emeğimizi yok sayıp bu yayınlara alan açmasına asla izin vermiyoruz, vermeyeceğiz!”

Açıklamadan sonra 16 Aralık’ta Muzaffer Oruçoğlu Gazete Patika’da kendiyle yaptığı bir röportaj yayınladı. Röportaj birçok kadından tepki toplamaya devam ederken 18 Aralık’ta yapılan bir röportajda Muzaffer Oruçoğlu tüm mücadeleci kadınlardan özür dilediğini ifade etti.

Bu süreçte ifşa ve taciz konusunda dair birçok yazı yazıldı. Yazıların bir kısmı şöyle:

 

Tanrım “eril” kullarını sen affetsen feministler affetmez… – Buse Üçer

Uykuları Kaçıran Kadınlar ve Erkek Egemen Konforları Bozulan Erkekler

 

https://www.gazeteduvar.com.tr/alcak-adamlarin-yuksek-edebiyati-makale-1506858

https://www.indyturk.com/node/286481/haber/uykular%C4%B1n%C4%B1z-ka%C3%A7s%C4%B1n-bir-pankart%C4%B1n-hikayesi%E2%80%A6

https://www.dw.com/tr/yorum-tacizin-sonu-if%C5%9Fayla-gelir/a-55924776

https://ekmekvegul.net/file/serbest-kursu-edebiyat-dunyasinda-kadinlarin-var-olma-mucadelesi

https://amp.evrensel.net/haber/420948/bir-savunma-eylemi-ifsa

https://ilerihaber.org/icerik/onur-butun-yazdi-diallodan-leyla-salinger-ve-pelin-buzluka-feminist-guzergah-120498.html

https://www.evrensel.net/yazi/87762/ifsa-yontem-muhteva-olanaklar-ve-sinirlar

https://www.gazeteduvar.com.tr/bir-kez-daha-haykiriyoruz-faillikten-magduriyet-cikaramayacaksiniz-haber-1507247

https://yeniyasamgazetesi2.com/erkeklik-iktidarini-alt-ust-etmek/

Uykularınız kaçtı mı?

Taciz ifşaları: HimToo*’culara inat yaşasın #MeToo

Bir sistemi ifşa ediyoruz!

Arkadaşlarımla konuşuyorum

Biraz da sizin uykularınız kaçsın ve kaçacak

https://www.demokrathaber.org/taciz-ifsa-ve-erkek-dayanismasi-makale,11004.html

Son Haberler

ÇOK OKUNANLAR

ÖZGÜR BİR DÜNYA İÇİN!

KALDIRAÇ DERGİSİ'NİN KASIM SAYISI ÇIKTIspot_img

ARTIK TELEGRAM'DAYIZ!

spot_img

DÜNYAYI İSTİYORUZ!

İŞÇİ GAZETESİ'NİN 218. SAYISI ÇIKTI!spot_img

Bizi takip edebilirsiniz

369BeğenenlerBeğen
851TakipçilerTakip Et
14,108TakipçilerTakip Et
1,920AboneAbone Ol